17

1.2K 82 4
                                    

En Güzel Rüyam..




Yaklaşık dört sene önce..

ASLAN ZORLU

Avni Baba'nın Yeri

- Çok içtin Aslan, bugünlük yeter evladım.

- Ben içmeyim de kim içsin be dedem?. Yanıyorum.. Her gün, her an..

- Bak evladım; yarın Umay kızımın doğum günü değil mi? Tüm günü akşamdan kalma mı geçireceksin?

- Öyle değil mi? Benim Umay'ımın doğum günü.. On sekiz oluyor dedem. Zaten son iki senede birden değişti. Öyle güzelleşti ki korkuyorum. Birine aşık olacak diye korkuyorum dede. Ne utanmaz adamım değil mi?! Başkasını sevmese ne olacak? Sanki benim olacak!

- Olur oğlum, olur. Hadi kalkta eve git. Dut gibi sarhoşsun. Git yatta bir an evvel uyu.

- Uyuyabiliyor muyum sanıyorsun? Neden her gece buradayım zannediyorsun? Gözümü açıyorum bir çift kara göz, kapıyorum bir çift kara göz! Ben ne şerefsiz bir adamım ya?! Asla bakmamam gereken gözleri aklımdan bir saniye çıkaramıyorum?!

- Oğlum kendine sövüp durma, saçmalama! Seviyorsun. Yapma. Bekle beni Orhan'ı çağırıp geliyorum. Yaşlandım artık. E seninde maşallahın var, seni tek başıma taşıyamam. Bekle beni, içme daha fazlada.
Dedi gitti.

İçmeyip ne yapacaktım ki?!

Azıcık uyuşsam unuturum umuduyla bardağımda kalan rakımı da diktim kafaya!

- Oğlum! Oğlum yeter!
Diyerek çekip aldı biri kadehimi..

Birisi arkamdan tutup beni kaldırmaya çalıştığında daha fazla içemeyeceğimi kabullenerek, ayak uydurdum.

Ayaklandığım anda; ani gelen baş dönmesi ile nevrim şaştı ve sendeledim.

Dünyam dönüyordu..

Yürüyordum.. Ama ayaklarıma hükmedemiyordum sanki..

Işıklar hızla yanımdan geçip kaybolurken hissizliğin tadını çıkardım.

Ama sonra yine Umay'ımın gözleri geldi gözümün önüne..

Aynı rüyalarımdaki gibi; ta içi gülerek bana bakıyordu.. En çok bu gülüşlerini severdim.

Ne kadar da güzeldi..

Zaten sadece rüyalarımda öpüyorum, seviyorum..

Her gün rüyalarımda gördüğüm o tatlı yüzüyle; bir yandan azabıma bir yandan da cennetime kavuşuyorum..

Sabahları ise tam bir cehennem! Her gün Turgut babamın yüzüne nasıl bakacağımı şaşırarak geçiyor günüm..

Her gün utancımla defalarca ölüp, sevdiğimin gözlerine baktığım her seferinde defalarca diriliyorum..

Araftayım.. Sıkışıp kaldım..

Araba durduğunda eve geldiğimizi anladım..

Düşünceler birazda olsa ayılmamı sağlayınca; kendi kendime yürüyebildiğimi fark ettim.

Biraz yalpalasam da Orhan'ı evine gönderip, kendi evime girdim.

Birkaç adımla yukarı çıkacağım anda duyduğum kapı sesi ile arkamı döndüm ve şok oldum.

Umay'ım buradaydı..

Bu saatte..

Yoksa yine hayal mi görüyordum?

- Naber yakışıklı?

Sorusuyla yine hayal gördüğüme emin oldum.

Ne de güzel bir hayaldi..

Dokunuşlarını hissettiğimde; ürpererek irkildim..

- Ah.. İyice kafayı yemeye başladım.. Her geçen gün bu hayaller daha sahici olmaya başladılar..
Diyerek gözlerimi kapattığımda ellerinin sıcaklığına bıraktım kendimi.

Cennet buradaydı işte..

Benim cennetim bu küçük kızdaydı..

Her gün, her an kendime onun küçük olduğunu hatırlatmak için kullandığım bu lakaba Umay'ın sinir olduğunu bilsem de benim bunu kendime sürekli hatırlatmaya ihtiyacım oluyordu..

Tatlı şeftali kokusuyla ruhumu doyurduğumda; dudaklarım kıvrıldı..

Ne de güzel kokuyordu..

Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde; sonunda beklediğim gerçekleştiği için zevkle karşılık verdim.

Tadında yaşamımın her bir zerresi saklıydı..

Sadece bu dudakları hissettiğimde yaşadığımı hissediyorum..

Zaten her gece ertesi günün gazabını unutturanda bu his değil miydi?!

Sabah kaybolacak olan bu hayale sıkı sıkı tutundum.

En azından rüyalarımda benim olsa ne olurdu?!

Hazzı iliklerime kadar hissederken, daha fazlasının ihtiyacı ile birden kucakladığım gibi erkekliğime bastırdım.

Daha önce hiç bu kadar hazzın yoğunluğunda kaybolmamıştım..

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin