Toplantıdan toplantıya koşuşturmayla geçen bir haftanın sonunda ufak ufak kararlar alınmaya başlanmış, kralın ani ölümü sonunda halka duyurulmuş, ertesi günü görkemli bir cenaze düzenlenerek kralın cenazesi başkentin sokaklarında bir süre dolaştırılarak halkın ona veda etmesi sağlanmış ve gözyaşlarıyla uğurlanmıştı. Cenazenin bitmesini bekleyen diğer soylular da birden harekete geçerek kralın varisinin kim olacağı tartışmalarını resmi olarak başlatmış ve siyaset ortamını alevlendirmişlerdi, ki bu kadar beklemeleri bile mucize sayılırdı. Bu yüzden söylenmeye bile fırsat bulamadan soylulardan gelen itiraz ve sorgulama içeren mektupları birer birer yanıtlamaya başlamıştık. Tabi tek işimiz de bundan ibaret değildi. Lukas'ın da tahtta hak sahibi olması nedeniyle ülkedeki yönetimle ilgili izinler ve teftişler bizim elimizden geçmek zorundaydı, yani işin özü kafamızı kaşıyacak vaktimiz yoktu.
Bu zamana kadar yapılan toplantılarda genel olarak şehirlerde yapılan değişiklikler ve gelişmeler konuşulmuştu, ki konu Edora şehri hakkındaki raporların okunmasına gelince toplantı odasında bir süreliğine akan sular duruvermişti. Açıkçası başta kimse bu kadar geliştiğine inanmamıştı, ancak sivil teftişe giden güvenilir memurların raporlarını okudukları anda işin rengi değişmişti. Diğer prenslerden bu konuyla ilgili hiç ses çıkmazken yedinci prens deli gibi itiraz ederek bunun yasalara aykırı olduğunu savunmaya devam etmişti. Bu toplantıların bu kadar uzamasının birincil sebebi de maalesef bizzat kendisiydi.
Onun sonunun da üçüncü prens gibi olmasını sağlamadığım için bazı anlar içten içe kendime küfür ettiğim de olmuştu. Ama elden bir şey gelmezdi, ne de olsa her şey sona ermek üzereydi. Günün sonunda tahta Lukas'ı geçerse sorun yoktu, ancak tahta aşka birini geçirmeye çalışırlarsa müttefik-düşman demeden her bir potansiyel varisi tek tek öldürüp tahta Lukas'ın geçmesini sağlayacaktım. Tarihe bir tiran olarak kazınmayı da hiç sorun etmezdim.
Valerie'nin cenazesinin üzerinden üç gün sonra, yani bugün de başka bir toplantı için hazırlanıyorduk. Diğer toplantılardan farkı ise, bunun son toplantı olmasıydı. Kralın kanına direk soydan bağlanan dük ve düşesler önceki toplantıda varis seçiminin bir sonraki toplantıda yapılacağını belirleyeceklerini açıklamışlardı, ancak bunun nasıl olacağını kendi çocuklarına bile söylemedikleri için ben de merakla ne olacağının açıklanması için bugünü bekleyip durmuştum. Gerçekten rastlaması zor bir gizlilikle kendi aralarında varis seçiminin nasıl yapılacağını kararlaştırdıktan sonra bir daha asla bu konuyu açmadıkları için neler olduğunu öğrenmek pek kolay sayılmazdı. Tabiki istesem öğrenemeyeceğimden değildi, sadece böyle gizemli bir tarafın olması iştahımı kabartmıştı o kadar.
Lukas masasının üzerindeki kalın dosyayı son kez baştan sona kontrol ettikten sonra eksik bir şeyin olmadığına emin olmuş ve "Gidelim mi?" diyerek bana yaklaşmış ve centilmence kolunu bana uzatarak koluna girmemi sağlamıştı. Böylece Lukas'ın beyaz saraydaki çalışma odasından -yani Emilia'nın eski odasından- çıkarak toplantı salonuna doğru adımlamaya başlamıştık. Lukas'ın elindeki dosyada da yedinci prensin bizim hakkımızda itiraz edebileceği tüm sorunların ayrıntılı açıklamalı ve kral onaylı belgeleri bulunuyordu. Ayrıca giriştiğim vukuatların sadece bir veya iki tane de olmaması, dosyanın neden bu kadar kalın olduğunu da açıklıyor olmalıydı. Lukas hepsini düzenleyip bir araya getirene kadar zor zamanlar geçirmişti, bu yüzden bütün bu koşuşturmaca son bulduğunda onu ödüllendirmeyi de aklımın bir köşesine not ettim. Toplantı salonunun önüne geldiğimizde de, herkes yeni yeni gelmeye başlamasına rağmen kimsenin eksik olmadığını fark etmiştim. Diğerlerinin ardından geniş ve her zamanki gibi beni kusturacak kadar beyaz olan toplantı salonuna giriş yaptığımızda, herkes artık yerini ezberlemiş gibi yerlerine otururken, ben de Lukas'ın solundaki yerime oturarak toplantıya odaklanmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantasiAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...