16

6.2K 749 225
                                    

Yaklaşık on dakika önce Lukas'ın ders saati gelince, Lukas odadan ayrılmıştı ve Emilia, o bitmeyen evraklara gömülmüştü. Ben ise bu son on dakikadır Emilia'nın masasından eksik olmayan muhteşem lezzetli kurabiyeleri kemirerek odada geziyor, ve bütün bir duvarı kaplayan kitaplıkta cilt cilt sıralı olan kitapları inceliyordum. Çoğu tarih, sosyoloji ve siyaset içeren kitaplar olduğu için çok ilgimi de çekmemişti açıkcası.

Birkaç dakikanın ardından pencerenin yanındaki kırmızı koltuğa oturup Emilia'ya baktım dik dik. O ise benim bakışlarımi fark etmesine rağmen bir süre daha önündeki dosyaya odaklanmaya çalışmış, ancak bunu başaramayınca derin bir nefes vererek arkasına yaslanıp elindeki kalemi masaya bıraktıktan sonra bana dönmüştü.

"Evet, seni dinliyorum."

"Bana bu şansı lütfettiğiniz için teşekkürler." diyerek sahte olduğu her yerinden belli olan nezaketim, Emilia'yı güldürmeye yetmişti. "Neyse, konuya giriyorum. Senin için ideal mezar yerleri araştırıyordum son birkaç gündür." dediğimde kaşlarını kaldırarak, konunun ilgisini çektiğini bana göstermişti. Ayağa kalkmadan sandalede yan oturarak bana doğru bedenini çevirmiş, ardından da ellerini önünde bağlayarak dediklerime dikkat kesilmiş olan Emilia'ya baktım.

"Şansa bak ki, senin mal varlığını biraz araştırırken Olven ormanının uçurumun hemen yanındaki bir bölgenin sana ait olduğunu gördüm." dediğimde birden aklına gelmiş gibi gözleri hayretle açılmıştı. Bu tepkiyi vermesi normaldi, çünkü bu bölgenin tapusu tamamen gizli belgeler arasındaydı ve geçen hafta bunu araştırırken şans eseri karşıma çıkmıştı. Tabiki krallığın çok özel arşiv odasına girerek bu bilgiyi öğrenmemiştim...

"Bana öyle bakma, tabiki de o bölgeye gidip ne olduğuna baktım. Ne de olsa meraklı bir insanım."

"Aria." dediğinde sözünü hızla bölerek elimi susması için kaldırdım.

"Hey, sürprizi bozma. Her şeyi kendim çözmek istiyorum." dediğimde Emilia başını onaylarcasına salladığında, sözüme kaldığım yerden devam ettim.

"Her neyse, uçurumun dibinde gizlenmiş mağarayı bulmam çok zor olmadı ancak itiraf etmeliyim ki çok iyi gizlemişsiniz. Ama bundan sonrasını ben bile tahmin edemezdim, cidden gördüklerim beni şoka uğrattı." dediğimde, neyden bahsettiğimi anlamışcasına bakışlarını kucağındaki ellerine indirerek alt dudağını dişlemeye başlamıştı. "Tüm duvarları parlak kristal taşlarıyla dolu olan mağaranın sonundaki geniş alanın tam ortasında bir mezar vardı ve mezar taşındaki isim beni biraz şaşırttı."

"Rowan Altera." diye mırıldanmıştı.

"Aynen öyle. Ünlü zaman büyücüsü Rowan Altera..." dedikten sonra devam ettim hızla. "En başta neler olabileceği aklıma gelmişti ancak yine de araştırma gereği duydum. Aynı akademiden mezun olmuşsunuz ve sıkı bir dostluğunuz varmış. Tabi bu işin dışarıdan görünen kısmı değil mi?"

Emilia, sadece beni başıyla onayladığında kafamdaki şüpheleri de tamamen silip atmıştım. Ortada kesin bir kanıt olmadan konuşarak onun kalbini kırmak istemezdim, ne de olsa oldukça ağır bir konuydu.

"Kendisi oldukça iyi bir zaman büyücüsü, ilk ipucum buydu. Muhtemelen defteri yazan kişi ve senin için arkadaştan daha fazlası olan ancak arkadaşım demekte direttiğin arkadaşınla aynı kişi. Ancak olay bununla da bitmiyor ve devamı daha da ilgi çekici."

"Aria." dedikten sonra devam etmememi isteyen gözlerini bana dikmişti.

"Neden? Tespitlerimi duymak istemiyor musun? Oysa Rowan'la olan aşkınızı ailenin nasıl reddettiğini ve seni Dük Lewis'le nasıl evlenmek zorunda bıraktıklarını, buna rağmen evlendikten sonra kocanı aldatarak Rowan'la olduğunu ve Lukas'ın gerçek babasının Rowan olduğunu duymak isteyeceğini düşünmüştüm. Hayatın tam anlamıyla entrika dolu bir roman havasındaydı, ve şahsen ben yeni şeyler öğrendikçe daha da heyecanlanmıştım." dedikten sonra gülerek ekledim. "Ah, hafızamı silip tekrar bunları öğrenmek isterdim. Hayatımda, gerçekten uzun bir zaman sonra ilk kez heyecanlandığımı hissetmiştim."

Blind Warrior  [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin