Dreame'de 57.Bölüm.
Ayrıca medyada Ariana'nın vampirken genelde insanları manipüle etmek için kullandığı masum yüz ifadesi yer alıyoorr.
Gecenin 3'ünde yeni bölüm atan yazarkuşunuz saygıyla sunaaarrr (≧∇≦)ノ
Derin bir nefes alarak uzandığım yatakta yan dönmüş ve yeniden geri uyumaya çalışmıştım ancak bu çabalarım boşa çıkarırcasına kaçan uykumun yerini de huzurlu rüyalarla doldurmam mümkün olmamıştı.
Ah. ölene kadar uyumak isteyeceğim kadar yorgun hissediyordum...
Beatrice gizeminin arkasında yatan gizemli ismi düşünmek bir yana; Alpheus, Raphael ve Valtiz üçlüsünün başına neler geldiğini düşünmek bile beni fazlasıyla yormaya yetiyordu. Ayrıca ihtimallerin yanında bu zamana kadar geçirdiğimiz zamanların ayrıntılı bir analizini yaparcasına anıları gözlerimin önünden inatla tekrar tekrar geçirmeye devam eden psikopat beynim de iflah olmazcasına bana yine ve yine çile çektirmeye devam ediyordu.
Bu aptal olayların bu kadar büyüyeceğini hiç beklemiyordum, ayrıca bu lanet olası dilek hakkı olayı da beni gittikçe germeye devam ediyordu.
"Onun iyi olduğu konusunda emin misiniz?" diye konuşan Kai'nin sesini duymamla birlikte düşünce dünyamdan sıyrılarak gerçekliğe dönerken sessizliğimi koruyarak etrafta neler olup bittiğini dinlemeye başlamıştım umursamazca.
"Sessiz ol, ustayı uyandıracaksın." diye Kai'yi azarlarcasına fısıldayan Cora'nın sesini duyunca istemsizce gülmek istemiştim.
"Lydia onun iyi olup olmadığını çoktan otuz sekiz kez kontrol etti, ayrıca emin olmak için mana kullanarak bedeninin durumunu birkaç kez kontrol ettiğimde sen de yanımdaydın Kai." diye kısık bir sesle konuşan kişi, bu sefer Lukas'tan başkası olmamıştı. Kai ise bu konuşmalara karşılık olarak sessizce iç çekerek, "Neredeyse yirmi dört saattir uyuyor, içim yine de hiç rahat değil." diye cevap vermişti sessizce.
Ah...
Yirmi dört saat...
Ölüm uykusuna mı yatmıştım ben? Etrafımda olup bitenlerden hiç de haberim olmamıştı üstelik..
Ah, kimin umurunda. Düşünmem gereken bir yığın şey vardı ve hepsi şu anda birbirine girerek arap saçına dönmüştü.
Önceliğim düşüncelerimi bir düzene sokmak, ardından da bunları faaliyete geçirmek olmalıydı.
Beatrice, yani Ronan Altera, olayının şu anki gidişatla bir alakası yoktu ve dilek hakkım da olduğu yerde durduğuna adım gibi emindim. Alpheus'un canlı olup olmaması, benim dilek hakkımı etkilememeliydi, neticede Alpheus'un cesedini konuşturan kişi yine Ronan denen heriften başkası olmamıştı.
Taht savaşlarına geri dönecek olursak, burada durumlar biraz daha karmaşıktı. Öncelikle sürekli olarak ertelenen şu "Prensi Zehirleme" vakasını bir açıklığa kavuşturmamız, malikanedeki casusları belirleyip onları cezalandırmamız, onları ortaya çıkarmasak bile en azından onların düşman saflarına bilgi uçurmalarını engelleyecek önlemler almamız gerekiyordu ve sadece bu olay bile bizi fazlasıyla meşgul edecek gibi görünüyordu.
Ondan sonraki mesele ise, diğerlerine nazaran daha can sıkıcı bir konu olan Haydutların Lideri meselesiydi. Bu konuda ilk yapmak istediğim şey ise kesinlikle o lanet çürük varlığın üzerindeki laneti kaldırarak cesedini yeryüzünden silmekti, ardından da sahipsiz kalan haydutları bir şekilde kendi safıma çekmenin yollarını bulmalı ve hepsinin toplumsal rollerini bulmalarında yardımcı olmalıydım.
Ama tüm bunlardan önce gelen bir sorun daha vardı.
Kış çoktan kapıya dayanmıştı...
Kar fırtınaları henüz başlamamasına rağmen eksili derecelerde top oynayan hava sıcaklıkları, çoktan halkı kölesi yapmıştı. Öğrencilerimin halkla ilgilendiğini ve onların böylesi bir sebepten ölmelerini istemediklerini biliyordum ancak yapılan yiyecek ve giyecek yardımı da bir yere kadar yararlı olacaktı. Kıt olan imkanların yanı sıra, halka olan yardımlarımız da yakında son bulmak zorunda kalacaktı, çünkü kar fırınası demek, ulaşımın sıfır olması anlamına gelmesi demekti ve bu da, zaten kıt olan kaynakların, bir süre sonunda sadece bizi hayatta tutabilecek bir noktaya ulaşacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/217083257-288-k433930.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantasyAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...