Sen- Bana- Karışamazsın!
Mutluluktan sabaha kadar gözlerimi kapatamadığım için, uyandığımda saat neredeyse bir olmuştu.
Yavaşça gözlerimi aralayarak; tekrar dün akşam olanları düşündüm. Mutlulukla gerinip, yeniden filizlenen umuduma sıkı sıkı tutundum.
Hemen yataktan fırlayarak, duşa girdim. Çıktığımda hızlıca hazırlandım ve ortamı yoklamak için aşağıya indim.
Kerime Hanım'ı gördüğümde;
- Günaydın, herkes nerede?
Diye sordum.
Kerime Hanım gülümseyerek;
- Günaydın efendim. Anneniz bahçede kahve içiyor.. Babanız ve Aslan Bey'de Umay Holding'e gittiler. Babanız gün içinde yanına uğramanızı tembih etti.
Size Umay Holding nasıl kuruldu, anlatmış mıydım?
Bizim asıl markamız olan 'Terzioğlu' taa dedemin dedesinin dedesinden geliyor. Dedemin dedesinin dedesi sarayda terziymiş. O zamanlar çok kıymetli bir meslek olduğu içinde babadan oğula aktarıla aktarıla devam etmiş. En sonunda dedem Terzioğlu markasını kurmuş ve fabrika açmış. Yıllar içindede büyümüş ve tüm dünyada tanınan bir giyim markası olmuş.
Ama Terzioğlu sadece erkek giyimi üzerine olunca; babam ve Aslan'ın babası Ahmet amca beraber kadın markası kurmaya karar vermişler. Hatta o zamanlar, annemin hamileliğinin son zamanları zor geçince; babam hiç ilgilenememiş ve neredeyse her detayla Ahmet amca ilgilenmiş. Bu yüzden babam Ahmet amcaya yüzde otuz hisse bile vermiş. Üzerinede; umutlarının tükendiği yerde, ben sağlıklı bir şekilde doğunca yeni kadın markasının adı 'Umay' olmuş.
Şimdilerde tabi Umay markası da aldı başını gitti. Dünyaca ünlü bir marka haline geldi.
Babam geçen sene emekli olmaya karar verince iki şirketin ceo'luğunuda Aslan'a devretti.
- Hmm.. Teşekkür ederim. Ben o zaman bir anneme bakayım.
Dedim bahçeye doğru yönelerek.
Kerime Hanım'da arkamdan seslendi.
- Umay Hanım, kahvaltınızı bahçeye mi hazırlayalım?
Arkamı dönerek yanıtladım.
- Kahvaltıya gerek yok Kerime Hanım. Birazdan çıkacağım zaten.
Dedim ve tekrar bahçeye yöneldim.
Annemi havuza karşı kahvesini yudumlarken görünce onu ne kadar çok özlediğimi bir kere daha fark ettim. Hemen gidip fincanını masaya bıraktığı anda; arkadan kollarımı boynuna doladım ve yanağına 'şap' diye bir öpücük kondurdum.
Annemse bu halime kahkahalar atarak kollarını kollarıma doladı.
- Ah kara kuzum benim. Ne kadar çok özlemişim senin böyle aniden belirmelerini umudum.. Bal kuzum.
Diğer yanağınada bir öpücük konudurup yanına oturdum.
- Bende seni, sizi çok özledim annem. Orda yalnız olmak zordu. Amaaa yapma lütfen! Doldurma gözlerini.. Bak burdayım artık. İstesenizde hiç bir yere gitmem.
Dolu gözleri ile kahkaha atarak;
- Hele bir gitte gör! Yok sana artık başka ülke! Hatta başka il bile yasak! Evlatlarımı yanımda, yamacımda istiyorum ben!
Dedi.
Sandalyemi yanına yaklaştırdım ve boynuna sarılarak kafamı göğsüne gömdüm.
- Gitmem annem.
Dedim burukça.
İçimdende; inşallah bu sefer gitmek zorunda kalmam annem diye ekledim..
- Hem ne kadar zindesin böyle? Dünkü halinden sonra akşama kadar ayılamazsın sanıyordum.. İyi misin kuzum? Ayh! Hemen Kerime'ye söyleyeyimde hafif bir şeyler hazırlasın. Midende bulanıyordur. İlaçta hazırlasın.
Dedi ve sorularına cevap beklemeden hemen Kerime Hanım'a seslendi.
- Kerimeee..
- Dur, dur annem. Bir nefes al.
O sırada Kerime Hanım gelince, bir şey istemediğimizi söyleyerek geri gönderdim. Annem tabi tam itiraz edecekti ki, izin vermedim.
Ve konuşmaya başladım.
- Öncelikle duş aldım ve kendime geldim. Yani ziyadesiyle zindeyim. Bir de Masal'a sözüm var. Orada bir şeyler yerim. Sonra da babama geçeceğim, beni Umay Holding'e çağırmış.
