Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"ÇARESİZ"
Araba durduğun da geldiğimizi anladım. O kadar sevinmiştim ki, hatta şaşırmıştım. Hirayla yemeğe gitmediği için. Başımı kaldırıp ona baktım. "Bekleyecekmisin?" "Yarım saat" başını bana çevirmeden konuştu. Başımı sallayarak arabadan indim. Kapının önüne geldiğim de sanki bu güne kadar ne yaşadıysam bu evde gözümün önünden geçti. Serhatla ilk görüşmemizde durmuştu.
Kapıyı açarak içeri girdim. Ev kapısını tıklattığım da kapıyı açan Yengemdi.
"Kız Umay,ne arıyorsun burada?" "Merhaba yenge,ben sizi görmeye geldim" şirini görmeye geldim demedim. Birde onun için bir saat konuşacaktı.
"Geç içeri" içeri geçdiğim de merdivenlerden inen Şirini gördüm. "Şirinim!" Kollarımı açtığım da kucağıma geldi. "Kuzum çok özledim seni"yüzünün her tatafından öptüm. "Bende abla neden gelmedin?" Gelemedim diyemedim şirine. "Umay" Diclenin sesiyle ona baktım. Beni süzdüğünde ağzımı açarak konuşacağım sırada konuştu.
"Mutlumusun? Ha! Tabii mutlu olursun baksana üstünden zarafet dökülüyor" Şirinin saçını okşayarak koltuğa oturttum. "Bunu mu konuşacağız Dicle" Üzerime gelerek işaret parmağını bana salladı. "Tabi ki bunu konuşacağız senin bendem çaldığın hayatı konuşacağız!"
"Beni evlendiren sizsiniz bilmiyormuş gibi konuşma" bana öyle bakış attı ki sanki tüm yanlışları ben yapmışım gibi. "Sakin ol Dicle baban geldi" amcam odaya girdiğin de ilk bakışları beni buldu. Yakınlaşarak elini öperek alnıma koydum. "Sonunda gelmeyi becermişsin, unuttun zann ettim bir an" bir şey söylemeden geri çekildim.
"A,a o hiç bizi unutur mu? Biz ona aile olduk. Hakkımızı hor görür mü hiç?" Ne demek istediklerini anlamıştım. Saate baktığımda 10 dakikam kalmıştı. Şirinin yanına geçerek onu yukarı çıkardım. "Nasılsın güzelim" "İyiyim abla, ben seni bekledim benide götürmeyecekmisin?" Ona söz vermiştim. Tutacaktım da ne olursa olsun.
"Götüreceğim inan bana ama, biraz zaman geçsin tamam mı?" Başını salladığın da ona sarılarak hasretimi giderdim."yemek yedin mi? Akşam üzerini uyurken açma tamam mı?" "Tamam" ondan ayrılarak aşağı indim. "Damat niye gelmedi?" "Onun işi çıkdı amca,ben artık gideyim" kapıdan çıkacağım sırada yengem kolumdan tuttu.
"Yokmu üzerinde para? Senden bir boğaz daha besliyoruz burada haberin var mı? Yoksa kardeşin aç mı kalsın?" Ama üzerimde para yoktu ki,zaten benim param yoktu. "Yenge benim param yok ki?" Kolumu daha çok sıktı. "Niye geldin o zaman ha!" Bakışları bileklerime kaydığın da, "Çlkar şunları" kolumda ki altın bilezikleri çıkararak ona verdim.
Ya anlarlarsa? O zaman ne diyecektim? Bilezikleri onun avucuna koyarak dışarı çıktım. Kolumun açık kalan kısmını kabanın koluyla kapatarak arabaya bindim. Serhat bana bakarak önüne döndü. "Bir şey mi oldu?" Kaşlarım havalandığın da "hayır,sadece Şirini özlemiştim" dedim.
"Umay"
Adım o kadar güzel söylemişti ki, her zamanki gibi sert değil sakin ve yumşak. Ona baktığım da konuşmaya devam etti. "Evlenmeyi neden kabül ettin?" Bunu ona açıklamamıştım değil mi? O aralar o kadar çaresiz dim ki. "Şirin için, ben evlenmezsem bir kaç yıl sonra onu evlendireceklerdi. Onun hayatını mahv etmek istemedim" sesizlik oluştuğun da derin nefes verdi. "Amcanın kızı var neden o değil sen?"
Ah,buraları nasıl anlatırdım ki, nasıl derdim ki,amcanla evleneceğimi sanmıştılar. Diclede senle evlenmek istiyordu. "Şey,oralar biraz karışık anlatmasam?" Hem Diclenin olmasını mı istiyordu? Bir şey söylemeden arabayı sürmeğe devam etti. Bense ürgüpün güzelliğini izledim. Havada uçuşan balonlar o kadar güzeldi ki. Hep onlara binmek isterdim.
Araba durduğun da inmeden önce ona teşekkür etmek istedim. "Teşekkür ederim"
"Böyle mi ediyorsun teşekkür?" Anlamadığım için kaşlarımı çattım. Böyle derken? "Anlamdım?" Dudakları hafif kıvrıldığın da benle alay ettiğini anladım. Yüzünü bana dönerek biraz yaklaştı. Haraket etmesi ile kokusu burnuma doldu. Bu adam ne yapıyor ya?!
"Genelde teşekkür için kocalar öpülür ya" utançtan yanaklarım kızardı. Onu öpmemi mi istiyordu? Elimi yamağıma götürdüğüm de kaynar olduğunu gördüm. Bakışları yanaklarıma kaydığın da bu sefer daha kocaman gülüş sergiledi. Al işte alay ediyordu. Niye böyle bakıyor bu adam bana? Dikkatle.
Bende hafif yaklaştığım da teninin sıcaklığı kaynar yanaklarıma vurdu. Yanağından öperek geri çekildim. Yüzüne bakmadan arabadan indim. "Sakin ol Umay! Siz karı kocasınız sakin ol" kendi kendime konuşarak eve girdim.
Fazla utangaçtım? Böyle şeyler hiç yaşamamıştım ki? İlkti tabii böyle olacaktım. Bu Serhatı da hiç anlamıyorum! Bir öyle bir böyle. Sözde bana inanmadığını söylüyor ama böyle şey istemeside garipti.