Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"AY TENLİ"
Kapının ardın da durduğum da elim kilttteydi. Kapıya sert vurduğun da yerimden sıçradım. Açsamı acaba? "Umay aç kapıyı beni sınama!" "Git burdan tüm konağı ayağa kaldıracaksın" rezil olacaktık. Biri çıkıpta ne oluyro dese bir kadına sarıldım, ama açıklamasını karıma yapmıyorum diyecekmiydi?
"Kırdırtma kapıyı aç odada kal, ben başka yerde uyurum" tabii ki başka yerde uyumayacaktı. "Dünden razısın benle uyumamağıma! Beni istemediğini biliyorum" ne diyeceğini merek etmiştim doğrusu. "Nerden çıkardın seni istemediği mi?" "İstesen böyle davranmazsın. Bir kadına böyle davranılmaz!"
"Lan bilmiyorum işte, bir kadına nasıl davranılır bilmiyorum. Nasıl sevilir nasıl olur bilmiyorum. Sen öğret bana Umay" kapıyı açacağım sırada elim geri gitti. Hayır açmayacağım iki hoş lafına güvenerek aptallık yapmayacaktım. Hem daha o kızın kim olduğunu bile öğrenedemdim. "Öğrenmek zorunda değilsin. Çünkü ben senin öğrenmeni hayatımda olmanı istemiyorum. Sen bir gün iyi olursun sabahki gün paramparça yaparsın insanı. Ben artık paramparça olmak istemiyorum"
"Eninde sonunda çıkacaksın Umay"
Tehtit eder tonda söylemişti sanki. Kapının ardından gittiğini duydum. İyiki konaktakiler duymamıştı. Yatağa geçtiğim de biraz sanki rahatlamıştım. Senle evnedikden sonra hiç bir kadına dokunmadım dedi. Yalan söylemezdi biliyorum. Ama yine de o kız kim ne bu anlatamadığı olay anlamıyordum bir türlü! Yatağa geçerek yorganın altına girdim. Gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım.
Serhat Demirkan'dan
Kapının ardından çekilerek odama girdim. Onu aldattığımı düşünmüş. Demek o yüzdün iki gündür yüzüme bakmıyor. Onu aldatmazdım istesemde yapamazdım. Bahar konusunu anlatamazdım,daha kimseye. Yatağa geçtiğim de yanımda ki,boşluk beni rahatsız ediyordu. Kokusu yoktu. Ne ara alıştım ben Umaya bu kadar? Ne ara kokusuna kadar ezberlemiştim.
Ayağa kalkarak aşağı indim. Salondaki dolaplara baktığım da odanın yedek anahtarını bulamamıştım. Nerde bu anahtar?! "Serhat bey?" Arkamdan gelen sesle sakince açtığım dolabı kapattım. "Kerime abla?" Kerime ablanın garip bakışlarını üzerimde buldum. "Bir şey mi istediniz?" Saat 3 ben anahtar arıyorum çok mantıklıca.
"Şu benim karşı odanın anahtarı nerde?" "Anahtar? Bu saatte?" "Evet?" Başını sallayarak salondan çıktı. Elinde ki, anahtarla bana yaklaştı. Anahtarı bana uzattığın da alarak. "Sağ ol" dedim. Yukarı çıkarak yavaşca kapıyı açtım. Yatakta yatan kızı gördüğem de bu odaya tam olarak niye geldiğimi unuttum. Sahi buraya niye gelmiştim.
Yatağın kenarın da oturduğum da camdan düşen ay ışığı Umayın yüzüne vuruyordu. Ay teni dahada parlamıştı. Kahve rengi saçlarını yavaşca okşadığım da dolgun dudaklarını hafif büzdü. Yüzüm de oluşan gülümsemeye engel olamamıştım. Sabahlara badar baka bilirdim belki. İlk gördüğüm günden beri Umayı o atın üstünde gördüğüm günden beri, onda bir şey olduğunu anlamıştım.
Anlamıştım ki, tüm işimi gücümü bırakarak ardından gitmiştim. Boynuna baktığım da ZümrüdüAnka kolyesini gördüm. Boran şerefsizin söyledikleri aklıma geldikçe deliriyordum resmen. Yatağa geçerek onu kollarımın arasına aldım. İşte şimdi uyuya bilirdim...
Umay Demirkan'dan
Sabah üzerimde ki ağırlıkla açtım gözlerimi. Başımı kaldırdığımda Serhatı gördüm. Ne yapıyor burda! Nasıl girdi ki? Manyak bu adam. Nasıl fark etmedim geldiğini? Yatakta doğrularak ona baktım. Uyurkende kaşlarını çatmazsın be adam. Niye bu kadar yakışıklı ki? Elimi yüzüne yaklaştırarak parmaklarımın ucunda hafif dokundum. Garip histi...
Serhat gözlerini açdığında elimi geri çektim. "Sen hep beni böyle inceliyorsun farkındamısın?" Yüzümü sıvazlayarak bardakta ki suyu içtim. "Söyledikleri kadar varmısın diye baktım" güldüğünde "Varmıymışım?" Dedi. Başımı hayır anlamında salladım. "Tüm Ürgüp seni abartmış. Kızlar fazla büyütmüş seni" dedim.
"Kızlar?"
"Tüm kızlar işte? Hepsi sana aşık ya?" Boş gözlerle bana baktığın da yatakta biraz daha dikleştim. "Bilmiyorum deme?" "Hepsi mi?" Diye sordu. Benim bildiğim kadar hepsi ona aşıktı evet. "Evet?" Yüzenü yüzüme yaklaşdırarak dudaklarıma baktı. "Yani sende?" Kendi tuzağıma düşmüştüm resmen! "Tabii ki, ben hayır" diyerek yataktan kalktım.
"Hem senin burda ne işin var!" "Karımsız uyuyamadım" küçük kahkaha atarak"çok komik" dedim. Başka bahane bulamadı galiba. Ama ona baktığım da gayet ciddi duruyordu. "Böyle yaparak bir şey elde edemezsin" kapının kilidini açarak odamıza girdim. Elimi yüzümü yıkayarak aşağı indim. Serhat ise duşa girmişti.
Şirini uyandırarak üzerini giydirdim. Salonda her kes yemek yiyiyordu. "Hanım ağam biraz rahatsız bu gün yemeğe inmeyeceğini belirtti" Kerime abla mutfağa girdiğinde sofraya oturdum. "Afiyet olsun" Yengemler başını salladığın da Hirayla Gökçeyi masada görememiştim. "Gökçeyle Hira nerde?" "Gitti onlar" dedi zilan hanım.
Gökçenin gitmesine üzülmüştüm. Yengem yan masamdaydı kulağıma yaklaşarak "Dün akşam kavga mı ediyordunuz?" Dediğin de ekmek boğazımda kaldı. "Ha-hayrı yenge sen yanlış duymuşsun" bir şey demediğin de Amcama baktım. Yemek yiyiyordu bir tarafdan da bize bakıyordu.
Serhat salona girdiğin de her kes "Günaydın ağam" dedi. "Günaydın" Masaya geçerek bir iki lokma yedi. "Umay üzerini giy çıkıyoruz" "Nereye?" "Gidince görürsün" dedi. Gidince görürmüşüm!
"Enişte beni de okula bıraksanız?" Diclenin sesiyle Yarende ayağa kalktı. "Benide" şöförünüz mü yok sanki? "Atlayın" dediğin de spor arabaya bindik. Acaba yine hangi süprizle karşılaşacağız?