Medyaya bknz...
"Ama ne konuşmuştuk biz? Böyle hareket etmeye devam edersen seni nasıl düzgünce çizebilirim Ariel?"
Deniz kenarında, gölge askerlerimden ikisi Ariel'in kollarından tutup kaldırarak Ariel'in kuyruğunun üzerinde dengede durmasında yardımcı olurken ben ise envanterde bulundurduğum ve ilgimi çeken yaratıkları resmettiğim defterime Ariel'in resmini çiziyordum. Evet, bu su tipi zindanın bossu şu an karşımda duruyordu ve kendileri deniz kızını andırdığı için ona Ariel ismini vermiştim.
Biliyorum, oldukça yaratıcı bir beyne sahibim.
Uzun bir süredir bana tıslamaya devam eden Ariel'in sessizleştiğini fark edince, gözlerimi önümdeki defterden kaldırıp Ariel'e çevirdikten sonra başıma hafif bir ağrı saplanmıştı. Ariel'in ise iri iri olan sarı gözleri tamamen açılmış ve çenesinin altında sallanan minik uzuvları titremeye başlayarak garip uğultulu bir ses çıkarmaya başlamıştı.
[Uyarı!]
[Normandia'nın Deniz Prensesi, Gölün Şarkısı yeteneğini kullanıyor. ]
[Etki: Kişi 15 dakika boyunca düşünme yetisini kaybeder ve bedeninin kontrolünü, yeteneğin sahibine devreder.]
[Uyarı!]
[Gölün Şarkısı yeteneği seviyenizden düşük olduğu için etkisi kırıldı.]
Geldiği gibi ortadan kaybolan baş ağrımın ardından Ariel'in gözleri iri iri açılmış ve tiz sesiyle öfkeli bir çığlık atmıştı. Zaten o sırada resmimi bitirmiş olduğumdan elimdeki defteri ve kalemi envantere tekar kaldırarak yerden kalkıp ilerideki ağaçlık bölgeye bakarak bir süre Kade'i aradım. Uzun uğraşlar sonucunda bossu yakaladığımı görünce kendisi bir şey unuttuğunu söyleyerek ormana girmişti ve yaklaşık yirmi dakikadır da ortalarda görünmüyordu. Eh, o da hazır olmadığı için bossu öldürememiştim çünkü zindanın üzerimize kapanmasını istemiyordum.
O sırada aklıma gelen şey ile gülümsemeye başlarken, Ariel daha da tedirgin olmuş olmalı ki sinirli ifadesi birden bire kuşkulu bir yüz ifadesine çevrilmişti.
"İnsanların iç organlarının yerini biliyorum ama daha önce bir deniz kızını inceleme fırsatım olmamıştı." derken deniz kızının iyice iri iri olan gözlerine bakarken hızlıca envanterden bir bıçak çıkarıp Ariel'in üzerinde doğru yürümeye başladım. Yüzümü Ariel'in yüzüne yaklaştırırken, kısık ve ürkütücü bir tonda konuşmuştum. "Merak etme, seni kolayca öldürmeyeceğim."
O sırada, Ariel ile romantizm dolu bakışmalarımızı bölen şey, Kade'in ormandan çıkıp benim yanıma doğru gelmeye başlaması olmuştu. "Neyse, şansına küs." diyerek elimdeki bıçağı envantere tekrar kaldırarak bu sefer elimde bir kılıç belirmesini sağlamıştım.
"Hazır mısın?" dediğimde beni başıyla onaylayarak biraz ileride güneşlenen beyaz ejdere doğru ilerlemeye başlamıştı. Elimdeki kılıçla hızlı bir hareketle Ariel'in başını gövdesinden ayırdıktan sonra askerlerimin tekrar gölgeme girmesini sağlarken ejderinin üzerinde hazır bir şekilde beni bekleyen Kade'e yan bir gülüş gönderdim.
"Kaisel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantastikAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...