28

5.7K 650 170
                                    


Amora'nın anılarından birinde, eski evimizin bahçesinde 3.şahıs olarak öylece duruyordum. Mevsimlerden kış olmalıydı ki, her yer bembeyaz bir örtüyle kaplanmış gibiydi ve oldukça soğuktu. O sırada evin kapısı açılarak kalın kıyafetlerle donatılmış altı yaşındaki minik Ariana kendini dışarıya atmıştı. Kar ayak bileğinin hemen üzerine kadar gelmesine rağmen minik Ariana üç basamak birden atlayarak kendini havuza atlayan bir penguen gibi dümdüz kara bırakınca arkasından koşuşturan Carter, endişeyle küçük kız kardeşine seslenmişti. Bu anıları hatırlamıyor olmam nedeniyle küçük abim Carter'ı ve etraftaki her şeyi baştan sona dikkatlice incelemiştim. Babamın minyatür bir klonu gibiydi ve sarı saçlarıyla benimki gibi masmavi olan gözleri tam bir uyum içerisindeydi. Lex abime göre biraz daha duygusal bir yapısı vardı ancak onun bu yanını sadece biz görebilirdik.

Minik Ariana'nın omuzlarından tutarak yerde keyifle çırpınarak kardan melek yapmaya çalışan küçük kızı kaldırdıktan sonra hala kıkırdamaya devam eden küçük kızın kar yüzünden ıslanan yüzünü, üzerindeki beyaz ve pahalı görünen kabanının koluyla nazikçe silmişti. Carter, Minik Ariana'nın kızarmış burnunu sıkıp sağa sola sallarken minik Ariana rahatsız olmuş gibi yüzünü buruşturmuştu.

"Annemden zorla izin almışken nasıl böyle dikkatsiz olursun? Yine hasta olursan annem bana kızacak." diye söylenen Carter'a karşılık olarak minik Ariana burnunu ondan kurtarmış ve haylaz bir gülümsemeyle abisinin yanaklarına ellerini koyarak konuşmaya başlamıştı.

"Ama sen benim yerime ceza çekmekten memnun olduğunu söylemiştin."

"O annemin fincan takımını kırdığın içindi, ve yalnızca bir seferlikti. Her zaman bunu yapmam."

"Ama Carter abinin benim kahramanım olmasını çok seviyorum." diye coşkuyla konuştuktan sonra minik Ariana Carter'ın alnına bir öpücük kondurmuş ve keyifle kahkaha atarak bahçede koşuşturmaya başlamıştı.

"Koşma öyle, düşeceksin! Atkını da almamışsın, annem görürse sana çok kızar." diye söylenirken etrafta keyifle çığlık atarak koşuşturan Ariana'ya baktığında yüzünde minik bir tebessüm oluşmuş ve "Atkını ben getiririm." diyerek eve girmişti. Bir süre Carter'ın girdiği evin kapısına bakarken minik Ariana'nın sesinin kesildiğini fark edince bakışlarım ona dönmüştü. Minik Ariana ise bahçenin sonundaki ormanlık alana doğru dik dik bakıyordu. Yavaşca onun yanına doğru ilerlerken kuru çalıların arkasında saklanan bir beden olduğunu fark etmiştim.

"Merhaba!" diye heyecanla konuşan minik Ariana'ya karşı, çalıların arkasındaki beden daha da küçülerek kendisini saklamaya çalışmıştı. Buna rağmen minik Ariana inatla konuşmaya devam ediyordu. "Evini mi kaybettin? Çünkü burası bizim evimiz, ama sorun yok. Üşüdüysen ailen gelene kadar bizim evimizde kalabilirsin. Annem çok güzel sıcak çikolatalı süt yapıyor, eminim ki çook beğeneceksin. Neden kendini göstermiyorsun? Utanıyor musun? İstersen senin arkadaşın olabilirim, böylece benden utanmana gerek kalmaz ve yüzünü gösterebilirsin." diyerek çalılara doğru bir adım attığında, çalıların arkasındaki beden hafifçe kafasını kaldırarak sadece gözleri görünecek şekilde Ariana'ya bakmıştı çekingen bir ifadeyle. Düz siyah saçlar ve anneminki gibi olan ela gözleri görür görmez onun Amora olduğunu anlamıştım. On yaşından biraz daha büyük görünüyordu..

"Oh, kendini saklayınca çirkin olduğunu sanmıştım ama çok güzel görünüyorsun. Üşümüş olmalısın, içeriye girelim mi?" diye sıcakkanlı gülümsemesiyle elini uzatan minik Ariana'ya karşılık olarak Amora ayağa kalkmış ve çekingen bir ifadeyle yavaşça elini Ariana'nın eline doğru uzatmıştı.

"Ne yapıyorsun?! Senin burada ne işin var?" diye koşarak elindeki kırmızı renkteki atkımla buraya koşan Carter abim Amora'nın irkilerek geri adımlamasına ve elini arkasına saklamasına neden olmuştu.

Blind Warrior  [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin