22

1.4K 91 1
                                    

Değişmiş..




    On gün önce..
   
    Tam altı gündür basıp gitmemek, sonunda Umay'ıma kavuşmamak için sabrediyordum..
   
    Son sınav haftasıydı ve benim yüzümden bir sınavını bile veremezse diye dayanmıştım bu kadar..
   
    Ta ki bu sabaha kadar..
   
    Seniha annem Umay'ın tüm sınavlarını verdiğini söylediği anda bende bir bahane uydurarak yarın ki yolculuğumu bugüne aldım.
   
    Çünkü dayanacak bir günüm bile kalmamıştı..
   
    Özledim..
   
    Çok özledim..
   
    Yıllardır anladım ki; onu her gün görerek ölmek, görmeden geçirdiğim her bir andan daha iyiydi..
   
    En azından ihtiyacı olduğu her an yanında olabilirdim.
   
    Belki başının sıcaklığını omzumda hisseder, taptığım uzun siyah saçlarını koklardım..
   
    Düştüğünde kaldırır, canı yandığında sarardım..
   
    Belki asla benim olamazdı, ancak ömrümü seve seve onun için harcardım.
   
    Sırf o hayran diye Deha Fahir'i bulup getirmemiş miydim?!
   
    Onu ne mutlu edecekse onu yapmaya hazırdım..
   
    Tek korkum aşık olduğu zamanı görmekti..
   
    Yıllardır her görüşmemizde sormuştum.
   
    Tekrar tekrar sordum, biri var mı?
   
    Cevabı her seferinde 'hayır' olduğunda; göğsüm ferahlamıştı.
   
    Şimdi siz diyorsunuz senin nişanlın var?
   
    Ne nişanlı ama?
   
    Elini tutmaktan öteye gitmediğim, gidemediğim nişanlım..
   
    Size onun elini hiç tutmadığımı söylesem ne düşünürsünüz acaba?
   
    Ya da ona hiç sarılmadığımı?
   
    Elimi tutan da, sarılan da hep o..
   
    Ona da yazık..
   
    Bilmiyor muyum sanıyorsunuz?
   
    Biliyorum..
   
    O da gidip en olmayacak adama aşık oldu!
   
    Oysa benim kaderim ben bir buçuk yaşında o eve girdiğimde belli olmuş!
   
    On yaşındayken dikenli tellerle çevirilmiş..
   
    Bazen diyorum babam ölmese; Umay belki de şimdi eşim olurdu..
   
    Evet.. Evet belki beni sevmezdi..
   
    Fakat sevmesi için ömrüm boyunca savaşmaya da hazır olurdum.. Vazgeçmeden gecemi gündüzüme katar kendimi sevdirmeye çalışırdım..
   
    En azından o zaman bir şansımız olurdu..
   
    Kader..
   
    O lanet gün benden sadece babamı almadı. Benden hayatımı, aşkımı, nefesimi de aldı..
   
    Şimdi sonunda Umay'ın yaşadığı binaya giriş yaptım. Hızlı hızlı merdivenleri tırmandığımda konuşma sesleri duydum. Hem de Türkçe..
   
    Önce anlamsız olan mırıltıları yaklaştıkça daha iyi duymaya başladım.
   
    - ..şey gönlünce olacak! Hem fena mı oldu? Sayende Türkiye tatili yapacağım.
    Dedi bir adam.
   
    Doğru kata ulaştığımda gördüğüm manzara ise hiç beklediğim bir şey değildi.
   
    Biri sanki o anda kalbimi dikenli tellerle sardı. Sıktıkça sıkarken adamı Umay'ımın üzerinde çekip fırlatmamak için kendimi zor tutuyorum..
   
    Ayrılmaları için yapabileceğim tek şeyi yaparak öksürdüm. Fakat herif hala kolunu Umay'ımın belinden çekmemişti.
   
    Umay net bir şekilde sevgilim yok demişti. Ne olursa olsun Umay bana yalan söylemedi. Bu herif onun sevgilisi olamazdı!
   
    Peki bu samimiyet de neydi?!
   
    Nasıl kendine sarılmasına izin verirdi?!
   
    Gözlerimi Umay'ın belindeki elden alamazken:
    - A-Aslan! Yarın geleceğini sanıyordum?.
    Yıllardır özlemini duyduğum kadının sesini duydum.
   
    Kadın mı?!
   
    Yapma Aslan!
   
    O senin için sadece küçük kız olabilir!!
   
    Bunu sakın unutma!!
   
    - Öyle yapacaktım; fakat sonra fikrimi değiştirdim. Kaçak kuşun yuvaya dönmeye karar verdiğini öğrenince sınavlarının bitmesini zor bekledim. Valizlerle nereye gidiyorsun? Yine mi kaçıyorsun?
    Dedim yine gitmesinden, benden kaçmasından korkarak.
   
    Artık takatim kalmamıştı onu görmeden yaşamaya.
   
    - Ne kaçması Aslan? Annemlere Sürpriz yapacaktım? Türkiye'ye dönüyorum.
    Duyduğum sözlerle daha fazla kendime engel olamayarak; onu hızla kendime çekip sarıldım.
   
    - Beni özlemedin mi küçük kız?
    Dedim bir taraftanda.
   
    Bense nasılda özlemişim sıcaklığını..
   
    Benim küçük kızım değişmişti..
   
    Hemde çok.. Kokusu bile başka..
   
    Yasemin kokuyor.
   
    Baştan çıkarıcı..
   
    Daha cezbedici..
   
    Sanki yeteri kadar çıldırtıcı değilmiş gibi daha da serpilmiş, güzelleşmiş..
   
    Özlemiyle kendimi kaybetmekten korkarak kendimi birden geri çektim.
   
    Ama tamamen kopmaya da gönlüm el vermediği için sol elini avucumda sakladım.
   
    Hafif hafif okşarken gözlerimi özlemini çektiğim kadının her zerresinde gezdirdim..
   
    Sonra elime gelen pürüzü fark edince bileğini çevirdim ve bir şey gördüm.
   
    Bir dövme..
   
    Bu bir 'N' harfi..
   
    Kafam karışarak gözlerimi gözlerine çevirdim.
   
    Bana hayatımda kimse yok demişti! Peki kimseyi sevmedim demiş miydi?
   
    Sonra yeniden sesini duydum. Çoktan unuttuğum soruma yanıt verdi.
    - Özledim tabi Aslan.
   
    Sözleriyle kalbimin atışı hızlanırken, geldiğimden beri aklımda olan soruyu dayanamayarak sordum.
    - Bu kim?
   
    Gözlerimi bir an bile Umay'dan ayırmazken; herif bir adım öne gelip, elini uzattı;
    - Nevzat Enrico Moretti. Sizde Aslan Zorlu olmalısınız. Umay sizden çok bahsetti.
    Dedi.
   
    Nevzat mı?!
   
    Yoksa Umay'ımın şah damarını kapatan 'N' bu adamın adının baş harfi mi?
   
    Yapma Umay..
   
    O olmasın!
   
    Başka bir adam olmasın!
   
    Dayanamam!
   
    Sinirle gözlerimi herifin üzerine dikip baştan aşağı süzerken Umay'ı duydum.
   
    - Aslan tavrını düzeltip arkadaşıma daha çok saygı gösterir misin?
    Dedi ve dişlerini sıkarak ekledi;
    - Lütfen.
   
    Umay benimle dişlerini sıkarak konuşuyordu!!
   
    Hem de ne için? Kim için?!
   
    Elin adamı için!!
   
    Umay!!
   
    Benimle şimdiye kadar kaşlarını bile çatarak konuşmayan kız, karşıma geçmiş herifin teki için dişlerini sıkıyordu.
   
    Hesap sormak istedim! Bunca yılın, yokluğunun.. Bunca zaman sonra karşısına çıktığım anda takındığı şu tavrının.. Hepsinin hesabını sormak istiyordum.
   
