9.

350 11 0
                                    

  "SAFİR! 4. MASANIN BU GÖTÜR HEMEN!"

İsmimi bağıran adama doğru gidip bana uzattığı iki tabağı alıp koşar adımlarla mutfaktan çıktım. Çok yoğundu burası..
Sırayla dizilmiş masaların 4. Süne tabakları bırakıp

"Afiyet olsun efendim."
"Sağol."

Off biraz sert biri galiba? Nasıl ruhsuzca söyledi öylee neyse. Masanın başından ayrıldım. Soyunma odaları ve ana salon işi bendeydi. Mutfak ve kiler Prens'te gizli odalar da Merih'in...
Ana salondan ayrılıp soyunma odalarının olduğu koridora girdim. Dört tane soyunma odası vardı. İlkine girdim. Bu zaten bizim giyindiğimiz odaydı. Aslında bu restoranı aşağı yukarı biliyorduk hepimiz.. şey.. bir yıl öncede burdaydık nasıl olsa.
Tekrar duvara bir göz attım. Bu yazıları Firas yazmıştı.. yani yazıların bana onu hatırlatması normal.. ne yazıyor?

"SAFİR rengi gözleri olan PRENS'imin MERİH adında bir kalkanı mı varmış?"

Pfftt.. saçmasapan... Safir rengi gözler benimdi? Prens'te Firas'ın prensiydi.. Merih de gücün mührü.. yani hepimize kalkan.
Yinede bu yazı gülümsememe neden olmuştu.
Tamam. İşe geri dönelim. Birinci ve üçüncü odada birşey yok. Ama ikinci ve dördüncü oda? İkinci odada yeraltına açılan bir kapı var. Dördüncü oda kullanıma kapalı. O yüzden dördüncü odaya gidiyorum.
Odadan çıkıp diğer iki odayı atlayarak dördüncü odaya girdim. Garip? Kilitli değil. Odanın içine bakmadan kapıyı arkamdan kapattım. Gözümü duvara çevirdiğimde
Bu Ne Böyle?! Bayağı Restorantın haritası vardı duvarda. Çizilmişti.. neyle? Beyaz birşey.. tebeşir? Bilmiyorum...
Duvara yaklaştım. Bu haritaya göre... Mutfakta buz dolabını olduğu yerde bir acil çıkış kapısı var.. güzell acil birşey olursa ordan çıkabiliriz sanırım..her tarafta kapılar vardı ve bir şekilde hepsi bu koridora bağlanıyordu..
Bu haritayı çizmem lazım.. yanımda kağıt yok? E dolaplara bakalım..
Sol yanımda kalan uzun, yanyana üç tane olan mavi ama yer yer paslanmış dolaplara yürüdüm.
Birinciyi açtım.. yok. Hiçbirşey yok.
İkinciyi açtım  ilk ve tek rafta birşey var.. Bune yahu? Küçük yuvarlak bir hap. Ne bu acaba..
Ceplerimi karıştırınca elime bir kilitli poşet değdi çıkarıp hapa dokunmadan poşetin içine koydum( zor oldu)
Üçüncü ve sonuncu. Kapağı açtım..
LAN! Kimin ki bunlar? Bir ceket... bir tebeşir...bir defter... bir pilot kalem... bir ... iki? ... üç. Üç tane silah. Üç kutu mermi. Bir taramalı tüfek, iki tabanca. Şaşkınlığımı bastırıp elime defteri ve pilot kalemi aldım.
Defterin herhangi bir sayfasını koparacakken ilk sayfada Firas'ın ismini gördüm..
...Tamam. ikinci şok.
Ben şimdi bu deftere zarar verirmiyim? No. Asla ve asla..
Son sayfayı açıp duvardaki resimi deftere geçirdim. Defteri kapatınca aceleyle odadan çıkıp birinci odadaki sırt çantamı alıp geri döndüm. Silahların güvenli modunda olduğundan emin olunca silahları çantaya tıkıştırdım. Defteri, pilot kalemi dikkatlice yerleştirdikten sonra bir zamanlar Firas'ın olan ceketi alıp en üst tarafa katlanmış halini bozmadan koydum. Dolabın boşaldığını sanıyordum amaa ceketin altına bir defter daha saklıydı.. bir ajanta.. öyle büyük birşey değil.. küçük boy kalın bir deftere benziyor.. Günlük? Evet belki..
Ajantayı alıp onuda çantaya koyduktan sonra cebimden telefonumu çıkardım.. aramalara girip Komutanın ismini buldum. İkinci çalışta açıldı.

"Safir?"
"Komutanım birşey buldum. Nerdesin?"
"Yakınlarda.. sen nerdesin asıl?"
"Dördüncü soyunma odası."
"Yirmidört saniyeye ordayım."

Telefonu kapattı. Ayağa kalkıp çantayı tek koluma geçirdim. Bir dakika.... Firas?? Aklımda buna benzer bir isim daha var. Unutamayacağım bir isim. Çok benzer bir isim? Gerçekten benzer.
Ufh.. başım sızlıyor.. ahh! O sızı kalbimden geliyormuş...
_______________________

Yine sığmadıııı...
🖐🏻🖐🏼🖐🏽🖐🏾🖐🏿🌸

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin