Dün gözümün önünde bir mucize gerçekleşti. Portakalların bittiğinden ve bunun umrumda bile olmadığından bahsetmiştim ama sanırım öyle değilmiş çünkü Jungkook sabah yanıma gelip portakal getirmek amacıyla ayin düzenleyeceğimizi söyleyince hiç sorgulamadan kalktım ve onunla birlikte yürürken ne yapacağımız hakkında kısaca bilgi edindim. Basitti, Jimin'i bağlayıp etrafında dönerken portakal dememiz gerekiyordu. Namjoon'un komutuyla ayin başladığında provasız bu kadar uyumlu hareket ediyor oluşumuz beni şaşırtmıştı. 0-0
Ayin devam ederken beynim bunun gerçekleşmesinin imkansız olduğunu söylerken bir yanım umudumu kaybetmeden beklemeye devam etmemi söylüyordu. Bakışlarımı yerden kaldırıp Jimin'e baktığımda onda bir değişiklik göremedim ve tekrar önüme döndüm. Hemen ardından ayağımdaki yaraya sertçe bir şeyin çarptığını hissettim ve acıyla bağırmak isteyerek kafamı kaldırdığımda Jimin'in ağzından etrafa portakal saçıldığını gördüm. Yere baktığımda yarama çarpan şeyin de bu portakallardan biri olduğunu fark ettim. Üyelere canımın yandığını çaktırmamaya ve burada olanları kendi içimde anlamlandırmaya çalıştım.
Ben hâlâ bunun etkisindeyken diğer üyeler hiçbir şey olmamış gibi hemen toparlanmış ve Jimin'in önderliğinde mutfağa gitmişlerdi bile. Ben de kendime gelmeye çalışarak içeri girdim. Yan etkisi uyku olan portakal suyunu içince hepimiz yerde uyuyakaldık.
Dün de hâlâ olayın etkisinden çıkamadığım için günümü deliksiz uyuyarak geçirdim ve bunun için portakal suyu içmeme gerek yoktu. Bu sabah gözlerimi açtığımda kendimi çok daha iyi hissediyordum, olayın garipliğini sonunda sindirebilmiştim, artık ne kadar saçma veya imkansız olduğu hakkında çok fazla düşünmüyorum.
Yatakta doğrulup ayağımdaki yaraya baktım, hâlâ çok acıyordu. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve mutfaktaki ilaçlarla dolu dolaptan krem almak için ilerledim. Üyeler kahvaltı gibi önemli bir öğünü uzun zamandır atladıkları, kahvaltı yapıyorlarsa da o süreçte mutfakta bulunmadıkları için içeride kimseyi bulmayı beklemiyordum. Ama kapıdan girdiğimde Namjoon'u bir tepsiye ekmek ve iki tabak çorba koyarken gördüm. Günlüğüne şimdi de çorba mı içirecekti?
"Onlar ne için?"
"Jungkook ve Taehyung'a içirmem gerekiyor. İkisi de çok fena hasta olmuşlar. Suları götürmeme yardım eder misin? Tepsiye sığmıyorlar."
"Tabi."
Aşıkların aynı anda hasta olmalarından romantik bir şey varsa o da Namjoon'un maknaelere çorba yapmış olmasıdır. Ve eğer bundan daha romantik bir şey var mı diye sorarsan; çorbayı onlara içireceğini söylemesi derim. Bay Lider Mon çok kibar ve ilgili birine dönüşüyor, sanırım günlük sayesinde oldu. Bunun için RapMon'un günlüğüne teşekkür etmeliyim.
Her neyse, Namjoon'un arkasından elimde su bardaklarıyla Taehyung'un odasına girdiğimde fazla romantik ve aşk yüklü bir manzarayla karşılaştım. Taehyung ve Jungkook saçma sapan ama tatlı bir şekilde birbirlerine sarılmış uyuyorlardı. *-*
"Bu ikisini daha demin uyandırdım, ne ara tekrar uyudular anlamıyorum."
"Yardım etmemi ister misin?"
Namjoon olur, diyecek gibi oldu ama sonra vazgeçti. Sanırım liderlik görevini son zamanlarda aksattığı için vicdan azabı çekiyordu ve bu yüzden ceza olarak ikisiyle tek başına ilgilenmek istiyordu.
"Hayır, şimdilik gerek yok, gidebilirsin."
RapMon'un böyle bir versiyonuyla karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Günlüğü ona her ne yaptıysa gerçekten tebrikler, Namjoon'un ikinci kere -ilki depresyondan çıkınca neşeli birine dönüşmesiydi, bunda da günlüğün bir rolü vardı- değişime uğramasının sebebi oldu.
Onları yalnız bırakıp odama geldim ve sana olanları anlatmak istedim Yoongünlük. Şimdi gidip her zamanki aktivitelerim olan süper balık isimlerini geliştirme ve Jin üzerinde kullanılacak dahice planlar yapma seansları düzenleyeceğim, o yüzden hoşçakal! ☆_☆