Çaresiz!
Günümüz..Umay Terzioğlu
Minik parmakların araştıran dokunuşlarını yüzümde hissettiğimde bir süre gözlerimi açmadan bunun keyfini çıkardım. Bu öyle güzel bir histi ki, tarifi imkansız..
Kızım.. Nefes'im..
Babasının minik kopyası afacanım.. Öyle tatlı, öyle şirin ki.. O benim iyikim..
Minik bir kıkırtı duyduğumda daha fazla dayanamayarak gülümsedim ve uyumadığımı açık ettim. Uyandığımı anlayınca daha çok kıkırdadı. O tatlı sesi duyunca gözlerimi yavaşça araladım. Mavi iri gözlerini kocaman açmış ve iyice yaklaşmıştı.
Gözlerimi araladığımı görünce gülüşü büyüdü ve;
- Annee! Güyaydın! Acıkdım.- Günaydın anneeem! Gel bakıyım sen buraya! Önce anneye kocaman bir öpücük ver! MUAH! OH! Bal mısın acaba sen?!
- Hıhı anne balı, bide baba balı. Di mi anne? Baba balıyım da. Hıh?! Di mi anne?!
Derken bir taraftanda gülüyordu.Buruk bir gülümseme ile onu onayladım ve;
-Evet, öylesin birtanem.
Dedim ve tüm tadım kaçarak ayaklandım.- Gel bakalım balım, sen oyun oynarken annede kahvaltı hazırlasın.
İlk iş kendimi odamda ki ebeveyn banyosuna attım. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa yöneldim. Nefes'ime baktığımda odasında arabalarıyla oynadığını görünce gülümsedim. Deli kız çünkü tam bir araba aşığıydı.. Aynı babası gibi.. Boğazıma oturan acı ile yutkundum..
Artık üç yaşındaydı ve iki üç kelimelikte olsa cümleler kurmaya başlamıştı. Fakat her cümlesinde bir 'baba' oluyordu. Bu durumda içimi yakmaktan başka bir şeye yaramıyordu.
Nefes büyüyordu. Büyüdükçe de daha çok şeyin farkına varıyordu.
Mesela en sevdiği oyun arkadaşının bir babasının olduğunun; fakat kendisinin bir babasının olmadığının.. Bense her geçen gün biraz daha kendimi kötü hissediyordum. Gün içinde kendimi acaba ikisine de haksızlık mı yapıyorum diye sorarken buluyordum.
Korkuyordum.. Kızıma yetememekten çok korkuyordum.. Henüz yirmi ikimdeydim.. Hayat erken yaşta beni anne olmaya zorlamıştı. Daha kendim çocukken çocuk doğurmuş ve tek başıma büyütmek zorunda kalmıştım.
Bu benim kendi seçimim bile değildi ki..
Sanki başkasının hayatını yaşıyordum. Hayatımda ki hiç bir şeyin seçimi bana ait değildi.. İşim, aşkım, kızım..
İşim derken daha bir işim bile olmadığını anlatmama gerek yok sanırım. Daha kahrolası bir öğrenciyim. Babamın parası ile ondan gizli kızımı büyütüyorum. Kulağa ne kadarda acizce geliyor değil mi?
On sekizimde hamile olduğumu öğrenince mecburen ülkemden, ailemden, aşkımdan kaçtım..
Okul bahanesi ile kendimi İtalya'ya zor attım. Şimdi ise okulumun bitmesine sadece bir hafta kaldı ve ne yapacağım hakkında en ufak fikrim bile yok.
Ailemden yıllardır kızımı saklamak çok zordu. Her seferinde çeşitli bahanelerle Türkiye de kalışlarımı kısaltmak, arkadaşıma emanet ettiğim kızımdan uzak kalmak.. Her şey çok zordu ama en azından İtalya da rahattım.. Babam çok ünlü bir tekstil firmasına sahip olduğu için bahaneyle İtalya ya moda tasarımı okumaya gelmiştim. Ancak okulum bitince maalesef burada kalma bahanemde kalmıyordu ve Türkiye'ye geri dönmek zorundaydım. Dönüş vakti yaklaştıkça ne yapmam gerektiğini daha çok düşünür, düşündükçe içinden çıkamaz olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...