4

1.8K 105 13
                                    

    Karar


       
    Gözlerimi açtığımda Beyaz duvarla karşılaşınca önce nerede olduğumu anlayamadım. Etrafıma baktığımda hastanede olduğumu ve Masal'ın baş ucumda endişeyle bana baktığını gördüm.
   
    Hemen endişeyle;
    - Nefes?!
   
    - Merak etme o iyi, evde Enrico ile beraber takılıyorlar. Fenalaştığını da bilmiyor. Okuldan çağırdılar, acil çıktık sanıyor. Asıl sen nasılsın? Daha iyi misin? Doktor çağırayım mı?
   
    Masal'ın sözleriyle içim rahatladı ve sonra bana ne olduğunu düşünmeye başladım.
    - Ne oldu bana?
   
    - Evde annenle konuşuyordun, sonra birden yığıldın kaldın. Doktor strese bağlı baygınlık geçirdiğini söyledi. Bir kaç tetkik yaptı. Temiz çıktı.
   
     Annemin söylediği her şey zihnime teker teker dolunca tekrar nefes alamadığımı hissettim. Sanki bir el beni boğuyordu. Tüm kanım çekilmiş gibi üşüyordum. Ama bu fiziksel bir üşüme değildi. Ruhum üşüyordu benim. Canım yanıyordu.
   
    - Ne oldu Umay?! Yine mi fenalaşıyorsun? Doktor çağırayım mı?
   
    - Masal'ın endişeli bakışlarını ve sözlerini duyunca durmasını işaret ettim.
   
    - Birine bir şey mi olmuş? Ne oldu? Annen ikidir seni bu hale getirecek ne söylemiş olabilir? Meraktan ölmek üzereyim. Anneni de arayamadım pot kırmamak için. Çabuk anlat. Ama bak iyisin değil mi?
   
    Dermanım olmadığı için yine konuşmadan başımla onayladım.
   
    Sanki bir film sahnesinde gibi yaşıyordum bu hayatı. Hayatımda yaşanan hiç bir şeyi ben seçmemiştim.
   
    İşimi Nefes'im için seçmiştim. Çünkü babam asla beni başka bir bölüm için yurt dışına göndermezdi.
   
    Aşkımı ise hayat seçmiş, daha ben doğmadan evime göndermişti..
   
    Sürekli üzerinize titreyen, sarıp sarmalayan, koruyan, her dara düştüğünüzde yanınızda olacağına emin olduğunuz biri varsa; siz başka bir ruh eşi arar mıydınız? Hemde bu kişi delicesine yakışıklı, heybetli, zeki, gözü kara ise..
   
    Aslan.. Ah Aslan..
   
    Nefes'im ise.. Off.. Tabi ki onu da ben seçmedim. Var olduğunu öğrendiğim günden beri bir gün bile olmasın demedim. Asla demem. O benim yaşama sebebim.. Nefes'im olmuşken.. Ama daha on sekizdim.. Beklemediğim anda yaşanan o malum gece ve hamilelik riskini bile düşünemeyecek olan ben..
   
    Daha ben çocuktum.. Nasıl aklıma böyle bir risk gelebilirdi ki.. O gece olacakları aklımdan bile geçirmemişken..  İstememişken.. Sonrasında ize azap dolu günler geceler yaşamışken..
   
    Tek derdim Aslan beni sevsinken; şu kısacık hayatımda neler yaşamıştım.
   
    - UMAY?! Delirtme beni! Çabuk anlat! Neler oluyor?!
   
    Derin bir nefes almaya çalışarak;
    - Aslan..
    Dedim.
   
    Ama dilim gerisini söylemeye varmıyordu. Söylersem sanki gerçek olacaktı.
   
    - Ne olmuş Aslan'a? Kaza falan mı yapmış? İyi miymiş?
   
    Kaza ihtimalini düşününce kalbim tekledi. Hemen;
    - Allah korusun! İyi. Öyle bir şey değil.
    Dedim.
   
    - Ya kızım şunu doğru düzgün anlatsana. Vallahi kanser oldum burada.
   
    - Aslan.. Evleniyormuş.
    Dedim fısıldayarak.
   
    -Ne?!
   
    Öyle canım yanıyordu ki.. Gözlerimin önü buğulanınca ağladığımı fark ettim. Sadece akan göz yaşlarımda değildi ki.. Asıl içim kanıyordu. Hiç durmayacakmışçasına kanıyordum. Yıllardır kapandı sandığım yaralarım, tekrar tekrar kanıyordu..
   
    - Ca-canım a-acı-yor Ma-sal. Sanki bi-ri be-beni boğu-yor!
   
    Masal hemen kollarıyla beni sardı.
    - Şhh.. Tamam kuzum.. Sakin ol. Geçecek..
   
    - Ge-geç-miyor.. Geç-meye-cek.. Hep or-da ka-la-cak..
   
    Birden geri çekilen Masal'la başım boşluğa düştü. Şaşırmış ona bakarken gözlerinin yine deli deli baktığını gördüm. Masal böyle bakıyorsa gazabına uğrayacak kişi korkmalıydı. Çünkü tam bir manyak oluyordu.
   
    - O zaman silkelen ve kendine gel! Gidip erkeğine sahip çık. Şimdi arasan Aslan sadece Nefes için bile sana kul köle olur.
   
    -Hıh..
    Dedim alayla gülerek..
    - Doğru.. Sadece Nefes için..
   
    - Aptalsın sen! Nefes bir başkasının kızı olsa Aslan düşünmeden onunla evlenir mi? Gider çocuğu nüfusuna geçirir. Çocuk için çabalar. Sadece baba olur. Sen Aslan için farklısın, özelsin. Bunu kafan almıyor mu? Çocuğu var diye bu dünyada evleneceği tek kadın sensin! Sen Umay'sın. Kendine gel artık. Aslan'ın senin için yaptıklarını nasıl unutuyorsun Umay?
   
    - A-ama-
   
    - Ne ama? Yanına bir tane erkek yaklaştırmış mıydı? Ya adam lisede; sıra arkadaşın erkek diye çocuğu yanına oturtmadı. Biz bile bu sayede tanıştık.
   
    Aklıma gelen anı ile elimde olmadan gülümsedim.
    - Murat.. Lise bir.. Ben ilk günden geç kalınca beni o bırakmıştı. Tabi sınıfa son giren oluncada yalnız oturan Murat'ın yanına geçtim.
   
    - İlk dersin zili çalınca sinirle sınıfa dalmıştı. Murat'ı yaka paça yanından kaldırıp bütün sınıfa 'Umay' ın yanına erkek sinek bile yaklaşmayacak' diye bağırmıştı.
   
    - Kendince abilik-
   
    - Tabi abilik! Çocuğu da benle yaptın zaten!!
   
    - Nefes'i karıştırma lütfen. Biliyorsun o gece kendinde değildi.
   
    - Öyle ya da böyle! Nefes'i nasıl karıştırmam?! Nereye kadar kaçabilirsin? Nereye kadar çocuğunu babasından uzak tutabilirsin. İtalya'da rahattın. Birbirlerini görmediler. Yarın karşılaştıklarında ne yapacaksın?!
   
    - Bi-bilmiyorum..
   
    - Biliyorsun Umay! Biliyorsun!. Başta kaçtın çocuktun! Tamam ama yeter! Artık kocaman çocuğu olan bir yetişkinsin. Yaşın hala küçük olsa da onca şey yaşadın. Hiç mi olgunlaşmadın?! Nefes'i daha fazla babasından uzak tutamazsın. Sırf senin inadın yüzünden hayatı boyunca babasını tanımayacak mı?
   
    - A-ama-
   
    - Aması yok! Yarın Aslan evlenip başka çocuk yaptığında ne hissedeceksin?! Bir düşün!
   
    - Düşünmüyor muyum sanıyorsun? İ-çim nasıl yanıyor, parça-lanıyor.. Her gün her gün kanıyorum.. Yanıyorum Masal.. Dayanamıyor-um.
    Deyip ağladığımda yine sarıp, sarmalayan canım arkadaşımdı.
   
    - Biliyorum.. Biliyorum canım arkadaşım..
   
    Masal böyleydi işte. Biz böyleydik. Yeri geldiğinde birbirimizi sarsanda, en çok acıtanda, acıttığımızı saranda.. Dost zaten bu değil miydi? Gerçekleri biz idrak edemediğimizde yüzümüze vuran değil miydi?
   
    - Ne yapacağım Masal? Peki ne yapmalıyım?
   
