Nefes İçin.. Nefes'im İçin..
UMAY TERZİOĞLU
Kendimi harika bir rüyada bulduğumda mutlulukla gülümsedim. Bu, gerçek olamayacak bir rüya olsa da tadını çıkarmak ve asla uyanmamak istedim.
Önce ufak ufak yüzüme kondurulan öpücükleri hissettim. Ardındanda o sesi duydum. Kulağıma asla gerçek olamayacak kadar güzel şeyler fısıldıyordu.
- Ne de çok özlemişim teninin kokusunu.. Şeftali ya da yasemin değil bu bahsettiğim koku.. Bu senin kendi kokun.. Başımı döndürüyorsun.. Canım.. Öyle güzelsin ki..
Duyduğum şeylere ağzımı toplayamayacak şekilde güldüm..
Canım demişti.. Bana en son 'canım' diyeli yıllar olmuştu..
Oysaki küçükken hep 'canım' derdi. Sonra 'canım' ların yerini 'küçük kız' lar aldı.
Bu masalda; aslında tam orada bitmiş, ben görmemişim.
Ne kadar çok isterdim gerçek olmasını.. Beni gerçekten sevmesini..
Ama işte hiç istemediğim halde, kızım için aşkımın zoraki karısı olacağım..
Ne acı..
Birden gözümden yaşlar akınca o sesi tekrar duydum.
- Canım, neden ağlıyorsun? Umay uyan güzelim, kötü bir rüya görüyorsun. Hadi uyan..
Rüya mı? Rüyanın içinde rüya mı görüyorum acaba?
Yoksa rüya değil mi?
O burada olamaz değil mi?
Korkuyla tek gözümü açtım ve gördüğüm kişiyle hemen geri yumdum.
- Umay?!
- Hayır, hayır! Bu gerçek olamaz! Sen rüyasın! Rüya olmak zorundasın!
Diyordum ama gözlerim hala korkudan kapalıydı.
- Güzelim, ne saçmalıyorsun?
Hayır, bu gerçek olamaz! Gerçek olursa yine umut ederim. Etmemem lazım! Hayır! Bu sefer yapamam!
Unutma Umay! Kızınız için evleniyor seninle! Seni asla bir kadın olarak görmek istemedi! Unutma seni sevmiyor!
- Git buradan!
- Ne?!
- Sana git buradan dedim!
- Umay saçmalama da aç şu gözlerini!
- Sana odamdan hemen çık dedim.
- Umay.. Canım.. Hadi aç şu gözlerini de konuşalım, hıh? Hadi aç lütfen.
- BANA CANIM DEME VE HEMEN ODAMI TERK ET!
- Bağırma! Herkesi başımıza mı toplamak istiyorsun? Tamam çıkıyorum. Aşağıda bekliyorum seni. Hazılan gel. Önemli bir yere gideceğiz ve hayır deme hakkın yok. Hemen hazırlan ve aşağı in.
- İstemiyorum.
- Dediğim gibi istememe hakkın yok. Kızımız için..
- Nefes ne alaka?
- Umay şu gözlerini açsana. Ne yapıyorsun? Sen böyle dururken konsantre olamıyorum.
- Hayır. Çık sen önce!
- İyice delirdin ama sen! İyi çıkıyorum. Aşağıda bekliyorum.
- Of tamam, çık!
Kapı sesini duyduğumda tekrar tek gözümü açıp, gerçekten gitti mi diye kontrol ettim. Gittiğini görünce rahatlayarak gözlerimi açtım.
Ucuz kurtulmuştum.. Bakalım ne kadar kaçabilecektim?
Belki zamanla alışırdım?
Kimi kandırıyorum ki! Hiç alıştı mı yüreğim ona, sesine, dokunuşlarına, kokusuna..
Her teması yürek ağrım olmadı sanki! Her seferinde kalbim kanat çırpmamış gibi..
Sonsuz bir döngüyle lanetlenmiş gibiyim.. Ne kalabiliyorum, ne kaçabiliyorum.. Arafta gibiyim.. Bir yanım cennet, bir yanım cehennem.. Ama ne cennetim gerçek, ne de cehennemim..
O kadar alışmışımki tek başıma yanmaya, şimdi onun varlığı ile yanıyor muyum yoksa tamamlanıyor muyum bilmiyorum.
Zoraki de olsa kocam olacak diye sevinmeden edemiyorum. O bir saniye sevinen kalbim sonra hatırlıyor. İçimdeki o susmayan ses haykırıyor! O asla seni sevmeyecek diyor. Hak veriyorum.. Zaten başka seçeneğim var mı ki?. Yok. Hiç olmadı.
Gözlerimden farkında olmadan akan bir iki damla elime değince, uyandım bitmeyen düşüncelerimden..
Kızımız için bir yere gidecekmişiz. Nereye gideceğimizi merak ettiğim için hızla yataktan kalktım ve giyinme odama geçtim.
İlk elime gelen yazlık elbisemi üzerime geçirdim. Üst kısmı kruvaze gelen, belden bağlamalı, keten, sıfır kol, kısa bir elbiseydi. Hem gündelik, hem de şık bir yere uyacağı için bu elbisemi seçtim. Hızlıca bir kaç kolye ve bir bileklik takıp, kiremit rengi deri çantamı aldım. Hafif makyaj yaptım. Çok sıcak bir gün olduğu için saçlarımı salaş bir örgü ile topladım. Ayağıma da; çantamın takımı olan topuklu sandaletlerimi giyindiğimde hazırdım.
Önce Nefes'in odasına geçtim. Kimsenin olmadığını görünce aşağıya indim. Herkes sofraya oturmuş, kahvaltı ediyordu.
- Günaydın.
Dedim tedirgin bir şekilde.
Henüz üzerimdeki gerginlik geçmemişti.
Önce Nefes'im neşeli bir çığlıkla 'günaydın' dedi. Ardından babam ciddiyetle 'günaydın' derken, annem mutlulukla (sanki hiç bir şey olmamış gibi) 'günaydın' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...