45

4.5K 619 497
                                    

[226.katın bossu öldürüldü.]

[Seviye atladınız!]

[30 dakika içerisinde bir sonraki kata yönlendirileceksiniz.]

Derin bir nefes vererek yüzlerce metre yukarıda olan tavanı ve ayaklarımın altındaki zemini tamamen bulutlarla kaplı olan sonsuz arazide, ölen bossun şerefine kırmızıya dönen bulutlardan kan yağmuru dökülmeye başlarken elimde yarısı kırık olan kılıcı bırakmadan başımı bıkkın bir ifadeyle gökyüzüne çevirerek gözlerimi kapatmıştım. Kırmızı yağmur damlaları tüm vücudumu baştan aşağı yıkarcasına yağarken, içimden kopup giden hislere aldırmak istemedim.

Burada kaldığım her saniye, amacımı kaybetmiş gibi hissediyordum.

Burada kaldığım her saniye, kontrolü kaybederek manamın sonunu sıyırana dek elimin değdiği her şeyi yok edecekmişim gibi hissediyordum.

Burada kaldığım her saniye, içimden bir şeylerin koparak bana bir daha asla dönmemek üzere hiçlikte kaybolduğunu hissediyordum.

Burada kaldığım her saniye, hissedemiyordum...

Kan yağmuru durunca başımı indirerek ilgisizce etrafıma bakınmış, ve biraz uzakta buraya doğru koşan Lydia'yı görmüştüm. Benim aksime o tamamen tertemizdi, ve görünüşe göre bu yağmur sadece benim üzerime yağmıştı.

Ah, evet... Bu lanet yerin iyi bir mizahı bile vardı.

"Aaa... Şey... Sanırım biraz ürkütücü görünüyorsun." diye baştan aşağı beni süzen Lydia'yla birlikte elimi sallayarak karşımda sudan bir küpün oluşmasını sağlamış, ardından da envanterden tek kullanımlık bir kokulu banyo köpüğü tabletini küpün içine atıp yürüyerek küpün içine girmiş ve suyun kırmızıya bulanmasını sağlamıştım. Birkaç saniye o şekilde kaldıktan sonra temizlendiğimi fark ederek küpten dışarıya bir adım atar atmaz küp kendi kendine yok olmuştu. Hava elementleriyle hızlı bir şekilde kurulanırken Lydia'nın gözlerini kapatarak derin bir nefes aldığını fark etmiştim.

"Napıyorsun?"

"Ah, sadece bu kokuyu çok severim. Evde kullandıklarıma benziyor."

"Anladım." diyerek soğuk bir nefesi ciğerlerimden serbest bırakmış ve etrafta, ortasında bulunduğum kan gölünden daha temiz ve kuru olan bir nokta aramıştım.
Pekala... Zaten bulunduğum yer hariç her yer istediğim şekildeydi.

"Son zamanlarda öğrencilerini izlemiyorsun." diyen Lydia'nın yanından geçerek birkaç adım ötedeki kuru olan bölgeye adımlamış ve zemine oturarak envanterden çıkardığım bir enerji tütününü dudaklarım arasına yerleştirerek ateş elementiyle ucunu yakmış ve ciğerlerime mor olan dumanı çekmiştim. Bu, Lydia'dan öğrendiğim bir şeydi ve canavar çekirdeklerini toz haline getirerek tütün ürünü gibi dumanını içine çekerek elde edilen enerji, çekirdek özümseyerek elde edilen enerjinin %20 oranında bir artış sağlıyordu. Lydia da yüzlü katlara kendi başına bu şekilde ulaşmıştı, çünkü burada elfler için hiçbir besin türü bulunmuyordu ve elde edilen enerji de çoğunlukla yeterli gelmeyebiliyordu, çünkü çekirdeği olan tek yaratıklar bosslardı ve onlarda da her zaman bu çekirdek bulunmuyordu.  "Önceden onları izlerken çok mutlu görünüyordun, ama son zamanlarda onları düşünmek bile istemiyor gibisin."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Blind Warrior  [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin