Vallahi Çıldıracağım!!
Sessiz ve bol bakışmalı geçen akşam yemeğinden sonra; Nefes'i yatırıp, kaçınılmaz son için evin salonuna giriş yaptım.
Tabi ki olanları öğrenen annem; patlamak için bekleyen bir bomba misali, kıvılcımlar eşliğinde beni bekliyordu.
Sakin ol Umay.. Sakin ol ve ne derse desin sakinliğini koru..
Neyseki konuyu Nefes'in yanında açmadı da zor durumda kalmadın..
Herkesten önce annen korudu, kolladı seni unutma. Şimdi kızacak! Kızsın, rahatlasın. Duyma sen..
Biraz gerginlik içinde, birazda korkuyla salondaki yerimi aldığımda; gözlerimi anneme diktim.
Bir an önce içini boşaltsın ve şu durumdan kurtulayım istiyorum.
Annem boğazını temizlediğinde konuşmaya başlayacağını anladık ve Aslan birden oturduğu yerden ayaklanıp, koltukta yanıma oturdu. Biraz öne doğru kaydı ve neredeyse bedeniyle beni kapattı.
Sorumluluğu aldığını gösteriyordu, tıpkı eski günlerde olduğu gibi..
Eskiden de ben ne yaparsam yapayım hep üzerine alırdı.
Kalbime çöken ağırlıkla bir kere daha içim yandı. Artık yaptıklarının sonuçlarıyla yüzleşemeyecek o küçük, şımarık kız değildim.
Dört sene önce bu evden ayrıldığımda, kabuğumu kırmış ve tek başıma kalmıştım. Artık benim yerime yaptıklarımı savunacak birine de ihtiyacım yoktu.
Artık ben bir anneydim.. Güçlü olmak zorunda olan bir anne..
Ve artık çok önemli bir şeyin daha farkındayım; Aslan hayatını bana harcamak zorunda değil. Bencilliklerimi ört bas etmek ya da suçlarımı üstlenmek zorunda değil. Sırf bana değer verdiği için daha fazla hareketlerimin sonuçlarını ona ödetemem.
Zaten sırf sorumluluk için benimle evleniyor. Daha fazla ondan ne bekleyebilirim ki?!
O yüzden omzuna dokunarak, arkasına yaslanmasını sağladım.
Annem hareketliliğimiz bitince; söze girdi.
- Artık biri şu olanlar hakkında bir açıklama yapacak mı?
Tam cevap verecektim ki, Aslan'ın elini diz kapağımda hissettim. Hafifçe sıkarak beni susturduğunda dediklerini duydum.
- Seniha anne; Nefes'in babası benim, haftasonu evleneceğiz. Turgut baba, sana zaten detayları anlatmış. Tam olarak neyi merak ediyorsun?
- Tabi ki neden bu kadar acele ettiğinizi? Zaten olan olmuş. Kızımın düğününü göremeyeceğim derken, şimdi oğlumun düğünüde aceleye getiriliyor. Lütfen söyler misiniz; evlatlarının düğününü görmek benimde hakkım değil mi?!
- Düğün mü?
Derken ben, aynı anda Aslan ve babam şaşkınlıkla;
- Ne?!
Dediler.
- Tabi ki düğün. Allah en sevdiğim iki insanı bir araya getirmiş. İster kader deyin. İster alın yazısı. Biraz geç olmuş olsa da olmuş. Biz görememişiz olanları. Anlamamışız. Ama yanlışın neresinden dönersek kardır. Enrico'yu sevsemde olanlar hiç içime sinmiyordu. Allah yukarıda. Aslan Nefes'imizinde babasıymış. İkinizde evladımsınız. Niye üzüleyim ki? Tek üzüntüm yıllar önce fark edememiş olmam olabilir. Neyse sonuç olarak neden böyle apar topar evleniyorsunuz? Göbeğin mi belli olacak? Yoksa damat mı kaçıyor?
- Ne göbeği anne, ne saçmalıyorsun Allah aşkına?
- Bende onu diyorum kızım. Sizin çocuk zaten üç yaşında. E yıllardır burada olmadığında belli. Kimden neyi saklayabiliriz? Niye o zaman apar topar evleniyorsunuz? Ben düğün istiyorum. Kına istiyorum. Her iki evladımında mürüvvetini tam görmek istiyorum. Yoksa vallahi hakkımı helal etmem size!!
Hepimiz şaşkınlıkla anneme bakıyorduk. Bu konuşmanın amacı benim; kimseye haber vermeden kaçıp gitmem olması gerekmiyor muydu?
Peki annem neden bahsediyordu?
- A- anne Allah aşkına sen neden bahsediyorsun? Ben hiç bir şey anlamıyorum. Benim kızımın babası Aslan. Aslan bile bunu bilmiyordu. Ben kimseye haber vermeden kaçtım, gidip doğurdum. Şimdi konumuz gerçekten düğün mü?
- Kızım sana ne deyim ki? Zaten yıllarca bir sürü şey yaşamışsın. Tek korkum Nefes'im babasının serserinin teki olmasıydı. Bu kadar sır gibi saklayınca Allah göstermesin bağımlı biri bile gelmişti aklıma. Nefes'ime bela olacak biri diye öğrendiğimden beri ne yerdeydim, ne gökte. Aslan'ın olduğunu baban söylediğinde; ilk içimden geçen 'çok şükür' oldu. Tabi ki olmasa daha iyi olurmuş, fakat olan olmuş. Çok şükür ki Aslan'dan olmuş. O da benim evladım. Allah şahit bir gün ikinizi ayırmadım. İkinizi de ben büyüttüm. Hatalar olur. İnsanız. Şaşıyoruz, şaşırıyoruz. Ama benimde size diyeceğim tek bir şey var; ben düğün istiyorum. Her şeyiyle tam bir düğün. Yoksa hakkımı helal etmem valla!
- Sen ciddisin anne?!
Diye tekrar sordum kafam karışık.
- Gayet ciddiyim.
- Seniha anne benim için fark etmez. Umay nasıl bir düğün istiyorsa öyle yaparız. Ama izninle haftasonu anlaştığımız gibi nikahı kıyalım. Nefes'in nüfusuma geçişinide hızlandırmak istiyorum.
- Ayh! Olur olur.
Dedi annem neşeyle ellerini çırparken. Sonrada;
- Hemen en iyi organizasyon şirketi ile anlaşacağım ve size bir ay içinde mükemmel bir düğün organize edeceğim. Allah'ım çok mutluyum. Sonunda mürüvvet göreceğim.
Dedi ve kalktı gitti.
Biz üçümüz birbirimize bakarken, ben babama döndüm.
- Baba?
- Valla ben karışmam Umay. Kadın da haklı. Yaktınız kadının beynini. Neyi nasıl istiyorsa öyle yapsın. Ama Aslan'a katılıyorum. Haftasonu o nikah kıyılacak.
Dedi ve oda gitti.
Aslan'la başbaşa kaldığımızda, küçük bir çocuk gibi yanaklarımı şişirerek üfledim. Kendi kendime söylenmeye başladım.
- Birde düğün çıktı başımıza! Ben en kısa sürede nasıl boşanırız derken, birde düğün mü yapacağız?!!
- Ne boşanması Umay? Çıkar aklından şöyle saçma sapan düşünceleri!
- Ya sen anlamıyor musun?! Artık seni sevmiyorum!! Sev-mi-yo-rum!
- Sen sevmediğin adamlarla neredeyse sevişiyor musun Umay?
- Terbiyesiz!
- Bende öyle tahmin etmiştim.
- Bu yinede seni sevdiğimi göstermez! Tamam kabul ediyorum. Aramızda basit bir çekim var. Ama o kadar.
- Senin deyiminle o basit çekim yeter. Gerekiyorsa; Nefes için mantık evliliği yaparsın. Ama boşanma falan yok. Biz gerçek bir evlilik yapacağız ve ömür boyu beraber olacağız. Nefes'i ve doğacak diğer evlatlarımızı beraber büyüteceğiz. Bunu ne kadar çabuk kabullenirsen o kadar iyi!
Dedi ve o da bastı, gitti.
Arkasından ağzım açık bakakaldım.
Ne dedi o?!
Diğer evlatlarımızı mı?!
Ay bu çıldırmış!!
Ne çabuk benimle evliliği benimsedi de, bir de yeni çocuk düşünüyor?!!
Vallahi çıldıracağım!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...