    Ağzımı açtım fakat neresinden başlayacağımı, ne diyeceğimi bilemezken Umay tekrar lafa girdi.
    - Hem neden erken geldin ki? Senin ilgilenmen gereken nişan hazırlıkların falan yok muydu?
    Dedi ama sadece benim fark edebileceğim kırgın bir tonda.
   
    Bana kırgındı! Ama neden?!
   
    Neden kaçmıştı bunca sene?
   
    Neden kırgındı?.
   
    Demek ki bana hala değer veriyordu!
   
    Beni unutmamıştı!
   
    Sadece onu kıracak ne yaptığımı öğrenmeli ve telafi etmeliydim.
   
    Sonra yine, eskisi gibi benim küçük kızım olabilirdi!!
   
    Fark ettiğim şeyin mutluluğu ile güldüm. Çünkü yeniden umut ışığım yanmıştı..
   
    Gülüşümü kamufle etmek için aklıma ilk gelen bahaneye sığındım.
    - Şimdi anlaşıldı küçük kızın neden pantere dönüştüğü.. Anlaşılan birileri nişan haberimi ilk ona söylemedim diye bozulmuş.
   
    - Hıh..
    Dedi birden alayla..
    - Artık ne sen eski Aslan'sın, ne de ben eski Umay! Büyüdük. Araya mesafeler girince uzaklaştık. Yani öyle bir beklentim hiç olmadı inan bana!
   
    Bu konuşmanın üçüncü kişilerin yanında olmasını istemesemde; sözlerinden sonra dayanamamadım. Ben de; açtım ağzımı yumdum gözümü!
   
    - Peki bu kimin suçu Umay?! Soktuğumun mesafesini kim soktu araya?! Kaç kere geldim kapına?! Bir kere bile çıkmadın karşıma! Dört sene! Koskoca dört sene!! Ne kadar özledim seni haberin var mı?! Neden kaçtın küçük kız?! Ne yaptım?! Ne oldu da yıllardır benden saklanıyorsun?
   
    Karşımda birden bocalayınca kendime küfrettim!
   
    Ne olursa olsun sakin kalmalıydım!
   
    O benim Umay'ım..
   
    - Saçmalıyorsun Aslan.. Ne kaçması? Denk gelemedik sadece.
    Dedi sadece.
   
    Söylediği şeye inanamıyorum!! Nasıl hala hiç bir şey yokmuş gibi konuşur.
   
    - Yapma küçük kız! Benim Aslan.
   
    Canım acıyordu..
   
    Bunu gerçekten de göremiyor muydu?
   
    Hissedemiyor muydu, içimde yanan ateşi?.
   
    Sonra yine şu herif konuştu.
   
    - Mia Bella! Hadi geç kalıyoruz. Hem bu konular ayak üstü konuşulmaz. Hadi gidelim artık. Zaten Türkiye'de bol bol konuşacak vaktiniz olur.
    Dedi.
   
    Umay'ım da herifi hızla onayladı.
    - Doğru söylüyorsun Enrico.
    Dedi ve bana baktı..
   
    Bense hiç kıpırdamadan hala bana cevap verir diye ona bakıyordum..
   
       Bu kadarını bile hak etmiyor muydum? Bir cevabı bile bana çok görüyordu.
   
    Sessizce kafamı sağa sola salladım..
   
    - Aslan, Enrico haklı. Yetişmemiz gereken uçağımız var ve seninle de konuşabileceğimiz uzun uzun zamanlarımız olacak. Sadece kaçma falan yok. Lütfen çıkar aklından böyle saçma düşünceleri.
   
    - Saçma mı?!
   
    - Neyse Aslan sonra konuşuruz bunları. Seni gördüğüme sevindim. Babamlara da haber vermezsen sevinirim. Sürpriz yapmak istiyorum. Kendine iyi bak. Türkiye'de görüşürüz.
    Dedi ve tek yanağıma bir öpücük kondurdu.
   
    Kokusunu saniyelikte olsa içime çektim ve tekrar konuşmama fırsat tanımadan hızla yanımdan ayrıldı.
   
    Öylece çekip gitti..
   
    Ancak ardında bıraktığı yıkık dökük bir adam vardı..

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin