Üşüdüm.
Kapıyı kapattığım anda bileğimden çekilerek yandaki odaya tıkıştırıldım. Bakın dikkat ederseniz sokuldum bile demiyorum. Bildiğiniz tıkıştırıldım. İçeri girdiği anda kapıyı kapatıp, sırtımı kapıya yasladı.
Ve dudaklarını birden dudaklarıma bastırdı. Ben şokla daha ne olduğunu anlamadan o dudaklarımı öpmeye, emmeye başladı.
Heyecan, adrenalin damarlarımı sarmaya başladığında daha fazla dayanamayarak bende ona karşılık verdim. Bu öyle bir bağımlılıktı ki kendimi durdurmam, engellemem mümkün olmuyordu.
Yapamıyorum işte! Ne kadar kendime söz verirsem vereyim, olmuyor!
Bana dokunduğu anda eriyorum, bitiyorum. Kalbimin sesi; içimdeki haykıran, yapma diyen tüm seslere kulaklarımı sağır ediyor.
Tutamıyorum kendimi, engel olamıyorum..
Bu acizliğime sinir olarak birden ittirdim onu ve geri çekilmek istedim.
Hamlemle dudaklarını dudaklarımdan çeken Aslan; alnını alnıma dayadı. İkimizde nefes nefese soluklanırken elleri hala boynumu sarmış, baş parmaklarıyla dudaklarımı okşuyordu.
Biraz nefesimi toplamayı başarınca;
- Ne yaptığını sanıyorsun sen?
Diye sessizce bağırdım.
O nasıl oluyor demeyin. Yan odada babanız varsa bağırmak ancak sessizce oluyor.
- Müstakbel karımı öpüyorum.
- Beni böyle her istediğinde öpemezsin.
Dedim hırsla.
Çünkü beni böyle öpmeye devam ederse, zorla diktiğim tüm surlarım bir bir yıkılırdı..
Yapamaz.. Yapmamalı..
- Öperim Umay. Ben bunun için, bu özgürlük için ne kadar bekledim, biliyor musun?
- Bu da ne demek? Ne saçmalıyorsun?
- Anlamıyorsun Umay. Gerçekten hiç bir şey anlamıyorsun. Hadi yürü artık. Bir an önce çıkalım. Randevumuzu kaçırmayalım.
- Ne?! Neyi anlamıyorum? Anlamıyorsam anlat. Aslan!..
Aslan çoktan odadan çıkmış ilerlerken bende peşinden ona yetişmeye çalışıyordum. Tabi adamda dört metre bacak olunca benim ona yetişmem zor oluyordu. Birde işe topuklularım karışınca o hızlı yürürken ben arkasından koşturuyorum.
- Aslan! Sana söylüyorum. Açıkla! Ne demek istedin?! Hem ne randevusu?
Son sorumla birden durup, arkasına döndü. Bende tabi koşturup yetişmeye çalıştığım için birden duramadım ve ona çarptım. Tam düşecektim ki belimden yakalayıp beni kendine yasladı.
Bir taraftan yanağımı elinin tersi ile okşarken, diğer elide belimi okşuyordu. Ve konuşmaya başladı.
- Nefes için bir psikolojik destek alalım istedim. Bizi bekliyor. Artık kızıma babası olduğumu söylemek istiyorum. Ona istediğim gibi sarılmak istiyorum. Daha fazla vakit kaybetmeyelim Umay. Ailemizi hemen kuralım.
Sözleri, dokunuşları ve fısıltı gibi çıkan ses tonu bende hipnoz etkisi uyandırırken, kendimi;
- Tamam.
Derken buldum.
Halime bakıp güldüğünde; birden ne yaptığımı fark ederek hızla kollarından sıyrılıp, kendimi geri çektim.
- Tamam derken, yani psikolojik destek için tamam. Yoksa biz aile falan olmayacağız. Sen ne dersen de. Zaten sende kısa süre sonra ne kadar haklı olduğumu anlayacaksın. Aşksız evlilik olmaz. Sadece mantıkla yuva kurulmaz. Ortalık durulana ka-
Derken ben, o arkasını birden dönüp gitti.
Beni resmen öylece ortada bırakıp gitti.
Sinirle çığlık atmak isterken, küçük bir çocuk gibi ayaklarımı yere vurmaya başladım. Başka türlü bu sinir çıkmayacaktı.
- Umay! Ne yapıyorsun Allah aşkına?! Sonra çocuksun deyince kızıyorsun kızım.
