Aramıza geniş bir mesafe koyarak geri çekilen Amora, kılıcını yere dayayarak sanki bir baston kullanıyormuş gibi ondan destek alırken sıkı nefeslerini bir düzene koymaya çalışıyordu. Ben ise ilk geldiğim zamanki gibi sıfır yorgunlukla ona biraz zaman tanımaya karar vermiştim. Aslına bakarsak gücümü zorlamıyor veya potansiyelimin tamamını göstermiyordum ama sürpriz saldırıları ara sıra beni şaşırtmıyor da değildi ve ayrıca kendimi zorlamamama rağmen onu oldukça yormuş gibiydim. Sadece yirmi dakikadır kılıç yeteneklerimizi sergilesek de savunma alanında, normal tekniklerinde oranla daha zayıf olduğunu görmüştüm. Saldırıları ve saldırı takdikleri oldukça kaliteli görünüyordu ama savunma konusunda kesinlikle yetersizdi. Normal turnuvalarda gücünü avantaj olarak kullanıyor ve savunma yapmasına fırsat bırakmadan rakibini safdışı bırakıyor olmalıydı, ancak iş ondan yüksek seviyeli bir avcıya geldiğinde durumlar tam tersine dönüyordu. Ardı ardına yaptığın saldırıları karşılamakta güçlük çekse de alev saldırılarıyla savunmasının yetersizliğini bir nebze de olsa kapatmayı başarabiliyordu.
Aslınca çok uğraşmak istemeden hızlıca bunu bitirmek istemiştim ancak öğrencilerim için kaçınılmaz bir gösteri olacağı için uzatmam benim için de faydalı olacaktı. Aklıma geldikleri anda başımı onlara doğru çevirerek üstünkörü yüz ifadelerine bakmıştım. Kai ve Lukas ciddiyetle burayı izlerken Cora ve Ren'in bakışlarındaki heyecan iyice gaza gelmemi sağlıyordu. Ryker ve Andrew ise "Bunun olacağını biliyordum." tarzı bir ifade takınmışlardı ve Amora'ya sıkıntılı bir ifadeyle bakıyorlardı.
O sırada bir kılıç darbesinin bana doğru geldiğini hissedince refleks olarak kılıcımı Amora'nı kılıcına dikkatsizce savurmuş bulundum ve kontrolsüz güç kullandığım bu durum, onun kılıcının ikiye bölünmesine sebep olmuştu.
"Oh, afedersin. Yanlışlıkla kırıverdim." derken bizden biraz uzakta yere saplanmış olan kılıç parçasına bakıyordum. "Sana yenisini alacağım."
"S seviyeydi." diye hayretle konuşann Amora'yı duyunca bakışlarım, onun şaşkın bir şekilde elindeki yarım kılıca bakan yüzüne kaymıştı. "Benimle ciddi ciddi oynuyorsun."
"Ups, yakalandım." diye sahte bir gülümsemeyle yüzüne baktığımda, onun yüzünde tuhaf bir ifade oluşmuştu ve bunu çözümlemekte biraz zorlanmıştım. Gözleri hayal kırıklığına uğramış gibiydi ama bu üzüntü bana değil de kendine yönelik gibiydi. Ne düşündüğünü tahmin edemiyordum...
"Pes mi edersin, yoksa devam mı ediyoruz?" diye sorduğumda elindeki kılıcı uzağa fırlattıktan sonra saldırı pozisyonu almış ve etrafında alevden okların oluşmasını sağlayarak dövüşmeye devam etmek istercesine kararlı bakışlarla bana dönmüştü.
Omuzlarımı silkerek, "Savunma yapmak isteyebilirsin." dedim. "Çünkü bu biraz canını yakacak." diyerek rahat bir tavırla işaret parmağımla yukarıyı göstermiştim. Ardından da Güney Krallığına gittiğimizde Lorcan Evander'in kardeşiyle olan kavgasında envantere depoladığım elli kadar alev topunu çıkararak Amora'yı meteor yağmuruna tutmuştum. Son anda geniş alev toplarını fark eden Amora etrafında bir kalkan oluşmasını sağlamış, ardından da etraf zor dumana karışmıştı.
Dışarıdan kötü bir kız kardeş gibi görünüyor olabilirdim ama farklı bir bakış açısından bakacak olursak, şu anda Amora'nın bana teşekkür ediyor olması gerekirdi. Çünkü insanlar genelde kendi sınırlarını zorlayarak seviye atlardı ve seviyeniz ne kadar yüksekse, seviye atlamak o kadar zorlaşırdı. Tahminimce Amora bu düello sayesinde bir seviye atlamış olmalıydı.
Toz dumanı yavaş yavaş dağılırken saydam bir mavi renginde parlayan bir kalkan görmüştüm. Boyut olarak küçük olmasına rağmen kalınlık olarak on santimi bulurdu. Ardından da çatırdamaya başlayan kalkan parça parça kırılarak dökülmeye başlarken kalkan birden toz olurvermiş ve kalkanın arkasında dizlerinin üzerinde oturan Amora'nın yorgun bedeni gözlerimin önüne serilmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Warrior [Tamamlandı]
FantasyAna karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir dilek hakkı karşılığında üzerine aldığı işin tüm sorumluluklarını taşımaya çalışması bir yana, üstüne...