"Birincisi, neden eğitmemi istediğinizi anlıyorum ancak benim bir vampir olduğumu unutuyorsunuz sanırım. İkincisi, bildiğim kadarıyla Batı krallığında varis olabilecek tüm prensler henüz çok genç ve en büyüğü on yaşında. Biraz acele etmiyor musunuz? Üçüncüsü, neden 8.prens?"
"Birincisi, vampir olman ırsî özelliklerini bastıramayacağımız anlamına gelmez. İkincisi, ne kadar erken eğitilirse gelecekte o kadar iyi bir kral olacaktır. Ve üçüncüsü de, Beatrice'e güveniyorum." diyerek tek solukta tüm sorularımı yanıtlamıştı Alpheus. Ancak son söylediği şey, kaşlarımı çatmama neden olacak kadar üstünkörü cevaplanmıştı.
"Pardon?" dedim anlamadan bakışlarımı gözlerine çıkartarak. "Arkamdaki devasa ejdere güvenmeni sağlayacak kadar ne yaşamış olabilirsiniz ki, ayrıca konunun Beatrice ise ne ilgisi var?"
"Beatrice zaman büyülerinde uzman, ve gelecek hakkında neler olabileceğini bize söylemekten de çekinecek bir ejder değil. Gelecekte varis olma potansiyeli olan on bir prensin Şartlı Zaman Çizgisine baktık." dedikten sonra duraksadı. "Şartlı Zaman Çizgisinin ne olduğunu biliyorsun değil mi?"
"Tabiki." dedim kayıtsızca. Tabiki biliyordum. Ne kadar antik ve büyük bir büyü olduğunu tüm zaman büyücüleri bilirdi. Ayrıca ne kadar imkansız ve yapılmasının zor olduğunu da. Şartlı Zaman Çizgisi, bir çeşit epik derecede büyük ve gizemli olan bir zaman büyüsüydü. Bir şart belirleyerek kişinin geleceğini o şart çerçevesinde belirler, ve büyünün sahibine gerçekleri gösterirdi. Yani, Alpheus'un anlattığına göre buradaki şart, "eğer o kral olursa krallığın durumu ne olur?" gibi bir şey olmalıydı.
Sonuç olarak, o dev ejderin bu büyüyü on bir prens için de tek tek yapması ve hepsinin geleceğine bakması demek oluyordu. Bu ise imkansızlıkla eşdeğerdi, ancak bahsettiğimiz büyücü bir ejder olduğu için bir şey diyemiyordum.
"Ve o on prensin hepsi de, ya krallığın ekomonisini yerle bir ederek, ya da savaşta malup olarak bir şekilde krallığın sonunu getiriyorlar. Bir kişi hariç, o da 8.prens." diyerek kalan cümlesini bu şekilde tamamladı Alpheus.
"Ah, o çocuk adına üzülüyorum. Gerçekten kötü bir hayatı olacak." diyerek söylenen Raph'a aldırmadan edemedim.
"Nasıl kötü bir hayat?" diyerek sorumu dile getirdiğimde, Raph şaşırtıcı bir şekilde ciddi ifadesiyle yüzüme bakmıştı.
"Bilmiyorum. Sadece küçük yaşta bir çocuğun olgunlaşmasına yetecek kadar kötü şeyler yaşayacak. Bu yüzden onu seçtik. Prensler doğar doğmaz eğitim almaya başlayabilirler ama aralarında mantıklı kararlar verebilen pek fazla kişi yoktu."
"Pekala pekala." diyerek derin bir nefes aldım ve sağ elimle ağrımaya başlayan şakağımı ovdum bir süre. "Her şeye tamam diyebilirim, ancak inanmakta zorlanacağım bazı şeyler var. Bir zindan bossunun düşünebildiğini ve sizinle arasındaki bağı es geçiyorum. Bir ejderi on bir prensin Şartlı Zaman Çizgisine bakmasını nasıl kabul ettirdiniz? Hadi ama! O bir boss! İnsanlardan ölümüne nefret eden ve sırf insanları öldürmek için boyutsal kapılar açan türlerden bahsediyorum. Hayır, onu da geçtim. Sadece bir Şartlı Zaman Çizgisi büyüsü bile tam elli S seviye büyücünün ölümüne neden olabilecekken bu ejderin tam on bir tanesine baktığını mı söylüyorsun?" derin bir nefes alarak elimi alnımdan çekerek sitem edercesine Alpheus'a salladım. "Her şeyi geçtim, bu ülkenin imparatoriçesi, yani üvey annen seni öldürmeye çalıştı. Hem de defalarca! Senin ölümüne şahitlik eden insanlar var. Senin halkım dediğin insanlardan bahsediyorum. Hepsi de buna sessiz kaldı ve sen hala onları düşünüyorsun. Biraz bile intikam hırsı olmadan, biraz bile kin gütmeden mi?" diyerek ayağa kalktım ve masaya ellerimi koyarak Alpheus'a doğru eğildim. "Bana bak çocuk. İki yüz yıldan çok daha uzun zamandır bu aptal dünyada yaşıyorum ve senin bebek poposunu andıran suratına kanmayacak kadar fazla tecrübem var. Ya bana gerçek amacını söylersin, ya da o kadar fazla Şartlı Zaman Çizgisi büyüsü yapmış olduğundan dolayı zaten güçsüz düşmüş olan biricik ejderinizi öldürmekten bir saniye bile çekinmeyeceğim, ki öldürülen ejder dosyam epey kabarıktır."
Yine de bu ikna edici tehdidim onların yakışıklı yüzlerinde pek de bir etki bırakmamıştı, aksine bu durumdan oldukça memnun görünüyorlardı. Bu yüzden yakışıklı oldukları kadar kalın kafalı olan bu üç adamın iflah olmayacağını kabullenerek bıkkınca sandalyeme geri oturdum.
"Benim bundan çıkarım ne olacak?" diye bıkkınca dile getirdiğim sorum, pes ettiğimin resmi bir kanıtıymış gibi üçünün de yüzünü güldürmüştü.
Yakışıklı olabilirsiniz ama ben de her şeyi kolayca kabul edecek bir vampir değilim!
"Bir dilek hakkı. Ne olduğu fark etmeksizin istediğin bir dileği gerçekleştireceğiz."
"Kabul! Ne zaman başlıyorum?"
●○●○●○●
Minik bir karakter tanıtımı yapıyorum, karakterler kafanızda daha iyi şekillensin diye.
Ana Karakterimiz (ismini gıcıklık olsun diye vermeyeceğim :D)
Alpheus Renava Clind
Valtiz Clind
Raphael Ruena
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantasyAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...