"Zümrüdü Anka"
Anlamıştım,nefes alarakta ölmek oluyormuş anlamıştım.
Yaşarkende ölmek neymiş anlamıştım.
Bir tek bunu anlamıştım, bu hikayede yanan bir tek bendim.Sabah elimdeki şalı narin bir şekilde başıma attım. Aynadan kendime bakarken, kapım sert bir şekilde açıldı.
"Benim şalım sende mi?!" Kuzenim Diclenin üzerime gelmesiyle bir adım arkaya gittim. Arkamdaki köhne bohçaya değerek durdum.
"Yok, Dicle ben almadım"
Başımdaki şala bakarak elini şala attı, sert şekilde çekerek tokalarımdan ayırdı."Bu benimdir!" Ama o onun değildi ki? Zaten hep onu takardım ben.
"Dicle o benim şalım"
"Ne dersin sen ya, bu benimdir"
Son kez elindeki şala bakarak arkasını döndü. Ama ben başı açık dışarı çıkamazdım ki, amcamlar izin vermezdi."Dicle, başka şalım yok, bu benimki bilmezmisin?" Kapı kulpundan elini çekerek bana döndü.
"HEM BENİMKİN AL HEM ÜSTE ÇIK HA? UMAY HANIM?" bağırarak söylediği sözlerle elimi ağzıma götürdüm. Çünkü yengem duysa iyi şeyler olmayacaktı en azından benim için."Ne oluyor burada? Niye bağırıyorsun kız valla baban bacaklarını kıracak duyarsa" yengemin içeri gelmesi ile başımı aşağı saldım.
Çünkü bu evde beni seven kimse yoktu sığıntı gibi yaşadım 17 yıldır.
Babam bir iş kazasında vefat etti, annemde babandan 2 yıl sonra vefat etti.O gün bu gündür yanlızdım, korkak güçsüz sığıntıydım bu evde. Amcam, yengem, Dicle bide küçük kardeşim şirin vardı. Tek evim, tek ailem oydu.
"Ana, Umay hanım bana özenmiş görürmüsün? Benim şalımı çalmış" başımı iki yana salladım.
Zaten beni suçlamak için sebep arıyorlardı."Yok yenge ben almadım,iki gözüm önüme aksın almadım" gözlerimden akan yaşı sildim.
"Kız sen bizim ekmeğimizi yiyip bizemi tekme atıyorsun?" yanıma gelerek saçlarımı arkaya çekti. Çok çekdiği için dizlerimi yere attım.Alışıktım, bana böyle davranmaları ilk değildi.
"Bir daha sakın, sakın benim kızımın eşyalarına dokunmayasın! Vallaha oyarım o gözlerini"
Saçımı bırakdığında künce sıkıldım. Elimi saçıma atarak yavaşça ovmaya başladım.
Yengemler odadan çıkdığında ayağa kalkarak aynadan kendime baktım.Kehribar gözlerim ağlamaktan kızarmışdı. Sahi onların ıslanmadığı bir gün varmıydı ki?
Kapı yavaşça açıldığın da saçımı düzelterek oraya baktım.
Elinde eski bir oyuncakla içeri giren şirini gördüm. Gözlerimi silerek yüzüme sahte gülüş yerleştirdim."Şirinim" dizlerimi yere atarak ona sarıldım. "Abla ağladın mı, sana kızdılar değilmi? Ama ben biliyorum sen almadın şalı" onun çocukluğunun böyle geçmesi beni çok üzüyordu.
Keşke ona güzel bir hayat vere bilseydim."Sorun yok, olur böyle şeyler üzülmek yok tamamı? Hani biz zümrüdü ankaya üzülmeyeceğiz diye söz vermiştik?" Zümrüdü Anka o bizim annemizdi Annemin bana verdiği zümrüdü Anka kuşlu kolyesi hep gerdanımda durardı,hiç çıkarmazdım.
"Evet zümrüdü Anka üzülmesin" gülümseyerek başını sığalladım.
"Hadi uyku vakti, uyu benimde işlerim var" Şirini yatağa yatırarak yanına geçdim.
"Abla zümrüdü anka hikayesini konuşsana""Efsaneye göre Simurg ya da bilinen adıyla Zümrüdü Anka kuşu, bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilir. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürler. Zümrüdü Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü bekler. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar… Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğar.
Bu kısır döngü sürerken, kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelir ki, Simurg’tan yardım istemeleri gerekir. Birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark ederler. Öyle çok beklerler ki yuvasından çıkıp havalanacağı anı. Sonunda umudu keserler. Tam her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Zümrüdü Anka kuşunun kanadından bir tüy bulunur. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup Simurg’un yuvasına gitmeye karar verirler.
Ancak Zümrüdü Anka kuşu yuvası, etekleri bulutların üstünde olan, görkemli Kaf Dağı’nın tepesindedir. Oraya ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekmektedir. Bu vadiler öyle zorludur ki, yolda bir sürü kuş kaybolur."
♤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darmaduman (Töre)
Fanfiction'Törenin ateşinde yanan genç kız, duygularını kayb etmiş bir adam. törenin ateşinde savrulan hayatlar...' Argo,şiddet,küfür, uygunsuz davranışlar içerir bilerek okuyunuz♤ [DÜZENLENECEKTİR]