Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"KIRIK"
Gökçe dışarı çıktığın da ardından gittim. İçimde nedensiz kırıklık vardı. Kapının ardında durduğum da sesleri duya biliyordum. "Teyze, ben bir şey sormaya geldim" "Söyle kızım,bir sorun yoktur inşAllah?" "Yok ama şey, bu toplantı yemeği var ya hani? Hira gidecekmiş neden teyze?" Azize hanımağanın derin nefes verdiğini işittim.
"Öyle uygun görülmüştür kendi aralarında" "Tabi öyle ama, ben hiç yakışık almaz diyorum. Hani Serhat abim evli ya, Karısı var ya, o eşlik etsin bence yani" Ah Gökçe yapdın yapacağını. "Elbet öyledir ama,sen bu işlere karışmayasın Gökçem. Abinler böyle uygun görmüştür"
"Bende bir şey demiyorum Teyze ama yakışık almaz diye dedim... ama yine de siz en iyisini bilirsiniz" kapı açıldığın da koşarak odama girdim. Gökçe kıkırdayarak odaya girdiğin de kaşlarımı çattım. Kabül etmemişti niye sevinçliydi ki?
"tabii şimdi kabül etmedi ama kalbine kurt saldım ben bi kere onun. Hem ben haklıyım. Sensin onun karısı tabii sen gideceksin" gülerek ona sarıldım. Bu evde böyle sıcak bir insan görmek çok iyiydi. Oda sıkıca bana sarıldığın da konuştu. "Artık akşama bakacağız ya Teyzem Serhat abimle konuşacak yada..sen gitmeyeceksin. Ama üzülme tamam mı?"
"Yok ya zaten hiç hevesli değilim ama sen böyle konuşunca istemsizce hevesim geldi" küçük kahkaha atdığın da birden aklıma Şirinim geldi. Hep onunla böyle gülerdik. Acaba ne yapıyor güzel miniğim. Onu o kadar özlüyordum ki anlatamazdım.
♤
Akşam olduğun da salonda ki masa hazırlandı. Bense cam şişeden dışarda yağan karı izliyordum. Büyük kapı açıldığın da konağa siyah araba girdi. Serhat ağanın arabasıydı. Kapısı açıkdığın da arabadan inerek eve yol aldı. Siyah saçların da kayb olan kar kirpiklerinde de duruyordu. Kısık gözlerle cama baktığında. Arkamı dönerek masaya geçtim.
Öff,ne inceliyorsun adamı Umay?! "Hoş gelmişsin oğul" "Hoşbulduk Babaanne" gözleri beni bulduğun da ayağa kalktım. Ne yapmalıyım? Hoş geldin demelimiyim? Off bu konulardan zerre kadar anlamam ben.
Her kes sofraya geçtiğinde Azize hanımağanın daveti ile her kes yemeğe başladı.
Yemek bittiğin de "Afiyet olsun" diyerek yukarı çıkan Serhata baktım. Yemeğimi yemeye devam ederken Gökçenin uyarır tonda ki gözlerine çarptı bakışlarım. Bana ardından git diyordu. Ama ben yemeğimi bitirmemiştim ki!
Biraz zaman geçdikten sonra, bende "Afiyet olsun" diyerek masadan kaltım. Hiranın beni süzen bakışlarına aldırış etmeden yukarı çıktım. Allahım kafayı yiyeceğim! Ben bu adama bir az yaklaştığımda niye heyecanlanıyordum? Sanki ondan çekiniyordum.
Derin nefes alarak odaya girdim. Yoktu! Nerde bu adam? Odaya girmedi mi? "Benimi arıyorsun?" Dişlerimin arasında olan dudağımı daha da sıktım. Acımıştı, arkamı dönerek üstü çıplak altında ise eşofman olan Serhat ağaya baktım. "Hayır?" Dedim gözlerimi üzerinden çekerek. Dövmeleri onu oldukça ürkütücü kılıyordu.
"Eminmisin?" Bana yaklaştığın da bir adım arkaya çekildim. Saçlarını kuruttuğu havluyu yatağa fırlatarak dahada yaklaştı. Sırtım duvara değdirğin de durdum. Konuşmak istiyordum ama sanki ağzımı açamıyordum. "Eminim, niye seni arayayım?" Yüzüm de gezinen gözlerini çekerek boyduma dikti. Ah o izler aklıma geldikçe utanıyordum.
"Arama zaten"
Ruh bozukluğu var bunda. Hala yüz yüzeyken ben başımı aşağı salmıştım. "Hazrılan, akşama yemeğe" ne yemek mi!? Doğrumu duymuştum. "Ne yemeği?"
"Sen hazırlan" kısa cevapları beni tatmin etmesede daha fazla sormadım. Nede olsa biliyordum değilmi hangi yemek. "Azize Hanımağa mı konuştu senle" aramızda ki mesafeyi açarak kaşlarını çattı. "O nerden çıktı?" Nasıl yani? O konuşmamışsa beni kendisimi göturmek istiyordu?
"Yok,öylesine sordum" bir şey demeden giyinme odasına girdi. Dışarı çıkarak Gökçenin odasına girdim. "Gökçe!Gökçe! Bil bakalım ne oldu?" Gökçe gülümseyerek bana baktı. "Hiranın yerine sen eşlik edeceksin?"
"Evet ama, Azize hanımağa konuşmamış kendisi böyle istemiş"
"Bak bak Serhat abime bak be kıral adam" "Evet ama , ben hiç öyle yerlere gitmedim ki? Ne giyerim? Ne yaparım bilmem ki?" "Ya sen boş ver kendin ol yeter. Kıyafet işide bende. Ben bilirim bu ortamlarda ne giyilir" içim rahatlamıştı nerdeyse.
Kolumdan tutarak beni aynanın önündü oturttu. "Sana tam oturacak bir şey buldum" dolabı açarak siyah saten bir elbise çıkardı. Yuh! Bu çok açık gibi duruyordu? "Ama Gökçe bu açık bak giydikten sonra git değiş falan diyecek ya sonra?"