Yurtta garip şeyler oluyor. Hem de çok garip şeyler. Etkisinden çıkmamın bu kadar kısa sürmüş olması ve böylesine soğukkanlı kalabilmem de çok garip, anlayamıyorum günlük. Sana anlatmama izin ver.
Geçen sana yazdığım gibi portakal alacaktım ama tam odadan çıkacakken Hoseok uyandı, bunun öncesinde olduğu gibi portakal meselesi yüzünden delirdi ve ben de yine onu teselli etmek zorunda kaldığımdan dışarı çıkamadım.
Dün, onun uyanmayacağından emin olduğum bir saatte kalktım ve portakal almak için kapıya yürüdüm. Aniden bir el tarafından gözüm kapatıldı ve arkaya doğru sürüklenmeye başladım. Bir sandalyeye oturtulduğumu hissettiğimde el çekildi ve tam açacakken gözlerim bu sefer bir göz bandıyla kapatıldı. Ellerim ve ayaklarım sandalyenin kenarlarına kalın bir iple bağlandı. Bu süreçte yurdun elalem -uzaylılar- tarafından ele geçirildiğini düşünüyordum ama ağzımı açıp tek kelime etmedim, olanları iyice anlamaya çalışıyordum.
Bir süre sonra etrafımda toplanan ayak sesleri duydum. Sonunda göz bandı çözülünce yuvarlak olup etrafımı çeviren üyelere baktım. Hepsi buradaydı ve ben Hoseok'un ne ara uyandığı veya burada neler olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Şaşkın ve soran bakışlarımı hepsinin üstünde teker teker gezdirdim ama tüm üyeler tepkisiz kaldılar. Sonra Namjoon'un komutuyla aynı anda saat yönünde sert adımlarla dönmeye ve PORTAKAL diye bağırmaya başladılar. Beynim bunun ne olduğunu anlamayı reddediyordu ama o kadar senkronizelerdi ki hayran kalmıştım. Kızılderililer gibi etrafımda dönmeye devam ediyorlardı. İşin asıl garip kısmı henüz başlamadı günlük, şimdi oraya geliyorum.
Birkaç dakika bu olay böyle devam ettikten sonra vücudumda garip hareketlenmeler olmaya başladığını fark ettim. Çok oturmaktan her yerimin uyuştuğunu düşünmüştüm ama öyle değildi. Bir süre daha üyeler hararetle etrafımda dönüp portakal demeye devam ettikten sonra aniden, benim iradem olmadan ağzım olabildiğince açıldı. Sonra başım geriye düştü ve gözlerim de ağzım kadar açılırken ağzımdan dışarıya bir sürü portakal saçılmaya başladı. Ele geçirilmiş gibiydim günlük, gerçekten olanları anlamlandırmakta güçlük çekiyordum.
Ağzımdan çıkan son portakal da yere düşünce normale döndüm ve etrafıma baktım. Diğer üyeler de en az benim kadar afallamış görünüyorlardı. En erken Namjoon hyung toparlandı ve açıkladı.
"Bu bir çeşit ayin Jimin. İstediğiniz şeyin olması için, onu gerçekleştirmesini istediğiniz veya onunla en yakından ilişkisi olan bir kişiyi sandalyeye oturtup bağlayarak etrafında dönüyor ve bağırarak istediğiniz şeyi söylüyorsunuz. Üyelerin hepsi senden portakal suyu sıkmanı istiyordu ama portakal kalmadığını söylediler, ben de onlara bildiğim bu yöntemi anlattım ve seni bağlayıp portakal diyerek etrafında döndük. İnan ben de gerçekleşmesini beklemiyordum, gerçekten şaşırtıcı bir olay."
Her şey çok imkansız gibi görünüyordu ve sanırım delirmek üzereydim. Ama bir anda olayın garip olduğuna dair tüm düşüncelerim beni terk etti ve yerine portakalları toplayıp portakal suyu sıkma dürtüsü geldi.
Bu yüzden kalktım ve elime birkaç portakal alıp mutfakta hemen sularını sıktım. Diğer üyeler de peşimden gelip masanın etrafına oturdular ve birlikte keyifle içtik. İnanması güç olan diğer bir durum ise bu portakal suyunun diğer portakal suyu kadar hatta daha iyi olmasıydı. Ben ağzımdan çıktığı için iğrenç bir şey bekliyordum. 0-0
Portakal suyunu içerken uykumuz geldi ve hepimiz salonda ve koridorda yerlere yattığımız gibi uyuyakaldık. Bu yüzden dün sana yazamadım günlük, diğer üyeler de kendi defterlerine yazamamış olmalılar, en çok Namjoon hyung adına üzülüyorum. :/
Sanırım portakalların yan etkisi uyku. Bu yüzden uyumadan önce içmeye karar verdik. Ben sabahtan sıktığım portakal sularını buzdolabına koydum, üyeler uyuyacakları zaman kendi bardaklarını alacaklar ve odalarına gittikten sonra içecekler. Ama Hoseok ve Jin sabredemeyince öğlen içip uyudular. Şimdi ben de uykum yavaş yavaş geldiği için gidip bardağımı alacağım ve uyuyacağım. Sana iyi geceler! &-&