Bir Akıl Ver..
ASLAN ZORLU
- Şu kadınları anlamak mümkün değil!! Vallahi billahi beynim yandı!
- Dostum oturda, bir sakinleş. Hiç bir şey anlamıyorum. Geldiğinden beri; bir o tarafa bir bu tarafa dönüp, söylenmekten başka bir şey yapmadın. Sakin sakin anlatta anlayabileyim..
Hakan'da haklı!
Sinirle Umay'ın yanından ayrıldığımda soluğu burada; yani Hakan'ın evinde almıştım.
Fakat kafam öyle karışıktı ki; düşüncelerimi toparlayıp, derdimi bile anlatamamıştım.
- Sende haklısın kardeşim.. Ben anlamıyorum ki sana anlatayım. Konu her zamanki gibi Umay.
- Aslan adım adım gidelim mi dostum? Bu Umay senin yıllardır yandığın aşkın mı? Hani seninle aynı evde yaşayan Umay. Senin hep küçük kız dediğin.
Başımla hızlı bir onay verince devam etti.
- Yok artık!! Oğlum yıllardır sevdiğinle aynı evdesin ve hiç bir şey diyemedin mi? Sonunda kıza açıldın, red mi etti? Tabi kızda haklı. Tabi seni kardeşi olarak görüyormuş değil mi? Sende o yüzden böyle sinirlisin. Yıllarca bekledin, bekledin-
- Yok oğlum öyle değil ya-
- Onunda mı gönlü varmış sende?! Yoksa tam kavuştunuz derken, kızın olduğunu öğrenince seni terk mi etti?
- Hakan her şeyi çorba ettin kardeşim. Ben hayatım boyunca kimseyle beraber olmadım. Zaten kendimi bildim bileli Umay'ımı sevdim. Ben onu severken başka tenlere dokunacak kadar midesiz bir adam mıyım? Kızım zaten Umay'dan.
- NE?!! E oğlum sen yıllardır sevdiğimi bile söyleyemedim demiyor muydun?! Hakkım yok onu sevmeye teraneleri atıyordun? Kızla yatıp, sevdiğini mi söylemedin? Bu ne saçma iş lan! Beynim yandı. Şunu doğru düzgün anlat. Hem ne demek kimseyle beraber olmadım? Kızın nasıl oldu o zaman? Ne yaptı kız; spermlerini alıp, kaçak mı döllendirtti?
- Saçma saçma konuşma Hakan az ciddi ol. Geyiğin sırası mı?
- Üf tamam be! Anlat hadi.
- Biz beraber olduğumuzda ben çok sarhoştum. Beraber olduğumuzu bilmiyordum. Sabah uyandığımda yanımda kimse yoktu zaten.
- Dostum insan böyle bir şeyi nasıl anlamaz! Ne kadar sarhoş olursan o- Lan tabi ya!! Rüya sandın! Zaten rüyanda hep-
- Tövbe tövbe! Anladın işte uzatma Hakan!
- Yuh! Olaya bak. Film gibi! E yenge, tek başına İtalya'da mı doğurmuş?
- Evet, maalesef öyle olmuş.
- Sen nasıl anladın peki? Sonuçta Umay söylese test yaptırmazdın.
- Onu öptüm.
- Öptün mü? Ya oğlum ağzından lafı kerpetenle alıyoruz. Anlatsana doğru düzgün.
- Bir gün beni yine deli etti. Dayanamadım, yanına gidip hesap sordum. Hiç alttan alır mı?! ASLA! Hararetle kavga ediyorduk biz, sonra dayanamadım. Ama dayanmam imkansızdı. Bir kadına sinir bu kadar mı yakışır? Gerçi Umay'ıma ne yakışmıyor ki?
- Ee?
Dedi Hakan sessinde sabrının kalmadığını belirten bir tonla.
