9

61.2K 1.9K 51
                                        

"KINA"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"KINA"

Sabah uyandığım da, ayağa kalkarak Camdan baktım. Bahçemiz adam doluydu Tabii ya Bugün kına değil mi?
Şirin'i uyandırarak aşağıya indim her şey hazırlanmıştı masalar bezekler.
Herkes mutlu görünüyordu Tabii ben ve yengemler hariç.
"Allahın yetimi geldi Hanımağa oldu!
Hemde Serhat Demirkana. Ana nasıl olur bu iş ya? Ben olacaktım onun karısı o değil!"
Diclenin bağıran sesi kulaklarımda yankılandı.

Off, ne yapacağımı bilmiyordum alışmak elde değildi zaten. Belki de alışmaktan korkuyordum. Serhat Ağa ile nasıl  aynı evde olurdum ki?
Gözlerinde belliydi bana olan Öfkesi kini. Ve bu kin nin öcünü benden alacağını gayet iyi biliyordum.
Bundan sonra yaşayacağım her şey senin isteğin demişti ne demek istediği gayet açıktı. Sana ne yaparsam yapayım Senin isteğin senin seçimin Sen cezanı çek diyordu Sanki.


" Umay Hanım lütfen Bizimle gelin Saçınız ve makyajınıza biz ilgileneceğiz" Gelen 2 tane kadına bakarak başımı salladım ve ardından gittim. Masaya oturduğum da karşımdak i koca aynadan kendime baktım.  Berbat görünüyordum yorgun ve ruhsuz.
Kadınlar saçın ve makyajımla ilgilenirken ben size sadece yavaşça akan gözyaşlarımı sildim.

" Her şey hazır mı kına başladı artık" kapıdan içeriye giren Zilan hanımı gördüğümde ayağa kalktım sonra da başımı çevirerek aynadan kendime baktım. Evet hazırdım dışım hazırdı ama içim hiç hazır değildi.
Kadınlar başını sallayarak dışarı çıktığın da Zilan Hanım baştan aşağıya beni süzdü ve gözlerinde ki memnuniyetsiz ifade ile başını salladı.

"Hayde gidiyoruz" kırmızı kıyafetimin eteklerini tutarak Zilan Hanımı takip ettim merdivenlerden aşağıya indiğim de tüm köy halkı Bizim bahçeye toplanmıştı.
Davullar zurnalar adamlar atlar hepsi doluydu bizim bahçede.
Beni gördüğünde çalgıçılar Davulları birbirine vurarak çalmaya başladılar.

Herkes oynarken ben benim için hazırlanmış masaya oturarak etrafı süzdüm Serhat Ağa yoktu.

Baya zaman geçmişti insanlar hala oynuyor ve para saçıyorlardı kapı açıldığın da içeriye gelen Azize Hanımağayı görünce ayağa kalktım. Karşımda durarak siyah kutunun Ağzını açtı ve içinden çok güzel bir gerdanlık çıkardı.
Yengemin gözü hemen gerdanlığa çevrildi.
Ateş çıkan gözlerle gerdanlığı süzdü.

Saçlarımı geri atarak gerdanlığı boynuma takdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı geri atarak gerdanlığı boynuma takdı. Küpelerini de takarak geri çekildi.
"Teşekkür ederim" başını sallayarak şalını düzeltti.
"Bir ömür torunumla mutluluklar,dilerim" gülümseyerek başımı salladım. Her kesin gözü benim üstümde olurken, heyecandan elim ayağım bir birine giriyordu.

Sanki, bu pahalı şeylerin içinde eziliyormuşum gibi gelmişti. Bu gerdanlık bana göre değildi sanki.
Ben bu pahalılığın içinde fazla ucuzdum.

"Haydi kalk kına yakılacak" Diclenin sesiyle ayağa kalktım.
Tam ortaya kurulmuş sandalyeye oturdum. Başımda ki kırmızı örtüyü yüzüme attılar.
Avuçlarımın içini açadığımda kınayla altını avucuma koydular. Üzerimde çeyrek altın takılıyordu. Ve ağırlık yapmaya başlamıştı.

Tüm genç kızlar başıma toplaşarak yüksek, yüksek tepelere okudular.
Başımı kaldırarak etrafa baktım. Elimdeki kınayla altını sıkdım. Su an üzerimde ki tüm altınları çıkarıp buradan koşup gitmek istiyordum.
Sonu ölüm bile getirse gitmek!

Ellerime bakarken, kınalı ellerime yaş düşdüğünü gördüm. Yanaklarım ıslanırken kendimin bile ağladığımdan haberim olmadığını anladım.
İçim daralıyordu, nefes alamıyordum.
Korkuyordum,gözümün önü kararıyordu. Sesimi çıkarmadan ağladığım için nefesim yetmiyordu.

Böyle değil, bağırarak ağlamak istiyorum. Kimsenin olmadığı yerde. Bu cehennemden kurtukmak istiyordum.
Allahım, sen büyüksün sen imkansıza imakan kılansın. Yalvarıyorum yardım ev bu aciz kuluna.
Çünü artık dayanamıyordum.

Şarkı bitdiğin de burnumu çekdim.
Başında ki örtü açıldığında ayağa kalktım. Masama geçip oturduğum da, kapılar açıldı. Davullar yeniden çaldığında siyah takım elbiseli Serhat ağa girmişti içeri. Gözüm ayaklarına kaydığında bu sefer bot değilde, takım elbisesine uyan ayakabı giymişti.

Her kes yeniden oynamaya başladığında Azize hanım En kenarda durup izliyordu. Belli etmiyordu ama mutluydu. Gözlerinde görünüyordu, mutlu olurdu tabii erkek torunu evleniyordu bunun önemini onun için anlıyordum.

Yanımda ağırlık hiss ettiğimde başımı o tarafa çevirdim. Burnuma değen o mükemml kokunun sahibinin kim olduğunu anlamak zor değildi.
Bu adamın tek vazgeçikmez şeyi ola bilirdi kokusu.

Bakışlarımı yukarı kaldırdım. Boyu benimkinden baya uzundu.
Ben ona bakıyordum ama o, hiç memnun olmayan bakışlarla önüne bakıyordu.
Bana bakmamıştı bile...

Çatık kaşları her zamankinden daha fazla çatıktı. Sinirliydi ve öfkesini bana dökecek diye korkmuyor değildim.

Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı benden esirgemeyin ❤️‍🩹🙂

Darmaduman (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin