"Vay canına. Kraliyet balosu mükemmel olmalı. Sarayda altın kaşıklarla yemek yediklerini duymuştum, acaba doğru mu?" diye heyecanla konuşan Cora'ya karşımdaki makyaj masasının aynasından bakarken yanaklarının heyecandan kırmızı kırmızı olduğunu görmüştüm. Ancak kısa bir süre sonra bahsettiği konuyu bile unutmuş ve tüm dikkatini saçlarımı bir topuz yapmaya vermişti.
Tam olarak iki saat önce, akşam üzeri altı sularında kraliyetten gelen bir at arabası evimizin önünde durmuş ve kalite akan kıyafetleriyle bir uşak kapımızı çalarak bizzat kralın yazdığı davetiyeyi bana uzatarak sarayda yapılacak olan "ilk prensin on dördüncü yaş günü kutlamasına" beni de davet etmişti. Hatta hazırlanmam için iki saat süre vermesine rağmen hala kapımda beni saraya götürmek için bekliyorlardı.
Geniş çaplı bir olay olduğu için reddetme hakkımı kullanmak istemiştim ancak Valerie, bu daveti bizzat bana göndermişti ve bu da bana söyleyeceği önemli şeyleri olduğu anlamına geliyordu.
Ayrıca işin ucunda para olduktan sonra o baloya erkek olarak bile katılabilirdim.
Güzel bir duşun ardından üst kısmı kan kırmızısı ve etekleri de kırık beyaz olan, ayrıca kemer kısmından eteğime doğru uzanan altın işlemeli çiçeklerin bulunduğu güzel bir elbiseyi üzerime geçirdikten sonra kendi saçımı yapma konusunda ne kadar berbat olduğumu hatırlayarak kendimi Cora'nın ellerine bırakmıştım. Başkalarının saçını yapmakta çok becerikli olsam da kendi saçımı bir türlü düzene sokamıyordum ve sorun, saçlarımın inatçı olması falan da değildi. Sorun, kendi meselelerimde ne kadar beceriksiz olduğumdu.
Saçlarımı dağınık bir topuz yapan Cora, emin olamayarak saçını bozup tekrar yapmaya kalkışmadan hemen önce onu durdurarak, bu saç stilinin çok güzel olduğunu söylemiştim. O ise sıkı bir topuz yapamamanın verdiği hayal kırıklığıyla emin olamadan saçlarıma bakmıştı ancak oldukça güzel ve sağlam bir topuz olduğuna yemin edebilirdim. Yine de son birkaç dokunuşla kahküllerimi düzeltmiş ve salaş ve zarif görünümün hakkını vermiştim.
Ayağa kalktıktan sonra elimi Cora'nın başının üzerine koymuş ve kendine olan hayal kırıklığı silinmiş, üzerine de heyecanlı bir ifade yerleşmiş olan koyu renkli gözlerine bakmıştım. "Elimde olsaydı sizi de götürmek isterdim ama şimdiden saray halkı tarafından tanınmanız hoş karşılanmayacaktır." dediğimde gözlerine hafif bir burukluk yerleşmişti.
"Köle olduğumuz için mi?"
"Hayır Cora. Benim yanımda olduğunuz için." dememle gözlerine anlamsız bir meraklı ifade oturmuştu ve sanki aklında dönüp durmasına rağmen tamamen muamma olan "kimliğim" hakkındaki soruları duyabiliyordum. "Ayrıca siz artık köle değilsiniz, şu bilinçten çıkın artık. Hepinizin bir adı, bir soyadı var. Ayrıca birbirinize, kendi ailenize sahipsiniz."
"Aile..." diye mırıldanan Cora, bir anda belime sarılmış ve kafasını kalbimin üzerine koyarak bir süre gözlerini kapatmıştı. "Önceden başımın üzerinde bir çatı, elimde karnımı doyuracak bir ekmek olduğu sürece sorun yok diye düşünürdüm. Şimdi başımın üzerinde bir çatı olmasa bile, açlıktan ölecek durumda olsam bile, sen olduğun sürece ben hep mutlu olacağım usta."
"Ah, çocuğum benim." diye mırıldanarak başını okşadığımda gülerek benden ayrılmış ve koşarak diğerlerine gideceğimi haber vermek için gitmişti. Derin bir nefes vererek Cora'nın arkasından sıkıntılı bir yüz ifadesiyle bakmıştım. Ayrılığın, gerçekten zor olan ve benim asla içine düşmeyeceğimden emin olduğum birkaç yolundan birinde sıkışıp kalmıştım. Benim gidişimin onlara nasıl hissettireceğini bilmiyordum ancak eğer bu his onların canını, ailemin gidişinden sonraki ben gibi yakacaksa herkesi diri diri yakmayı tercih edeceğimden korkuyordum. Dünyanın yeterince ipi kopmuştu ve ben de kendi iplerimi koparırsam, dünyanın bunu kaldırabileceğinden emin değildim.
![](https://img.wattpad.com/cover/217083257-288-k433930.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantasyAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...