Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"YAĞMUR"
Serhat duşa girdiğin de kucağımda ki yavru kediye baktım. Islanmıştı hemen üzerimde ki islak kabanı atarak kediyi havluya aldım. Küçük kediyi havluya sararak kenara koydum. Duşa girmem gerek her yerim ıslakrı. Ah! Serhatda duşa girdiğin de çok geç çıkıyordu.
**** Baya zaman sonra Serhat sonunda çıkmayı becermişti. Yine üstü çıplak altında siyah eşofman vardı. Gözlerimi yere diktiğim de küçük kahkahasını duydum. Bakışlarımı yeniden üzerinde dikdiğim de konuştu. "Ne o utanıyormusun kocandan?" Bunu ciddi söylemediği alaylı sesinden belli oluyordu. Hem ben onunla konuşmuyorum!
"Sanki hiç görmedin" Allahım kafayı yemiş bu, yanından ışık hızıyla geçerek banyoya girdim. Sanki hiç görmemişsin ne demek! Kalbim hızlandığın da derin nefes alarak duşa girdim.
Duştan çıktığım da Sethat yatakta oturmuş elinde ki elefona bakıyordu. Nemlenmiş saçlarımı arkama atarak kedinin yanına gittim. Hala uyuyordu. Gülümseyerek parmak ucumla başını okşadım. "Yağmur dursun onu dışarı at" arkamı dönerek ona baktım. Neden ama? "Neden?" "Evde onu saklayamayız sokak kedisi" dedi. Temizlerdik, hem o yavru kedi daha kirli falan değil ki. Tüyü bile dökülmüyordu.
"Temizleriz?" Başını kaldırarak bana baktı ayağa kalkarak dolabın önüne geçti dolabı açarak siyah gömlek aldı. Üzerine giyerek yavaş yavaş düğmelerini ilikledi. "Hayır" emir tonunda konuşması sinirmi bozuyordu! "Neden?" Başını düğmelerden kaldırarak bana baktı. "Uzatma"
Allahın duygusuzu! "İyi!" Ellerimi bir birine bağlayarak camın önüne geçtim. "Nerde lan bu?" Kendi kendine konuşduğun da yanıt vermedim, bakmadım bile. "Takımın ceketi nerede?" Başımı çevirerek "bilmiyorum" dedim.
Sinirle nefesini dışarı vererek bana baktı. "Trip mi atıyorsun?!" İyi anlaya bildi sonunda çok şükür. Hala bana bakarken yeniden başımı cama çevirdim. Gidip kendisi bulsun gömleğini bana ne? "Sana sordum?" "Hayır ya ne tribi?" Yanıma geldiğin de istemsizce korktum. Biraz çok şımarıklık yaptım galiba.
Yüzümü incelediğin de bakışları dudaklarıma kaydı elini yanağıma attığın da gözlerimi bir anığına kapattım. Yengemden amcamdan alışkanlık kalmış. Kulağıma yaklaşarak nefesini kulağıma itti. Bedenim titrediğin de ilk gecemiz aklıma geldi. Ondada böyle olmuştu.
"Bana sakın trip atma, sevmem"
Başımı kaldırarak yüzüne baktım. "Kedi kalsın?" Başını olumlu anlamda salldı. "Kalsın ama önce temizletelim, Fetihe söylerim ona ev alır sonrasın da artık sen bilirsin. Ama yatağa falan çıkarsa günah benden gider" gülümseyerek başımı salladım. Yatağa çıkmaya izin vermezdim olur biter.
Yanağımda ki elini gevşeterek baş parmağıyla dudağımı okşadı. Kaşları hemen çatılınca "Sürme şu şeyi dudağına"dedi ruj mu? Bu adamın rujlarla ne sorunu var? "Zaten kırmızı" bunlar ne bilmiyorum iltifat mı ne anlamıyordum ama etkilenmeme sebep oluyordu. Yani,biri bana hoş bir şey söylediğin de garip hiss ediyordum. Heleki o kişi Serhatsa kalbim hızlanmaya başılıyordu.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığın da dudaklarımız bir birine değeceği an kollarının arasından çıktım. Utanıyordum! Eli havada kalmışken başını çevirerek çatılmış kaşlarla bana baktı. Yanaklarım yandığın da kızardığını anladım.
Saç kurutma makinesini alarak banyoya girdim. Elimi kalbimin üzerine götürerek derin nefes aldım. Beni öpecekti, hemde kendi isteğiyle. Ben niye geri çekildim ki? Bilmiyorum ama utanmıştım. Bana artık inanıyormuydu? Yani yanlış bir şey yapmadığımı biliyormuydu? Saçımı kurutarak dışarı çıktım. Yüzüme nemlendici vurarak hafif makyaj yaptım. Dudaklarıma nar çiçeği ruju vuracağım sırada Serhatın sözleri aklıma geldi. Ruju yerine koyarak Dudağımada nemlendirici vurarak aşağı indim.
Yemek masası hazırlanmıştı. Yemek yedikten sonra Azize hanımağalara kahve yaptım. Yukarı çıkacağım sırada Serhatla Hiranın konuşduğunu gördüm. Off ne konuşuyorlardı karşılardın da dosyalar vardı. Hira nın dediği şeyi duyduğum da dinlemeden yapamadım. "Kaç zamandır senle baş başa yemek yemedik Serhat yarın akşam ayarlayayı mı?" Serhat başını kaldırarak Hiraya baktı. "Bakarız" "Ama bakarız yok ben evet olarak kabül etdim"
Serhat başını salladığın da yukarı çıktım. Saçmalama onu kıskanacak halim yokdu! Kapı açıldığın da içeri Serhat girdi. Ona takmadan kediye baktım. Acaba ismi ne olsa? "İsim mi düşünüyorsun?" Aklımı mı okuyor bu adam? "Hı hım"
"Yağmur, yağmur olsun? yağmur da bulduk ya" dedim. "Bana ne, ne koyarsan koy" niye soruyorsun o zaman?! Belkide ona sora bilirdim şimdi. "Serhat bir şey sora bilirmiyim?" Cevap vermemişti. Umursamazca başını salladı"sor" "Yarın, Yengemlere gide bilirmiyim?" Başını kaldırarak bana baktı. "Ne o yattığın şerefsizle mi görüşeceksin?" Ne? Ne diyor bu adam? Hala aynı terane bana inanmıyordu hala!
"Biliyormusun artık sana kendimi anlatmayacağım,istiyorsan inan istemiyorsan inanma senin işin!"