    - İki yolun var. Biri gidip aşkın için, denemedim dememek için savaşacaksın. Ona nasıl bir kadına dönüştüğünü göstereceksin. Ya da direkt Nefes'i söyleyeceksin.
   
    Başımı ellerimin arasına aldım.
    - Off..
   
    - Enrico'nun babası uçağı ayarlamış. Eğer birinci yolu seçersen bir süre Nefes İstanbul'da bende kalır. Sende şansını denersin. Eğer diğerini seçersen; çok geç kalmadan buraya geldiğinde söyle. Yalnız kalıp, beraber ne yapacağınıza karar verirsiniz. Turgut amca'ya da ona göre bir şeyler söylersiniz. Karar senin canım arkadaşım. Ben doktora uyandığını haber vereyim, sonra da çıkış işlemlerini hallederim.
    Dedi ve çıktı.
   
    Masal'ın odadan çıkması ile kendimle ve Masal'ın söylediği her bir cümle ile başbaşa kaldım.
   
    Haklıydı.
   
    Diyecek pek bir sözde yoktu. Her bir kelimesi, cümlesi öylesine doğruydu ki.. Geriye sadece karar vermem kalıyordu.
   
    Derin bir nefes aldım.. Verdim..
   
    Aslan.. Ah Aslan..
   
    Evleniyordu..
   
    Çocukluğum, gençliğim..
   
    İlk aşkım.. Tek aşkım.. Kapanmayan yaram..
   
    Bebeğimin babası..
   
    Kızım.. Ah Nefes! Ondan babasını çalmaya ne hakkım var? En masumumuz o!
   
    Aslan'a Nefes'i söylesem ne olur? Daha İtalya'dan ayrılmadan konsolosluğa götürüp nikah kıyar. Peki ben bunu istiyor muyum?
   
    HAYIR! Hayır istemiyorum! Beni sevmeyen bir adamla ömrümü geçiremem.
   
    Hayır desem! Dinler mi? ASLA!
    Sonuç ne olur? Sonsuza kadar mutsuz!
   
    Peki Masal ve Enrico'nun dediği gibi artık bir kadın olduğumu göstersem.. Yada geçen onca zamandan sonra beni farklı görebilir mi? Asıl soru bu sanırım. Ben bir kadınımda o beni görür mü?
   
    Ya evleneceği kadın?! Ona çok aşık mı? Mutluluğuna engel olur muyum?
   
    Off..
   
    Peki ya Nefes?!
   
    Babasını bilmeden büyürken; Aslan'ı çocuklarını severken her gördüğünde, benim babam nerde demeyecek mi?
   
    Zaten demiyor mu? Ariana'nın babasını her gördüğünde içi cız etmiyor mu? Baba eksikliği yaşamıyor mu?
   
    Hayır! Hayır! Varken yokluğunu yaşatmaya hakkım yok!
   
    Kararlılıkla kafamı ellerimin arasından alıp yukarı kaldırdım ve ne zaman geldiğini duymadığım Masal'ı gördüm.
   
    - Verdin mi kararını?
   
    Anlamıştı. Zaten her zaman anlardı..
   
    Sakince başımı salladım.
    - Verdim.
   
    İçim birden huzurla doldu. En kötü karar bile; kararsızlıktan gerçekten iyiymiş.. En azından artık yeni bir planım var.
   
    - Hangi yolu seçtin?
   
    - Zor olanı.
    Dedim tek seferde.
   
    - İşte benim kızım!! Sana da pes etmek yakışmazdı zaten. Şimdi Aslan düşünsün.
   
    - İnşallah işe yarar.
    Dedim az önceki kararlılığım bir parça kırılarak.
   
    - Yarayacak! Kendine bir baksana! Taş gibisin. Geçen dört yılda ne kadar değiştin haberin bile yok. Zor olamayacağını göreceksin.
   
    - Olmasa iyi olur. Sadece üç ayım var.
   
    - Neden?
   
    - Üç ay sonra evleniyormuş. Üç ay içinde beni kadın olarak görmesi, aşık olması lazım.
   
    - Olacak! Sen ne dersen de! Aslan seni hiç bir zaman kardeşi olarak görmedi. Tamam aşık değildi belki; ama hep farklıydın onun için.
   
    - İnşallah.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin