Tamam, olaya biraz balıklama atladığımın oldukça farkındaydım ama bu fırsatı da reddedemezdim. Her ne kadar saçma gelen yerler olsa da yalan söylüyor gibi görünmüyorlardı ve gerçekten o ejder on bir tane Şartlı Zaman Çizgisi büyüsü yaptıysa, benim herhangi bir isteğimi de rahatlıkla yerine getirebilirdi. Bir dilek hakkı, tüm hayatımı değiştirebilirdi.
Yine de, şu anda tahmin bile edemeyeceğim bir durumun ortasındaydım. Raph, elinde tuttuğu siyah uzun elbiseyi bana doğru sallayarak ısrarla giymemi istemesi de ayrı bir konuydu. Elbise baştan aşağı simdiyahtı ve farklı olan tek renk, belindeki kahverengi ipti.
"İki yüz yıllık hayatımda dünyadaki pek çok şeyi deneyimlemiş olabilirim ancak Rahibe Teressa gibi giyinmek buna dahil değil. Hem sen bu elbiseyi nereden buldun?" diyerek elbise hakkındaki fikirlerimi ortaya saçarken sorduğum soruyla birlikte Raph'ın yüzündeki keyifli sırıtma, zoraki bir sırıtmaya çevrilmişti.
"Ahah." diyerek yapma olduğu her yerinden belli olan bir gülümsemesi de, yediği haltın üzerine tuz biber olmuştu. "O konuya hiç girmeyelim, pek hoş bir anı değil."
"Neyse, bilmek de istemiyorum zaten." diyerek konuyu kapattığımda, Raph derin bir nefes vermişti.
"Lukas'ın annesi, yani yengem, gerçekten çok iyi ve güzel bir kadındır. Şu an dışarıdaki mevsimi bilmiyorum ama yengem bahar aylarında Krallığın gül bahçesinde çay içmeye bayılır, hatta herhangi bir işi veya hazırlaması gereken önemli belgeleri varsa bile tüm işini o bahçede yapar. Lukas da ondan fazla uzakta olmayacaktır, zaten sarı saçlarını annesinden almış. Görür görmez tanırsın." diye uzun uzun konuşan Alpheus dikkatleri üzerine çekerken, onun sözünü Valtiz devralmıştı.
"Şu anlık onu sadece uzaktan korumalısın. Zor durumda kalmadıkça etrafta görünmen şüphe uyandıracaktır. Kahraman Seçme Törenine kadar gizliliğini korusan yeter." diyerek konuya noktayı koyduktan sonra ortamda kısa bir süreliğine sessizlik hakim olmuştu. Raph ise sanırım konuyu tekrar gündeme getireceğim endişesiyle sessizliğini koruyordu. Onun bu durumu, o elbisenin altında yatan hikaye hakkında daha çok meraklanmama neden oluyordu.
Kahraman Seçme Töreni dediğimiz şey, her ülkede olan geleneksel bir törendi ve insanların nesillerden beri süregelen çıkar duygusunun somut bir kanıtıydı bana göre. Taht konusunda hak iddia eden her bir prens, en az on sekiz yaşına gelince sadece soyluların ve rütbeli şövalyelerin katılabildiği bir tören düzenlenirdi. Hatta bu iş o kadar ciddiye binerdi ki, diğer krallıklar temsilci olarak kendi prenslerini gönderir ve kutlamalara katılmaları sağlanırdı. Laf aramızda kalsın, eğer kral uyanıksa ayaküstü prenslere bazı anlaşmalar bile teklif edebilirdi.
Her neyse, konumuza geri dönelim. Krallığın en güçlü üç büyücüsü Kahraman Seçme adını verdikleri büyüyü hazırlar, ve halkın dilinde "Prenslere layık onurlu savaşçıları" taht salonuna ışınlardı. Bu herhangi bir insan için oldukça onurlu ve yüksek bir mertebeydi. Aslında büyünün çalışma biçimi, sadece ülkedeki en yüksek seviye insanları kapsıyordu ve hangisinin büyü gücü daha yüksekse büyü tarafından çekiliyordu.
Kısaca Krallığın, prenslerin eğitimini beleşe getirme sistemiydi. Onur, şan ve şöhret işin sadece gösteriş kısmıydı.
"Vampir özelliklerimi baskılama olayı sanırım törenin yapılacağı gün olacak ha?"
"Aynen öyle." diyerek kafasıyla beni onayladı Alpheus. "Baskılama olayı kolay bir şey değil, özellikle de en az iki yüz denedir bu özelliği oldukça aktif bir şekilde kullanan biri için. Bir varlığın ırsî özelliklerini baskılamak demek, onu yok etmekle eşdeğer ancak sen melez olduğun için vampir yanın baskılanınca insan özelliklerin ortaya çıkacaktır. Yine de riskleri var. Senin için bir hasar oluşturacak olursa bu baskılama fikrinden vazgeçeceğim, ancak denemeden bilemeyiz değil mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/217083257-288-k433930.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantasyAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...