En çokta ben yakmışım.
Yıllar geçmişti.. Biz tekrar gecenin karanlığında aynı odadaydık.. Yıllar içinde değişen bir çok şey vardı tabi ki.. Mesela geçmişteki ürkek kız yoktu ya da kendisini sevmesini isteyeceği bir adam.. Beni omzunda taşıyan adamın duygularından bu defa emindim. En az kendimin; ne istediğini bilen bir kadın olduğumdan, emin olduğum gibi..
Daha bir çok değişiklik sayabilirim ama sanırım benim için şu an en önemli şey değişmeyen duygularım.. Seviyorum.. Çok seviyorum..
Beni omzundan indiren adam, aşağıdaki coşkusunun aksine fazla sakin görünüyor; fakat hiç sakin olmadığını biliyorum. Çünkü onu ele veren bir şey var. O da; avucumun altında, sanki göğüs kafesini delmek için çırpınan kalbi.
İkimizde sanki o anın gerçekten yaşadığından emin olmak istercesine harekete geçmekten korkuyoruz.. Sanki gözümü kapatsam, her şey bir anda yok olacak. Alnıma değen dudakları ile kor düşüyor tenime, ama yanmaya razı bedenim halinden ziyadesiyle memnun.. İnlememek için can çekişen ruhum hala kilit altında.. Hala korkuyorum.. Yaşadığım her şeyin hakikatini her adımımda defalarca sorguladım, defalarca emin oldum gerçekliğinden.. Ama bu olanlar; hayallerimin, rüyalarımın bile ötesinde..
Bir kere daha emin olmak için sırtımı sevdiğim adama dönüp, bedenimi bedenine yasladım. Gözlerimle görmek istedim. Aynadaki aksimizi bulan gözlerim memnuniyetle kapandı ve korkuyla hızla açıldı. Korkumun yersizliği, gerçeğin mutluluğu kalbimi bir kere daha durdurdu.
Boynuma derin bir öpücük kondururken, kokumu içine çekti.
- Mm.. Çok güzelsin.. Benimsin.. Hala bu anın gerçekliğini sorguluyorum.
Sözleri ruhumu, dudakları boynumu okşarken kendimden geçerek inledim. Kendimi ona daha yakın bulmak isterken; farkında olmadan bedenimi, bedenine yasladım.
Aslan'ın elleri, aynı anda belimi iki taraftan kavradığında; gözlerim elinin altındaki zümrüdüankaları buldu. İki tane efsanevi kuş figürü işlemesi karşılıklıydı.
Bakışlarımı fark eden Aslan, derin bir nefes alıp, figürlerin üzerinden belimi okşadı.
- Biri sen ve artık sayende biri ben..
Dedi.Kafam karıştı. Gözlerimi, aynadan bana bakan mavilere çevirdim.
- Sayemde mi?
- Senin aşkını öğrenmeden önce ben defalarca yandım Umay, hiç umudum olmadan defalarca yandım. Tekrar tekrar tekrar.. Hiç küllerimden doğmadan, hep yandım. Umut etmeye hakkımda, yüzümde hiç olmadı. Umut etmek bile bana yasaktı. Senin bana aşkın öylesine imkansızdı ki..
- Hayır! Bunu söyleyemezsin! Ben geldim. Sana defalarca geldim. Beni sev diye geldim. Şimdi nasıl imkansız dersin. Sen beni kabul etmedin.
Tekrar derin bir nefes alıp, başını ağır ağır iki yana salladı.
- Sen bana aşkınla hiç gelmedin Umay. Önceleri karşımda bana hayran olduğunu düşündüğüm küçük bir kız vardı. Gözlerimin önünde günden güne büyüdü. Serpildi. Günden güne hislerimide kendiyle beraber büyüttü. Ama o kız; hiç bir zaman bana aşkını göstermedi.- Çünkü on sekizimi doldurmayı bekliyordum. Beni ciddiye alman için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyordum. O zamanlar anlamamış olsan da; döndüğümde geldim sana. Yıllar sonra; onca yaşadığım şeyden sonra, hatta ve hatta senin evleneceğin haberini duyduğumda bile geldim sana Aslan. Bir kadın olarak geldim. Geçmişte çocukluğun verdiği hatalarımın farkına vararak geldim. Beni gör diye neler yaptım! Sen beni reddettin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...