47

927 72 1
                                    

Karım


Olaylı başlayan gün, daha büyük olaylar ile devam etmişti. Mucize olarak gördüğüm gerçek olmuş, olmaz dediğim yaşanmıştı.

Gerçekten yaşanmıştı değil mi? Bu sefer olmuştu değil mi?

Kafamda hala bir sürü bilinmeyenli denklemler, cevaplanmamış sorular, daha önce hissetmeye dahi korktuğum büyük umutlar ve akla hayale bile gelmeyecek bir heyecanla baş etmeye çalışırken; bir taraftan da nikahımız kıyılıyordu.

O sırada; 'evet' lerimizi söyledik. Komutlar verilmiş bir robottan farksızdım.

Hala yaşadığım şeylere inanamayan bir tarafımla; günün içinde ordan oraya, duygudan duyguya sürükleniyor gibi hissettim.

- ..Sizi karı-koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz..

Duyduğum sözlerle, bakışlarımı; elimi sıkı sıkı tutan Aslan'a çevirdim. O bakışlarda gördüğüm duygular öylesine tanıdıktı ki..

Korku, mutluluk, aşk..

En çokta hala gerçek olduğumuza inanamıyoruz sanırım..

Ben duşa girdikten sonra, bir türlü baş başa kalamadık. Zaten sonrası, çılgınlıktan başka bir şey değil!

Önce; kendimi, kuaför ekibi ile hummalı bir hazırlık içinde bulmuştum. Kadın sürekli geç kalmış olmamız ile ilgili söylenmiş, ekibi ise çaktırmadıklarını sanarak kıkır kıkır gülmüştü. O anlarda kafamı deve kuşu misali, sonsuz kumlara gömmekten başka bir şey istememiştim.

Sonrası; daha beter!. İçeri bir hışımla giren Masal ile, bitmek bilmeyen işkence gibi bakışmalar..

Çalışanların yanında bir türlü soru soramazken, aşağıdaki dedikodulardan nasibini aldığı belliydi. Hal böyle olunca; tüm bu hazırlık süreci boyunca meraklı bakışları, sorgu dolu ifadeleri ile hem beni hem de kendini yiyip durdu.

Tam nihayet işleri bitecek, gidecekler dediğimiz yerde içeri giren annemle işler iyice karışmıştı. Annem, beni Aslan ve Jale Hanım konusunda çaktırmadan sorguya almaya çalışırken Masal; neler olduğunu soramadıkça delirmişti. Birde üzerine Aslan beni almaya gelmişti. Masal'ın o anki yüz ifadesini ölsem unutmam!

Sizinle gün içinde olanları daha detaylı bir şekilde konuşmak istesemde, şu an bunlarla vakit kaybedemem. Çünkü Aslan, gelini öpmek için bekliyor.

VE GELİNİ BENİM!

İnanabiliyor musunuz? Aslan'ın gelini; ben oldum!! Oysa ki bir ara o pis Seval'in olacağından neredeyse emindim. O konuyuda en kısa sürede Aslan'a sormak için aklımın bir köşesine not ettim. Of! Şimdi; o, gıcık botokslu da nereden geldi aklıma?!!

Düşüncelerimin gittiği yönü beğenmeyince kafamdan atmak isteyerek, başımı iki yana salladım.

Gözlerimi Aslan'a çevirdiğimde; bana delirmişim gibi tuhaf bakışlar atarken, bir taraftanda eğleniyor gibi görünüyordu. Onun o tatlı, kaygısız bakışlarını görünce kalbim tekledi. Çünkü Aslan'ı, çok uzun zaman sonra; ilk kez bu kadar kaygısız gördüğümü farkettim. Hüzün, bakışlarının derinine öylesine işlemişki; ben bile normalinin bu olduğunu düşünür olmuşum. Oysa benim Aslan'ım tam da böyle kaygısız, böylesine güzel bakan bir adamdı..

Aslan'ın bana olan aşkının düşündüğümden de çok olduğunu bir kere daha fark ettim. Bugün resmen gözlerimdeki perde kalkmış ve daha önce göremediğim bir sürü şeyi görmüştüm.

Hala, nasıl bu kadar kör olduğuma inanamıyorum?! Yıllardır bana gerçekleri gösteren onca işaret varken, nasıl anlayamamışım?!

Hadi ben anlamadım, Aslan nasıl anlamadı, ona delicesine tutkun olduğumu?.

Konuşulacak onca şey var.. Konuşacak onca zamanımız var.. Önümüzde telafi edilecek yıllar, yeni güzel umutlar var..

Biz birbirimizin bakışlarında kaybolup, gitmişken duyduğumuz sesle birden içinde bulunduğumuz ana çekildik.

Önce gelen bir boğaz temizleme sesi ve ardından tekrar dökülen sözcükler..
- Damat Bey gelini öpebilirsiniz..

Duyduğumuz sözcüklerle, sanki bu anı bekliyormuşçasına dudaklarımızı birbirine yapıştırdık. Kollarım kendiliğinden Aslan'ın boynuna dolandı ve Aslan'da hızla belimi sardı.

Davetlilerden gelen ıslık, tezahürat, alkış ve öksürük sesleri ile daha fazla bu halde kalamayacağımızı anlayarak geri çekilmeye çalıştım. Aslan'sa ne yaptığımı anladığında homurdanarak bana ayak uydurdu.

O hali öyle tatlıydı ki, yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tuttum.

- Biraz daha bana, böyle bakmaya devam edersen; kendini omzumda, evimize giderken bulabilirsin hayatım.

Sözlerine şaşkınlık içinde ağzımı kapatamayarak gülümserken;
- Nasıl bakıyorum ki?
Diye sordum.

- Sanki beni yemek istiyormuşsun gibi..
Dedi son derece kısık ve baştan çıkarıcı bir ses tonu ile.

- Belki de gerçekten yemek istiyorumdur.

Sözlerimi duyduğu anda; gözlerinde yanan alevle, bende alev aldığımı hissettim.

Sonra yeni bir öksürük sesi duyduk ve yine nerede olduğumuzu unuttuğumuzu farkettik.

Utanarak başımı önüme eğerken, bir an karşımda duran annem ve babamı gördüm. Annem halimize kıkır kıkır gülerken, babamın sinirle homurdandığını anladım. Ve bu hallerine gülmemek için kendimi zor tuttum.

O sırada nikah memurumuz nikah cüzdanımızı uzattı, alırken; Masal'ın kendini paralayarak, sessizce bana bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüm.

Dudaklarını okuduğumda 'bas, bas' dediğini anladım ama ne anlatmak istediğini anlamadım ve Aslan'a sormak için kocama döndüm.

Haha!! Kocam oldu valla!!

Ben hala şapşik şapşik gülerken, Masal kendini tekrar gözüme soktu ve soracağım şeyi hatırlayıp, Aslan'a döndüm.

- Aslan, Masal bir şey anlatmak istiyor ama anlayamadım. Sen anladın mı?

Aslan sorduğum soruyla gülerken, kafasını iki yana salladı. Masal'sa 'Ne yaptın şaşkın?' der gibi bakıyordu.

Valla anlamadım ki ne yaptım? Nereye basayım? Yanlış mı anladımki?

Tekrar Aslan'a döndüğümde; nasıl görünüyorsam, Aslan kocaman bir kahkaha patlattı ve beni kucakladığı gibi ayaklarının üzerine bıraktı. İki ayağım, iki ayağını birden ezerken; ne yapmayı unuttuğumu anladım.

Kalabalık yine tezahürat, ıslık ve alkışa başladığında; ayaklarına daha fazla eziyet etmek istemediğim için üzerinden indim. Hızla ellerini tuttum, gözlerim dolarak;
- Aslaaan..
Dedim.

Sesim biraz kedi gibi çıkmış olabilir kabul ediyorum, ama yaptığı şeyle beni yine darmadağın etmişti.

- Efendim canım?
Dedi gözleri dudaklarıma kilitlenmişken.

Her ne kadar bakışlarına düşmüş olsam; aklımdakileri dile getirmeyi zor olsa da başardım.

- Benim bildiğim evlilikte söz sahibi olmak için gelinler ve damatlar birbiri ile yarışır. Hazır fırsatını bulmuşken, ayağıma neden basmadın?

- Sen benim olduktan sonra, ben ömür boyu sen ne istersen ona varım Karım.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin