8

6.9K 757 167
                                        

Beyaz Saray'a sızmak, benim için düşündüğümden biraz zahmetli olsa da Gizlilik yeteneğim sağolsun, kelimenin tam anlamıyla döktürüyordum. Tek sorun, buranın gerçekten büyük olması ve Emilia'nın odasının nerede olduğunu bilmememdi ancak bunu da halletmiştim. Emilia'nın kişisel hizmetcisi Marry, sağolsun, ona atıştırmalık kurabiyeler götürürken farkında olmadan bana büyük bir iyilik yapıyordu. Koridorun sonundaki odadan içeriye girince peşinden odaya girdim ve içeride belgelere gömülmüş olan Emilia'yı gördüm. Bu kadının bu kadar fazla dosyayla ilgilenmesi normal miydi? Hayır, tüm ülkenin mâli durumunu falan mı kontrol ediyordu anlamıyordum ki.

Marry kurabiye tabağını ve çayı sessizce Emilia'nın yanına bıraktıktan sonra odadan ayrılmıştı. Ben de tabaktan bir kurabiye alarak odanın içinde gezmeye başlamıştım.

"Oh, beni korkuttun." diye konuşan Emilia'ya dönmem Gizlilik yeteneğimi kapatmayı unuttuğumu fark etmeme neden olmuştu.

[Gizlilik yeteneği kapatıldı.]

Ah, bu aralar dalgın mı olmaya başlamıştım?

"Baya meşgulsün sanırım." diyerek elimde kalan kurabiyeyi ağzıma attıktan sonra yavaş yavaş Emilia'ya doğru yürüdüm.

"Kendi işlerim de var ama çoğunluğu Lukas'ın geleceği-"

"Kes artık şu palavrayı." diyerek masaya ellerimi koyup onun yüzüne doğru eğildim. "Eminim Lukas, senin yalnızca bir ayın kaldığını öğrenseydi seninle daha fazla vakit geçirmek isterdi. Zamanını ona gelecek hazırlayarak geçireceğine, ona gelecekte nasıl bir insan olması gerektiğini öğretmeye çalış." diye konuşmamla gözleri dolu dolu olan Emilia derin bir nefes alarak kendini toparlamaya çalıştı.

Böyle davranmasına anlam veremiyordum. Ona bir gelecek hazırlarken aslında onun geleceğini yerlebir edeceğinin farkında bile değildi. Gelecekteki her küçük şeyin büyük bir değişken olduğunu bilmesine rağmen, bir şeyler için çabalaması onu tatmin ediyor muydu, yoksa sadece kendi vicdanını susturmak için mi yapıyordu anlamıyordum.

"Sadece onu arkamda bırakmaya kıyamıyorum." diyerek elleriyle yüzünü kapattıktan sonra titreyen sesiyle devam etti. "Onun daha iyi olmasını istiyorum. Daha mutlu.."

"Onun yerine bu dosyalarla ilgilenerek mi?" dedikten sonra yavaş adımlarla pencerenin önüne giderek kollarını göğsümde bağladım ve sağ kolumu duvara yaslayarak pencereden dışarıya bakmaya başladım. "Ona yapabileceğin en kötü şeyi yaptıktan sonra onun daha mutlu olmasını isteyemezsin Emilia. Onu kendinden alıkoyarak hayatı boyunca iyileşmeyecek bir yara açacaksın, bunu sen de biliyorsun. Bu yüzden, en azından ona son mutlu anlarını yaşat."

Bir süre daha sessiz ağlamasına devam ederken ben de dışarıyı izlemeye devam ettim. Bahçede bir şovalyeyle birlikte kılıç antrenmanı yapan Lukas, iyi eğitiliyor gibiydi ancak teknik olarak biraz kusurlu bir eğitmene sahipti. Ama olabilecek en iyi eğitmen olduğunu söyleyebilirdim. Kusurlu teknikler olmasına rağmen, temeli oldukça güçlü bir tekniğe dayanıyordu.

"Tamam." diyerek ayağa kalkan Emilia'ya çevirdim bakışlarımı. Elindeki mendille yüzünü silmiş olmasına rağmen ağladığını belli eden kızarık burnu ve gözleri, kendini deşifre ediyor gibiydi. "Son zamanlarımda olabildiğim en iyi anne olacağım." diye azimli konuşması, beni istemsizce gülmeye itse de ifademi bozmadan envantere girerek mavi bir ruh taşına sahip olan kolyeyi çıkardım.

"Ve bu..." diyerek Emilia'nın yanına giderek kolyeyi eline tutuşturdum. "...sana yapacağım minik bir iyilik. Bunu boynundan çıkarma, özellikle de ölürken. Öldükten sonra ruhunu içine mühürlemeyi planlıyorum."

Blind Warrior  [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin