53

37.3K 1.1K 74
                                        

"HÜZÜN"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"HÜZÜN"

Kırıldıkça değişirsin,değişdikçe güçlenirsin,güçlendikçe umursamazsın. Ben Serhatın bu tavırlarını umursamaya bilirmiydim?
Belkide alışacaktım,belkide alışmıştım...

Gözümü açtığım da saate baktım.Uyuya kalmışım. Serhat yoktu. Saat daha yediydi niye gelmemiş ki? Yanıma baktığım da yerin bozulduğunu gördüm. Gelmişmiydi? Niye uyudum ki?
Banyonun kapısı açıldığın da, Serhat saçlarını havluyla kurutarak bana döndü. Ellerine baktığım da dövmeli elinin üstünün yara olduğunu gördüm.
"Niye uyandırmadın beni?" Boş bakışlarla bana bakarak önüne döndü.
"Niye uyandırayım" balkona çıkarak sigara yaktı. Saçları daha kurumamış neden çıkıyorsun ki üşürsün.

Ayağa kalkarak elimi yüzümü yıkadım.
Üzerimi giyerek dışarı çıktığım da Serhat hala balkondaydı. Gözüm çekçmecenin üzerindeki bir sürü pamuk şekerine kaydı. Yanına giderek birini elime aldım. Bir tane istemiştim ama burada bir sürü vardı. Yüzümde oluşan gülümsemeyle Serhatın yanına gittim.
Serhat yüzüme bile bakmadan yanımdan geçerek gittiğinde arkasından gittim.

"Eline bakayım" dedim sakin sesle. Elini ellerimin arasına aldığımda,Kemikli parmaklarının üstünün yara olduğunu gördüm. Kim bilir ne kadar dövmüştü.
Elini geri çekerek ayağa kalktı. Onun kalkmasıyla başımı kaldırdım.
"Gerek yok" dedi düz bir sesle.
Ayağa kalkarak önünde durdum. Gözlerine bakıyordum ne hiss ettiğini amlamak için ama gözlerinde hüzün vardı.

"Lütfen böyle davranma"
"Nasıl davranayım? Karımı odamızda biriyle yakalıyorum!" Sanki ben çağırmışım gibi konuşuyordu.
"Yakalıyorum ne ya? Ben onun buraya geleceğini bile bilmiyordum. Sanki seni aldatmışım gibi konuşma"
"Aldatmadın mı?" Sadece bakıyordum,onu aldattığımımı sanıyordu.
"Aldatmak nasıl oluyor? Sen beni aptal yerine koydun! Karımı bir herifle odada basıyorum"

"Tek suçum Yusufu sana söylememek. Aldatmak ne ya? Hemen yargılıyorsun sanki bilmiyorsun bir suçum olmadığını ama bağırıp çağırmak daha kolay değilmi?" Gözlerim sinirlendiğim için doluyordu. Başımı aşağı salarak derin nefes aldım.
"O herifin adını ağzına alma!" Diyerek ekledi ardından,
"Ben ağayım! Sende karımsın böyle bir rezillik kapatılamaz. Ama ben ne yapıyorum her zamanki gibi senin yanlışlarını toparlıyorum!" Başımı salladım. Benim rezilliğim peki ya onun rezilliği.
"Hep yanlışları ben yapıyorum değilmi?! Sen gidip bir kadına sarıldığında sonrada onun bile doğru düzgün açıklamasını yapmadığında ben bir şey demedim. Sana inandım"

"Umay..." diyerek gözlerini kapattı sanki bir şey demek istiyordu ama diyemiyormuş gibiydi.
"Küçüksün üzerine çok gelmek istemiyorum ama,yanlışların göz ardı edilir gibi değil" anlamıyorum ne demek istiyordu?
"Göz ardı edilemeyecek derecede evet ama, sen göz ardı ediyorsun çünkü biliyorsun bir suçum olmadığını"

"Saçmalıyorsun şu an! Aklın yokmu senin bir şeyi hall edemiyormusun? Mutlaka bir olaymı çıksın sonramı anlatacaksın her şeyi ha!"

Aklın yokmu? Zorla tuttuğum göz yaşlarım aktığında yatağa oturdum.
"Özür dilerim.." dedim kısık sesle.
"Özür dileme özür dilenecek şeyde yapma. Sen evlisin her adımına dikkat etmen gerek,üstelik benim karımsın"
"Özür dilerim.." dedim aynı tonda.
Bir şey demeden dışarı çıktı. Ağzımı açtığımda dudaklarımdan kaçan hıçkırığı tutamamıştım. Elimi yüzüme tutarak ağladığımda aklıma Serhata bunu kimin dediği geldi.
Sahi kim söylemişti? Tabii ya Yusuf meselesini yengemle Dicle dışında kimse bilmiyordu.

Hem çarşıya çıktığımızda arkamızdan geldiğinde yanlız onlar görüyordu.
Saçma sapan konuşmuş Sethata. Sinirle göz yaşlarımı silerek dışarı çıktım. Yengemlerin odasına girdiğimde Yengemle Dicle kahve içiyordular.
Beni gördüklerin de ayağa kalkarak ne olduğunu anlamaya çalıştılar.
"Hanginiz söylediniz? Ha! Senmi?" Dedim yengeme bakarak yengem başını hafif kaldırarak Dicleye baktığında onun söylediğini amladım.

"Sen nasıl bir adamsın ya ha! Hep seni kendimi kardeş gibi gördüm. Ne yaptım ya ben sana! Niye gidip olur olmadık şeyler söylüyorsun utanmıyormusun ya?"

"Bir şey demedim kimseye" inanmadım tabii ki onun dışında kimse bilmiyordu ya bu meseleyi.
"Serhata sen demedin yani aramızda hiç bir şey geçmeyen adama sevgili olduğumuzu?" Başını aşağı saldığında
"Yazıklar olsun" dedim. Arkamdan kuyu kazanlar ailemdi demekki.
Dışarı çıkarak salona indim. Utanmaz!
Nasıl bir insan böyle bir yalan konuşa bilir ki? Ne kadar kin birikmiş kalbimde demekki.

Yemek zamanı geldiğinde hiç havamda olmadığım için aşağı inmemiştim.
Kapım çaldığında "gel" dedim.
"Umay hanım sizi yemeğe bekliyorlar"
"Biraz rahatsızlandığımı gelemeyeceğimi söyle lütfen" başını sallayarak dışarı çıktı. İçimde oluşan sıkıntıyı laflarla anlatamazdım.
Çalışan gittiğinden hemen sonra Serhat girdi odaya. Dikkatle bana baktığında
"Yemeğe niye inmedin?"dedi. Cevap vermemiştim.
"Soru sordum değilmi?!"
"Canım istemiyor" başımı kaldırarak ona baktığımda gözlerime baktı.
"Bana öyle bakma" hala ona baktığımda çocuk misali başımı aşağı saldım ve parmaklarımla oynamaya başladım.

"Nasıl?"

"Sanki tüm yanlışları ben yapmışım gibi" diyerek beni ayağa kaldırdı. Başımı kaldıratak gözlerine baktım. O kadar karanlıktı ki gözleri sanki biraz daha baksam kayb olacaktım o karanlığın içinde.
"Sanki...sen küçük bir bebeksin de ben seni incitmişim gibi" doğru yanlış yaptım ama evet beni incitmişti. Son zamanlarda o kadar güzel davranıyordu ki birden böyle davrandığın da garip gelmişti.
"Ben.."
"Konuşma Umay, konuşursan inanırım sus" dedi...

Her satır arası fikrinizi bildirin🫂

Darmaduman (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin