Bugün ne yaparsam yapayım Jungkook beni umursamadı, tersledi ve cevap vermedi. Sebebi dün onu fazla sinirlendirmiş olmam. Sanırım bu sefer sınırı fazlasıyla aşmıştım. Sana dün olanları ve bugünü sırasıyla anlatayım günlükçük.
Dün sana yazdığım gibi tüm günümü Jungkook'u sinir etmeye adamıştım. Onu umursamadım, yanına gitmedim ve sonuç olarak Jungkook'u sinir etmeyi başardım, onunla karşılaşıp arkasından odasına ilerlediğimde içeri girdi ve kapıyı yüzüme kapattı. Hemen kapıyı açıp o daha kapının yanındayken yatağa oturdum ve o da arkasını bana dönüp sandalyeye oturdu. Jungkook'un onu umursamadığım için sinir olduğunu biliyordum bu yüzden onunla konuşup belki aramızı düzeltebileceğimizi düşünmüştüm. Ama bana cevap vermiyordu. Dikkatini çekmek için farklı bir yol denemeye karar verdim. Hoseok'un ne kadar yakışıklı olduğunu, Jimin yerine beni sevmesini istediğimi söyledim. Sinirlenmeye başladığını görebiliyordum ama hâlâ tepki vermiyordu. Hoseok'un Jimin'in odasında olmasını dilediğimi söyleyerek onu öpmek istediğimi ima ediyorken yerinden kalkıp kolumu tuttu ve beni Jimin'in odasına sürükledi.
"Birilerini öpmek mi istiyorsun? Hoseok yerine beni öpmeyi deneyebilirsin. Ağzımın Jimin'in ağzına onunkinin temas ettiğinden çok daha az temas ettiğinden eminim."
Sonunda Jungkook'u yeterince sinirlendirebilmiştim. Bu ne kadar güzel bir duygu bilemezsin günlük. Sonrasında işleri çok daha eğlenceli hale getireceğini düşündüğüm bir şey yaptım. Yavaşça Jungkook'a yaklaştım. Gözlerini kapatmıştı, o sırada gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Uzun süre hareket etmediğimi fark edince gözlerini aralayıp bana baktı. Bir elimi hafifçe yanağına götürdüm, orada duran kirpiği işaret parmağımla aldıktan sonra iki parmağımın arasında tutarak geri çekildim ve Jungkook'a sırıttım.
"Bir dilek tut."
Suratını görmeliydin günlük! Hayal kırıklığı ve bezmişlikle dolu bir yüz ifadesi vardı. Jungkook'un sinirli bir şekilde bana baktığını fark edinceye kadar çok eğleniyordum.
"Bu evden gitmeni diliyorum Kim Taehyung."
Bir şeyler söylemeye devam ederken odasına gitti ve kapıyı çarptı. Sanırım fazla ileri gitmiştim. Jungkook'u hiç böyle sinirli görmemiştim.
Tek başıma Jimin'in odasını dezenfekte etmeye devam ettim. İşim bitince Jungkook'un odasına gittim ama çoktan uyumuştu. Ben de üstünü örttüğünden emin olduktan sonra yavaşça kendi odama gidip uyudum.
Bugün, Jungkook'u nerede görsem yanına gidip sohbet etmeye çalıştım ama hep beni tersledi. Çoğu zaman görmezden gelerek cevap vermedi. Ama ben ısrarla onun benimle konuşmasını sağlamaya çalıştım. Hiçbir şey işe yaramadı. Bu çabalarım gittikçe sinir bozucu olmaya başladığı için sonunda Jungkook bana kötü bir bakış atıp odasına gitti. Attığı bakışın sinek öldürme ilacı sıkılmış gibi kalbimi çürüttüğünü söyleyebilirim.
Biraz odamda yalnız kaldıktan sonra daha fazla dayanamayacağımı anlayıp kararlı adımlarla Jungkook'un odasına ilerledim. Işık kapalıydı ve yatağında uzanıyordu, uyuduğunu düşünmüştüm ama biraz yaklaşınca gözlerinin açık olduğunu gördüm.
"Gelebilir miyim?"
Jungkook tepki vermeyince yavaşça yanına yaklaştım. Gözleri açık uyuyor olabilir miydi acaba? Onun uzaydan geldiğini düşünüyor olmama bakılırsa bu oldukça mantıklı bir ihtimaldi.
Yanına geldiğimde kafasını kaldırıp bana baktı ve hiç beklemediğim bir şey yaptı: Yana kayarak benim uzanmam için yer açtı. Bana gitmemi söyleyeceğini düşünmüştüm o yüzden şaşırmıştım ama yine de açtığı yere yattım. Yüzü yüzüme çok yakındı ve aklıma zararlı Jimin gazları geliyor olmasına rağmen geri çekilmeyecektim. Gözlerimin tam içine bakarken söyledi.
"Seni özledim."
Hayatımın üçüncü en güzel anıydı günlükçük, süperdi! *-*-*-* Jungkook bunu söyledikten sonra gözlerimden saçılan mutluluk parıltılarının bir anlığına dünyayı ele geçirdiğini düşünmüştüm, çünkü etraf aydınlanmıştı ama olan bu değildi. Yoongi hyung kapının önünden gizlice bizi gözetlemeye çalışırken yanlışlıkla ışık düğmesine basmıştı. O heyecanla ışığı kapatmaya çalışırken Jungkook ve ben onun salaklığına gülüyorduk. Yoongi hyungun arkasına saklanmış Jin hyung ve Namjoon hyung da şaşkın ve endişeli bakışlarla içeri girdiğinde daha fazla gülmeye başladık.
Üçü bizi gizlice gözetledikleri için özür dileyip bunu bir daha yapmayacaklarını -anladığım kadarıyla bir daha gizlice değil açıkça bizi gözetleyecekler- söyledikten sonra gittiler.
Ben de Jungkook'tan dün yaptıklarım için özür diledim. Biraz daha onunla kaldıktan sonra iyi geceler dileyip odama gitmek için kalkacaktım ki Jungkook beni kendine çekip öptü. Hayatımın en güzel dördüncü anını da o zaman yaşadım günlükçük! *-*-*-*-* Daha fazla mutluluk parıltıları yaymadan gidip uyuyacağım, iyi geceler! *-*-*-*-**-*-*-*-*