- İşte bende birden çekip, öptüm. Kavga sırasında çok kızdırmışım, karşılık vermedi. Tam tersi bana dur diyordu. Ama durma der gibi hareket ediyordu. Üf neyse karışık işte. Sonra o anda geçmişte gördüm sandığım o rüyadan bir kesitte buldum kendimi. Her şey o kadar aynı ve o kadar farklıydı ki? Kafam allak bullak oldu. Sonra kızımı gördüm. Onu görsen varya minik bir kopyam gibi. Nasıl oldu da ilk gördüğümde anlayamadım, hala aklım almıyor. Tabi o sıralar Umay'ın başkasına aşık olup, çocuk yaptığını sandığım için kafam yerinde değildi. Yoksa teste falan gerek yok Hakan. Kızımla beni yan yana gördüğünde anlayacaksın.
- Aslan sen kıza- dilimde varmıyor. Yani sarhoşken, farkında olmadan zo-
- Of eve- hayır. Bilmiyorum Hakan. Çok puslu. Kopuk kopuk ama isteksiz değildi, bundan eminim. Bana aşıkmış. O da benim gibi kendini bildi bileli beni seviyormuş. Ama işte ne kadar severse sevsin ilk gecesinin öyle olmasını da istemezdi. Canını yaktım mı onu bile bilmiyorum Hakan! Allah kahretsin ki bilmiyorum! Kafayı yemek üzereyim! Herşey öyle karmaşık ki!!!
- Of zor gerçekten de kardeşim. Ama sakin ol. Bunları düşünmen artık faydasız. Sonuçta olan olmuş. Peki Umay sana çok mu kızgın? O yüzden mi böylesin?
- Hayır Hakan. İşin garip tarafı bana hiç kızgın değil. Olanlardan beni sorumlu tutmuyor.
- Öyle iş mi olur lan?! Bir planı vardır. Nasıl kızgın olmaz?
- O ve ben- bunu anlatmak çok zor Hakan. Aramızda her zaman çok özel, çok garip bir bağ vardı. Biz birbirimizi; göz bebeğimizin hareketinden anlarız.
- E yıllarca nasıl anlamadın o zaman, onunda seni sevdiğini?
- Bunu anlatmak zor. Bu aşk hep seninle varsa, farkedilmez. Çünkü aşksız Aslan hiç olmadı ki. Meğerse aşksız Umay da hiç olmamış. Seni sen yapan bir parçada bu aşk oluyor. Bunu anlatmak gerçekten imkansız. O da öyleymiş. Babasına karşı beni savunurken onu görseydin anlardın. Saf, dupduru bir şekilde anlattı herşeyi. Beni savundu. Babasına karşı beni savundu. Yıllardır içinde yaşadığı aşkı anlattı. Öylesine saf ve temiz ki.. Görsen anlardın, asla bir plan içinde olamayacağını. Gerçekten olanlardan beni sorumlu tutmuyor.
- E neden kaçmış o zaman?
- Bu da benim hatam. Turgut baba ve Seniha anneme karşı yanlış yapmaktan o kadar korkuyordum ki; kendime sürekli onun küçük bir kız olduğunu hatırlatmaya çalışıyordum. Öyle olunca da sürekli onada öyle sesleniyordum. Ona öyle seslendiğimi sen bile duymuşsun. Üzerine de salak gibi-
- Salak gibi ne?
- Salak gibi biriyle sevgili oldum.
- O hangi ara oldu, oğlum ya? Seval'den başka kimseyi bilmiyorum ben.
- Off! O ara rüyalar artmıştı. Yani daha doğrusu ben rüya sanıyordum, değilmiş. Artık dayanamadığımı hissediyordum. Turgut baba, Seniha annenin yüzüne bakamaz olmuştum. Avni dede; bir gün Umay kızıma söyleyemeyeceksen, git seni seveni sevmeyi dene demişti. Tabi o böyle olmaz git sevdiğini söyle anlamında demişti, ama ben salak gibi gidip ilk gördüğüm kızla sevgili oldum. Adını bile hatırlamıyorum. Zaten bir hafta oldu, olmadı. Umay gideceğini söyledi. Sonrası malum; o gitti, ben bittim. Yıllardır yaşayan ölüden farksız değildim. Ta ki geri gelene kadar..
- Of abi ya hikayeye bak! Neler yaşamışsınız ikinizde?! E Seval ne alaka oğlum? O zamanda sordum, yanıt vermemiştin? Böyle seviyorsun da niye inatla-
- İmkansızdı çünkü Hakan! Ben- bilmediğin şeyler var. Annemle alakalı. Neyse, işte yapamazdım. Turgut babaya, Seniha anneme yapamazdım. Gerçi son duruma bakınca en büyük yanlışı yapmışımda- Neyse..
- Bu kadar da yüklenme kendine oğlum ya! Baksana Umay da kızgın değilse, demek ki kızda istemiş. Hem alkollüymüşsün..
- Of be Hakan, of! Nasıl bir yangındayım bilsen.. Yıllardır kendime hakim olduğumu sanırken olamamışım, ona mı yanayım?! Turgut babayla, Seniha anneme yaşayabilecekleri en büyük yanlışı yapmışım, ona mı yanayım?! Kızım benden uzakta üç sene geçirmiş, ona mı yanayım?! Yoksa sevdiğim, imkansızım dediğim kadında beni sevmiş, ilk kez beraber olma umudum olmuş, ona mı sevineyim? Gerçi o da inatla artık sevmediğini söylüyor ya!!
- Ne? Öyle iş mi olur lan?! Seni yemiş. İkinizde birbirinizin ilk aşkı olmuşsunuz. Hem kız gitmiş tek başına senin çocuğunu doğurup büyütmüş. Sevmese aldırırdı. Bence sana bir konudan dolayı kızgın. Acaba Seval'den dolayı mı?
- Sanmıyorum. Hem o eminimki Seval'e karşı bir şey hissetmediğimi anlamıştır. Hem anlamasa döndüğü ilk zamanlarda öyle davranmazdı. Daha bizi Seval'le beraber ilk gördüğü anda Seval'i sevmediğimi anladığından eminim.
- Nasıl davrandı ki?
- Of! Yakın.
- Nasıl? E siz zaten hep çok yakın değil miydiniz? Bunda anormal olan ne?
- Öyle değil oğlum anlasana ya, kadın erkek yakınlığı şeklinde.
- Uuv! Sevdiğin kadın seni tavlamaya çalıştı, sen yinede ona karşılık vermedin mi?
- Uuv yaa! Maalesef.
- Oğlum sende de ne irade varmış lan!! Yıllardır nasıl köpek olduğunu görmesem diyeceğim ki sevmemişsin. Ama yok, en yakın şahidin benim. Yıllardır nasıl diri diri kendini gömdüğünü ben biliyorum.
- Hakan irade mirade değil kardeşim. Vefaydı sadece.
- Ne vefasıymış bu da arkadaş? Tamam bakmış, büyütmüşler sana aile olmuşlar. Ama seninde niyetin kötü değildi ki dostum. Gidip seviyorum, evlenmek istiyorum deseydin, biliyorum ki; Turgut amca sana bir şey demezdi.- Umay'ın duygularını bilsem durur muydum Hakan. Hiç aklıma gelir miydi onunda beni sevdiği?! Ben sadece bana hayran sanıyordum bir a- Of anladın işte. Dilim varmıyor, o kelimeyle Umay'ımı bir düşünmeye.
- Bir abi gibi görüyor sanıyordun.
Bezmişlikle sözlerine başımı sallayarak onay verdim.
- Hem oğlum beni annem istememiş. Umursamamış. Bu insanlar; beni bir gün Umay'dan ayrı tutmadılar! Ya Turgut baba; beni de varisi olarak açıkladı. Şirketleri bana emanet etti.
- Sen daha öncede bunu söylemiştin. Annem istememiş ne demek? Annen yaşıyor mu? Normalde bu konuyu konuşturmazdın, ama bugün ikidir annem diyorsun. Annen ne alaka?
- Boşver onu Hakan. Bahsetmeye bile değmez. Asıl ana konumuz Umay ona odaklanalım.
- Peki kardeşim odaklanalım. Peki yenge sana 'farklı' davrandıktan sonra ne oldu? Onu anlatmadın.
- Biz bir kaç kere yakınlaştık; ama Umay bilmiyor.
- Nasıl bilmiyor?
- Çünkü bu seferde o çok sarhoştu. Hatırladığını sanmıyorum.
- Oğlum ya sizin nasıl bir ilişkiniz var böyle?! İçmeyince duygularınızı ortaya dökemiyor musunuz?
- Of o içkinin zaten- Neyse. Zaten bıraktım ben.
- Bugün duyduğum en doğru karar. Bencede sen bırak abi. Anlaşılan sana pek yaramıyor.
- Off!
Deyip yüzümü sıvazladım.
- E hadi devam et. Sonra ne oldu?
- Sonrası belli işte ya. Ben salak gibi yapma dedim. Turgut baba, Seniha anne var dedim.
- Hah işte ben dedim. İşte budur! Buldum.
- Ne dedin kardeşim? Hiç bir şey anlamıyorum. Neyi buldun?
- E Umay'ın sana neden kızgın olduğunu buldum.
- Neyi buldun oğlum. Söylesene! Söyle valla yoksa ben kafayı yiyeceğim!!
- Bu kadın-erkek ilişkilerinden hiç anlamıyorsun değil mi ya?! Aslan yani valla beni şaşırıyorsun. İş dünyasının bir numaralı genç dehası diye tanınıyorsun, ama daha kadınlar neye kızar onu bilmiyorsun!!
- Hakan insanı delirtmede adam gibi söyle! Sanki kırk tane kadın tanıdım. Ne bileyim ben kadınlar ne ister, neye kızar?!!
- Sen de haklısın valla. Ne diyeyim. Kadınlar tek olmak isterler.
- O ne demek lan? Sanki ben kırk kişiyi aynı anda seviyorum!
- Ama kıza resmen annen, baban daha değerli demişsin.
- Olur mu lan öyle şey? Kız kendi anne, babasını mı kıskanacak?
- Kıskanmak değil ki bu Aslan. Kız senin onu asla sevmeyeceğini düşünüyor olmalı.
- Ben sadece imkansız olduğumuzu anlatmaya çalışmıştım. Ama haklısın kardeşim. Sonra köpek gibi pişman oldum. Hele ki ertesi gün ben aşık oldum, çocuğum var dediği gün varya.. Ben- nasıl anlatırlır böyle bir acı bilmiyorum. İşte o zaman nasıl bir hata yaptığımı anladım ama her şey için çok geç kaldığımı sandım. Tabi Umay'ı yalnız gördükçe sandım ki hep yalnız olacak. Birini sevme ihtimalini bile aklıma getirmemiştim.
- E tabi kız senin onu sevdiğini bilmiyor. Hele ki şimdiye kadar uzak durduğun için ne kadar pişman olduğunu da bilmiyor. E eminim annenle ilgili konuyuda bilmiyordur. Ne düşünmesini, hissetmesini bekliyorsun ki?! Tabi ki sana kızgın olacak!
- E ne yapayım Hakan? Onu sevdiğimi söylesem inanmaz ki? Çok inattır. Bir şeyi kafasında bitirdi ise asla geri dönmez. Nasıl kıracağım inadını?
- Bencede şu an sözlerden fazlasını yapman lazım dostum. Şey yapsan nasıl olur?
- Ne yapsam nasıl olur?
- Hani dedin ya yenge geri döndüğünde farklı davrandı diye. Bu seferde sen ona öyle davransan, nasıl olur?
- Nasıl yani onu baştan mı çıkarayım?
- Yuh! Umay seni baştan mı çıkardı?
- Sus Hakan sus! Dediğimi duymadın.
Sözlerimi duyunca hemen mesajı alıp;
- Neyi?
Dedi.
Bende gönül rahatlığıyla tekrar konuya odaklandım.
Haklı.. Bu işe yarayabilir.
En azından bana karşı duygularını sıcak tutarsam, daha kolay yumuşatabilirim.
Bu fikir hoşuma gitti. Hele ki duştan çıktığımda verdiği tepkiyi düşündüğümde; planın işe yarayacağına dair umudum iyice arttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...