Babamın sesini duyunca ona dönüp, baktım ve başımı sallayarak;
- Az kaldı delireceğim ben bu evde. Vallahide billahi de delireceğim baba yaa! Yeter ama artık!
Babam dediklerimi hiç umursamayarak gülümsedi.
- Sen zaten delisin kızım.
Dedi ve o da arkasını dönüp gitti.
- IIIIIĞĞHHH!!
Ayaklarımı tekrar sinirle yere vurup tepinmeye devam ettim.
Biraz olsun sinirimi attığımda yüzümü düzeltip kızımın yanına gittim. Ardından da anneme emanet edip, Aslan'la psikoloğa gitmek için evden çıktım.
Şoförünüde aldığını görünce şaşırdım. Çünkü Aslan sadece içmeye gideceği zamanlar şoförünü yanına alırdı.
Kafam karışarak, şoförün açık tuttuğu kapıdan girerek arka koltuğa oturdum. Aslan çoktan oturmuştu. Telefonu ile ilgilenirken, geldiğimi görünce kapattı ve bana doğru döndü.
- Hayırdır, sen sadece içmeye giderken şoför kullanmaz mıydın? Şu anda içmeye gitmediğimizi umut ediyorum.
- Artık alkol kullanmıyorum.
Dedi ciddi bir şekilde ve hızla o ruh halinden sıyrılıp beni birden kendine çekti. Burnunu boynuma sürterek konuşmaya devam etti.
- Böylece tüm dikkatimi sana verebileceğimi düşündüm.
Dedi ve bir öpücük kondurdu.
Öpücüğün etkisi ile tüm tüylerimin diken diken olurken, hızla gidebileceğim en uzak köşeye geçtim.
Ama nafile..
Aslan da hemen ardımdan gelebileceği kadar yakınıma geldi.
- Napıyosun?
Dedim sessizce kızarak. Çünkü şoförde çoktan arabaya binmiş, arabayı sürmeye başlamıştı.
- Unuttun mu Umay? Babana yukarıda ne için söz verdik?
Dedi o da benim gibi fısıldayarak.
- Rol yapıyorsun yani?
Dedim yine aynı şekilde fısıldayarak hayalkırıklığı ile. En çokta yine hayalkırıklığına uğrayan kalbime kızarak.
- Ben öyle bir şey söylemedim.
- Ya ne dedin?
- Benden bu kadar rahatsız oluyorsan en azından rol yap dedim.
- Peki sen?
- Ben ne?
- Sende rol mü yapıyorsun ya da yapacaksın?
- Asla! Sana daha öncede söyledim Umay. Biz gerçeğiz. Ben gerçeğim. Yaptığım hiç bir şey rol değil.
- Ne oldu, iki günde bana aşık mı oldun?
- İki günde olduğunu kim söyledi?
Duyduğum sözle kalbim teklerken fısıldayarak konuşmaya devam etmek çok zordu.
Benimle oynadığı için, bir an bile olsa buna inanmak istediğim için gerçekten çok sinirlendim.
Hem kendime hemde ona!
- Yapma Aslan. Seni tanıyorum. Ne kadar sorumluluk sahibi bir adam olduğunu da biliyorum. Konu bensem ne kadar korumacı olduğunu bilmeyende yok. Aptal mıyım ben?! Buna inanır mıyım gerçekten?!
- Böyle bir konuda sorumluluk duygusundan dolayı yalan mı söyleyeceğim Umay?! Gerçekten beni hiç mi tanımadın? Ben sana ne zaman yalan söyledim?!
- En kötüsüde bu ya! Evet bana yalan söylemezsin, ama kendini sırf bu durumdan sorumlu hissettiğin için bir yalana inandırıp yalanı yaşarsın. Sen böyle birisin Aslan. Hele ki konu bensem.. Yapabileceklerinin sınırı var mı? Yapma bunu.. Bana da kendine de yapma.. Daha fazla kanatma!
- Bana asla inanmayacaksın değil mi?
- Biliyorum Aslan. Birgün gerçek duygularını göreceksin. Şu düğün geçip, her şey rayına girdiğinde göreceksin.
- Senim hiç bir şey bildiğin yok.
Dedi ve birden yanımdan ayrılarak, kendi penceresine doğru gitti.
Gittiği anda sahtede olsa yüreğimi ısıtan aşk gitti..
Üşüdüm..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...