Selam denizatı günlük, hayat nasıl gidiyor? İyiyse ne güzel, iyi değilse yapabileceğim bir şey yok. Şimdi sana kendi hayatımdan bahsedeceğim, sen keyfine bak.
Dün Jimin'in kaybolduğunu sanıp onu balkonda yoga yaparken bulmamamızdan birkaç saat sonra Jungkook odama geldi. Aslında bugün benimle bir şeyler yapmak istediğini ama artık saat geç olduğu için dışarı çıkamayacağımızı, bu yüzden yarın hazırlıklı olmamı söyledi. Onunla bir süre konuştuk, benim telefonumdan oyun oynadık ve Jungkook sonunda yatağımda uyuyakaldı. ^-----^
Sabah uyandığımda Jungkook yanımda değildi, saatin kaç olduğunu öğrenmek için telefonumu açtığımda bana bir sürü mesaj atmış olduğunu gördüm.
'Günaydın! *-* Kalk ve hazırlan, salonda seni bekliyor olacağım.' (08.43)
'Uyanmadın mı? Hâlâ bekliyorum.~' (09.28)
'Ne zaman uyanmayı planlıyorsun? Sıkılmaya başladım.' (09.56)
'Artık uyan ve buraya gel.' (10.17)
'Kim Taehyung çok uykucusun! Tam olarak iki saattir seni bekliyorum, oturmaktan yoruldum. :/' (10.39)
'Bilerek buraya gelmiyorsun değil mi, sabrımı denemek veya beni sinir etmek için? Aslında uyandın -bu kadar çok uyumuş olman şu anda gözüme mantıksız görünüyor, üstelik Jin hyung bir saattir fazlasıyla gürültü çıkarıyor- ama sen ve senin insanların sinirlerini bozacak şeyler yapmaya programlanmış beynin sırf beni delirtmek için hâlâ salona gelmiyorsunuz! -_-' (10.44)
'Sandığından daha sabırlıyımdır, bekleyeceğim. "-"' (10.47)
'YETER! HEMEN KALK VE BURAYA GEL YOKSA OLACAKLARDAN BEN SORUMLU DEĞİLİM! SANA SALONA GELMEN İÇİN SADECE BEŞ DAKİKA VERİYORUM. #-#' (10.53)
Son mesaj, ben diğer mesajları okurken gelmişti ve en son baktığımda saat 10.55'ti. Bu demek oluyordu ki Jungkook tehdit dolu mesajında yazdıklarını eyleme geçirmeden önce sadece üç dakikam vardı ve hemen giyinmeliydim, bu imkansız gibi bir şeydi.
Yine de kendimden -veya herhangi normal bir insandan- beklemediğim bir hızla giyindim ve saçımı taradım. Saate baktığımda bunların hepsini yalnızca bir dakikada yaptığımı gördüm ve bu yurtta imkansızlık kavramının var olmadığını bir kez daha kanıtlamış oldum. Hâlâ iki dakikam olmasını fırsat bilerek yavaş yavaş salona gittiğimde Jungkook ikide bir saate bakıp içeride ileri geri yürüyordu. Geldiğimi fark edince durdu ve sinirli bir şekilde bana baktı. Kızmasını bekliyordum ama bir saniye sonra kızgın tavırlarını bir kenara bırakıp sakin bir ruh haline büründü ve hiçbir şey söylemeden elimden tutarak beni kapıya doğru çekiştirmeye başladı. Dışarı çıktığımızda elimi tutmaya devam ediyordu ama bu sefer beni sürüklemek yerine yanında yürümeme izin vermişti.
"Nereye gidiyoruz?"
"Saatçiye."
"Saatçiye mi? Neden?"
"Aslında bunu yapmayı planlamamıştım, doğrusu ne yapacağımız hakkında hiçbir plan yapmamıştım, ama iki saat önce bir alarmlı saate ihtiyacımızın olduğunu gördüm."
Hâlâ soran bakışlarla ona baktığımı görünce açıklamaya başladı.
"Biliyorsun ki iki saat boyunca beni bekleterek çıldırmama neden oluyordun. Ya amacın başından beri beni delirtmekti ya da ciddi bir uyanma problemin var. Ben de ikinci seçeneğin doğru olduğunu kabul ederek seni yatağından hoplatıp uyanmanı sağlayacak alarmlara sahip bir saat almamız gerektiğini düşündüm."
Ona baktığımda bu konuda çok ciddi olduğunu gördüm ve sesimi çıkarmamaya karar verdim. Telefonumun alarmını ayarlayabileceğimi ona söylemek isterdim ama bana bir hediye alacak olması o an çok daha cazip geldi. ^×^
Nihayet saatçiyi bulup gerçekten uzun bir süre saat beğenmeye çalıştıktan sonra en süperini alıp yurda döndük. Ayaklarım o kadar ağrıyor ki anlatamam günlükçük! ¤_¤ Şimdi gidip biraz uzanacağım, sonra görüşürüz! &--&