PORTAKALLAR BİTMİŞ!!! Yurtta bu yüzden yas ilan edildi. Sabah yorganın içine girdim, kafamı yastığa gömdüm ve boğulmayı bekledim.
Jimin'in portakal suyu olmadan yaşayabileceğimi düşünmediğim sırada içeri parmak uçlarında Jungkook girdi. Yas ilan ettiğimiz için odadan çıkmama eylemi yapıyorduk, buraya aşırı sessiz bir şekilde gelmek zorunda kalmış ve odasında olduğu sanılsın diye kapısını arkadan kapatmıştı.
Onu görünce portakal meselesini unutup kendime geldim ve yanıma gelmesi için yer açtım. Bir süre sessizce konuştuktan sonra Jungkook odasına gitmek için kalktı ama ona bunun özellikle bu saatlerde çok tehlikeli olduğunu söyledim. Namjoon hyungun duyma kapasitesinin en yüksek olduğu saatlere çoktan girmiş bulunmaktaydık.
Odasına gidemediğinden benim odamda kalacaktı, ben de ona en sevdiğim pijamalarımı verdim. O kadar tatlı olmuştu ki fotoğrafını çekip bastırmak ve basılan fotoğrafı sonsuza kadar ağzımda çiğnemek istedim. Jungkook ona garip bir şekilde baktığımı görünce sırıttı ve yatağa girip yanına gelmemi işaret etti.
"Sen uyuyana kadar gelmeyeceğim Jungkook."
Bir süre uyuyormuş gibi yaptı, sonra gerçekten uyuduğunu sandığım için yanına yattım. Yatmamla Jungkook'un beni kendine çekip gözlerini açması ve tekrar sırıtması bir oldu. Az önce o gerçekten uyuyakaldı, ben de olanları sana anlatmak için kollarının arasından yavaşça çıktım. Şimdi sabah yaptığım gibi yorganı üstüme çekip kafamı yastığa gömeceğim ve etrafa depresyon gazları saçarak uyuyacağım. Sana iyi geceler.~