- Öf! Yine mi? Kızım her gün görüşüyorsunuz zaten. Ne buluyorsunuz bu kadar konuşacak? Zaten yıllardır hep beraberdiniz. Daha doyamadım sana! Bugün gitmesen olmaz mı?
- Annecim yapma ama böyle, nolur?! Biliyorsun kızın babası kaçıncı karısı ile yine balayında. Onu yalnız bırakmamaya çalışıyorum. O da istemez miydi ailesi tarafından benim gibi sarıp sarmalanmak? Ama herkes benim kadar şanslı değil.
Dedim ve tekrar 'şap' diye sulu sulu öptüm. Annem öpücüğüme kaşlarını çatmaya çalışırken kıkırdadı ve ekledim.
- Onu meşgul tutmak için her gün gidiyorum.
- Off peki, peki! Bir şey demedim. O yavrumada kıyamıyorum. Ama o da inat. Şimdiki nesli anlamıyorum. Dedim o kadar gel burada kal. Ama yok. İnat.
- Sen onu bunu bırakta. Babam niye beni holdinge çağırıyor? Hem o emekli olmadı mı? Neden yine işe gitmiş? Aslan'ı mı teftiş ediyor yoksa?
Dedim sırıtarak.
- Yok kızım. Aslan oğluşumun maşallahı var. Baban emekli olduğundan beri; şirketlerin ikisinde de, bir günden bir güne sorun çıkmadı. Hatta bir sürü yeni firma ile bile anlaştı. E tabi genç bakış başka oluyor..
- E peki babam neden gitti?
- Cengiz amcana gidiyor o.
- E Umay ne alaka?
- Benim şaşkoloz kızım. Cengiz amcanın şirketi nerde?
- Levent'te. Hıı..
Dedim jetonum geçte olsa düştüğünde.
(İkisininde Levent'te olduğunu söylememe gerek var mı?)
- Bilirsin iki gün görüşmeseler yapamazlar. Bizimkide aklı sıra Cengiz amcanı ikna edip, emekli edecek. Yanına arkadaş arıyor. Cengiz amcanada hayranım valla. Adam; Nuh diyor, peygamber demiyor. Çalışmayı seviyormuş. Henüz hazır değilmiş. Hahhayt.. Bizimki de mecbur, canı sıkıldıkça yanına gidiyor.
- E arkadaşı ile buluşacaksa beni niye çağırıyor?
- Seni yeni tasarımcımız ile tanıştırmak istiyordur. Malum okul bitti. Çok ünlü birisi ama söylemeyeceğim, sürpriz olsun.
Dedi ve göz kırptı.
- Ya! Ama anneeee! Canım annem, güzel annem nolur söyle! Çatlarım ben meraktan!
Annem gözlerini kapatıp kafasını yukarı kaldırdı.
- Cık! I-ıh! Söylemem. Bugün beni bırakıp gitmenin cezası olsun.
Ah! İşte ceza dediyse öldürsem söylemezdi!
- Öf! Tamam, iyi. Üzerimi değiştirip, gidiyorum ben.
Dedim işe yaramayacağını bile bile dudağımı bükerek.
- Hiç dudağını bükme küçük hanım! Bu numaralarla sen gitte babanla, Aslan'ı kandır. Hem daha dün akşam yaptıklarını da konuşmadık. Tamam kız biraz nemrut ve soğuk ama yinede yaptığın hiç doğru değildi.
- Biraz mı?!
- Tamam birazdan fazla ama yapacak bir şey yok. Aslan oğluşum o kızı sevmiş, getirm-
- Sevdiğini hiç sanmıyorum.
Dedim cümlesini bile tamamlamasını bekleyemeden.
- Aslında bende düşünmüyorum.
- Di mi? Di mi? Di mi anne?!
Dedim birden heyecanla.
- Ama yinede küçük bir kız gibi kıskançlık yapmanı istemiyorum. Sonuçta Aslan o kızı öyle ya da böyle seçti. On gün sonra nişanları var!
- Bakarız.
Dedim omzumu silkerek. Sonra ekledim.
- Gidiyorum ben.
- Anneye tavır yapılmaz. Gel buraya, öpte git. Bak işlerin rast gitmez sonra.
Dedi hafif tehditkar ama gülerek muzır bir şekilde.
Bende o haline gülmemek için kendimi zor tutarak sanki istemiyormuş gibi yapıp, öptüm. Annem yaklaştığımda hemen kollarını boynuma sarıp, koklaya koklaya öptü.
- Akşam erken gel. Çok özlüyorum seni güzel kızım.
Dedi ve tabiki yağ gibi eridim.
Bende hemen ona sarılıp aynı şekilde öptüm.
- Elimden geleni yapacağım canım annem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance- Farklı kokuyorsun.. - Şampuanımdandır.. Artık parfüm kullanmıyorum.. Kötü mü? - Hayır farklı ama asla kötü değil.. Yasemin kokuyorsun.. Daha kadınsı.. Eskiden şeftali kokardın. . Tatlı bir şeftali gibi.. - Ben zaten bir kadınım.. Öy...