JIMIN'İN HAFIZASI YERİNE GELDİ! Son iki günü bununla uğraşarak geçirdiğimizden sana olanları yazamadım, zor zamanlardayız. ~_~
Salon kapısına tükürüğümle not astığım gece Jimin'in aniden ışığı açıp beni dürtmeye başlamasıyla uyandım. Gözlerimi açar açmaz bana her şeyi bir anda hatırladığını ve bunun mucizevi bir durum olduğunu söyledi. Kendime geldiğimde portakal mevzusunu da hatırladığını, beyninin ona oynadığı oyunlar hakkında yine kafasında senaryolar dolaştığını, bundan nasıl kurtulacağını bilmediğini ama fazla ve hızlı çalışan beyninde bunun için bir sürü plan döndüğünü anlattı. Onunla olabildiğince sohbet etmeye çalıştım çünkü uyursa beyni o saçma şeyleri düşünmek için fazlasıyla müsait olacaktı. Güneş doğduğunda ben uykusuzluktan ölüyor olsam da Jimin hâlâ çok enerjikti bu yüzden olanları diğer üyelere anlattım, ben biraz uyurken onlar Jimin'le ilgilensinler diye. @_@
Uyuyup öğleden sonra, güneş daha batmamışken kalktığımda herkesin perişan halde salonda oturduğunu gördüm. Hepsi yaşam enerjileri vakumlanmış pelikanlar gibi gözüküyorlardı. Odadaki havadan etkilenip benim de yaşam enerjim düşünce onların yaptığı gibi dizlerimi karnıma çekerek oturdum ve tek tek yüzlerini inceledim. O kadar iç karartıcı bir ortamdı ki o havayı solumak için burnun veya yaşam belirtisi olmayan o manzarayı görmek için gözlerin olmadığına sevinmelisin. &_&
Salonda fazla sessizlik ve hareketsizliğe dayanamayıp uyuyakaldıktan sonra sabah Taehyung'un heyecanlı sesiyle gözlerimi açıp dediklerine odaklanmaya çalıştım.
"Jimin! Buzdolabında bir bardak portakal suyu kalmıştı, belki onu içmek çözüm getirecektir."
İtiraz edecek olsam da denemekten zarar gelmeyeceğini düşünerek ikisinin peşinden mutfağa gittim. Diğer üyelerin de yavaş yavaş uyanıp ayaklandıklarını duyabiliyordum. Jimin buzdolabını açıp rengi garipleşmiş olan portakal suyundan bir yudum aldı ve yüzünü ekşitti.
"Bozulmuş bu, tadı çok çirkin."
"Ne zamandır orada duruyor Jimin, bozulmamasını beklemek aptallık olurdu."
Rahat uyuyamadığı için huysuzluğu her halinden belli olan Yoongi söyledikten sonra Jimin'e döndüm. Anında yüzüne renk gelmişti. Bozulup büyülü, mucizevi olma gibi özelliklerini kaybedince portakal suyu Jimin için panzehire dönmüştü adeta. Jimin kendini çok iyi hissettiğini söyledi ve beynini portakal olayından önce yaptığı gibi gereğinden az kullandığından emin olduğumuzda bunu kutlamak için dışarı çıktık. Neyse ki Big Bang konseri yoktu, olsaydı üyelerden biri oraya gitmeyi önerirdi ve diğerleri hiç tereddüt etmeden kabul ederlerdi, bense bu konu hakkında sesimi çıkaramazdım çünkü beni dinlemeyeceklerinden eminim. Ama dediğim gibi yoktu, neyse ki. #_#
Bunun üzerine biz de oyun salonuna gittik, eve geldiğimizde o kadar yorgundum ki bugün uyanabileceğimi düşünmemiştim. Öğleden sonra yine Taehyung'un sesiyle uyandırıldım, Jungkook'la yurdun içinde koşturuyorlardı, günlük eğlence ihtiyaçlarını karşılayıp bitmek bilmeyen enerjilerini düşürmesi yönüyle onayladığım bir aktivite. Jimin de benim gibi fazlasıyla yüksek olan sesler yüzünden uyandı ve yatakta doğruldu. Neler olduğunu anladığında sızlanıp başını göğsüme koyarak kollarını belime doladı ve gözlerini kapattı. Bir süre saçlarıyla oynayarak uyumaya çalışırken onu izledim. Ama Taehyung ve Jungkook'un sesleri kesilmediğinden uyuyamadı, kızgın bir şekilde yataktan çıkarken söyledi.
"Geberteceğim onları. Uyuyanları rahatsız edecek seviyede ses çıkarmayın diyip tehdit eden Yoongi nerede?"
Bağırarak odadan çıkarken onu izleyip güldüm, bu hali çok sevimliydi. *-* Bir süre sonra sesler kesildiğinde Jimin geri geldi ve uykusuna kaldığı yerden devam edebilmek için aynı şekilde yatarak gözlerini kapattı. Yine saçlarıyla oynayıp nefesleri düzenli hale gelene kadar onu izledikten sonra Jimin'i uyandırmadan sana olanları anlatmak için kalktım. Amacıma ulaştığıma göre şimdi ben de uyuyacağım, iyi geceler havalı günlük! ;)