"DİP"
Bu dünya yüksekliğine, bu dünya derinliğine kendimi bir avuç buğday gibi,öfkeyle dirinerek ve güvenerek savura bilirim.
Bu dünyanın yükseğine çıkamasamda en dip'ine inmeği becermiştim.Sabah uyanarak etrafıma baktım. Hiç bir ses yoktu. Ne giden nede gelen yoktu. Serhat ağa'da dün gece gelmemişti. Acaba ne yapmıştı?
Kim bilir tüm köy ne düşünüyordu benim hakkımda.
Kimse bilmesede,kimse inanmasada ben biliyordum. Ben inanıyordum kendime.Kapı sesi geldiğinde oraya baktım. Ordan her kes gele bilirdi amcam,Azize hanımağa, yengem...
Korkuyordum ama ne yapacağımı bilmiyordum.
İçeriye siyah paltosu ve siyah botları kar olan Serhat ağa girdiğinde içimdeki korku yok olmuştu.Duygusuz bakışlarını bana diktiğinde bende ona baktım. Bir şey söylememişti, sadece bakıyordu.
Daha fazla bakamamıştım gece gibi karanlık gözlerine. Sanki biraz daha bakarsam kayb olacakmışım gibiydi.
Yanıma gelerek kolumdan tuttu."Yürü"
Kolumu çekişdirerek beni dışarı çıkardı,üzerimde ki gecelik yüzünden kar bedenime işledi.
Arabaya bindiğimde artık ağlamıyordum. Bilmiyordum ama hiç ağlayasım yoktu.
Arabada bir şey sormadım büyük ihtimal beni amcamlara götürüyordu.Arabada o mükemmel kokusu dans ederken bir daha çektim içime kokuyu.
Araba bizim evde değilde, onların konağında durduğunda ona baktım.
Arabadan inerek benide inirdi.
Yüzüme baktığında açıkta kalan boynuma gezdirdi gözlerini. Hala gözlerini çekmezken kaşlarını çatarak paltosunu çıkardı ve büyük paltosunu küçük bedenime sardı.Önünü kapatıp kolumdan tutarak konağa götürdü. Hizmetçiler bize baktığın da başımı aşağı saldım. Azize hanımağanın yanına gideceğimi sanmıştım ama, odamıza girdik.
Kapıyı kapatarak bana baktı. Kurumuş dudaklarımı ıslatarak konuştum.
"İnandın mı bana?" İnanmıştı değil mi? Yoksa neden burdayım ki?
"Hayır"Hayır mı? Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"O zaman neden burdayım?"
"Burda olmak istemiyormuydun?"
Evet, ama anlamamıştım. Bana inanmamışsa neden burdayım?
"Anlamadım"
"Ben bazı şeyleri çözene kadar burdasın, her şey yolunda. Kimseye bir şey söylemeyecek, anlatmayacaksın"Başımı salladım. "Peki çarşaf?"
"Hall ettim" nasıl? Başka birini mi getirmişti? Paltoyu çıkararak yatağa bıraktım.
"Nasıl!" Yeniden gözlerini gerdanım da gezdirdiğin de ellerini cebine saldı.
"Fazla meraklısın, iyi bir şey değil. Bilmen gerekenleri söyledim"Her şey hall oldumu yani? Bittimi yani bu cehennem?
"Kimsye söylemeyecekmisin?"
"Bir süre her şey yolundaymış gibi olacağız. Ve sen..." dedi yanıma gelerek.
Tam karşımda durarak yüzümü inceledi.
"Sen.. ben ne dersem karşı çıkmadan yapacaksın"Başımı olumlu anlamda salladım.
"Her kese rahatsızlandığını ve doktora gittiğini söyledim. Biri bir şey sorarsa kocam bilir de" kocam, kocamdı değil mi? Hala kabüllenemedim.
Yeniden başımı olumlu anlamda salladım."Git duş al berbat gözüküyorsun"
Kaşlarımı çatarak üzerime baktım. Tabii gözükecektim, dün geceden beri ağlamak dışında bir şey yapmamıştım.
Duşa girdiğim de gözüm aynadan kendime sataşdığın da şaşkınca aynanın karşısına geçtim.Allahım! Boynum mos mordu. Hemde her yeri,kızarık ve morluktu. Demek bu yüzden paltoyu üzerime attı.
Ah, rezil oldum!
Ben niye rezil oluyorum ki? Ben mi yaptım? O yaptı.
Kahve rengi etek ve kazak giyerek başıma şalımı taktım. Az makyaj yaptıkdan sonra aşağı indim.Serhat ağaya baktığım da telefonda biryle sinirle konuşuyordu, hemde baya sinirle.
Mutfağa giderek çalışıanlara baktım. Kerime hanım beni gördüğün de
"Günaydın hanımım bir şey mi arzu ettiniz?" Dedi.Hanımım? Biri bana eskiden biri sana hanımım diyecek dese inanmazdım.
"Yok, ben kahve alacaktım ama kendim yaparım"
"Olurmu öyle şey hanımım, ben şimdi hazır edip salona getiririm" başımı sallayarak salona geçtim.Serhat ağa salonda oturmuş elinde ki telefon ve dosyalarla uğraşıyordu.
Yer çoktu ama nereye oturacağımı bilmiyordum. Sanki sığıntlymışım gibi his ediyordum.
Sonunda Serhat ağanın yanına oturdum.
Başını kaldırıp bana bakmamıştı bile.Zilan hanımla yaren içeri girdiklerin de ilk bana baktılar. Beni sevmedikleri bes belli ortadaydı.
"Sonunda gele bilmişsin gelin hanım, nerdeydin sahi?" Ağzımdan ilk çıkan kelimeyi söyledim.
"Kocam bilir"Serhat ağanın garip bakışlarını üzerim de hiss ettiğimde pişman olmuştum.
Ah,aptal kafam! Yine saçmalamıştım. Ama bana kim ne sorarsa kocam bilir de dememişmiydi?
Serhat ağa kulağıma yaklaşarak
"Böyle dememiştim,....boş ver" dedi."Gerekli açıklamayı babaanneme yapdık yenge"
Masa hazır olduğun da masaya geçtik. Azize hanım gelmemiş yemek yemek olmazmış, o geldiğin de ve masadan kalkdığın da ayağa kalkmak gerekmiş. Fazla kural vardı ama olsun hepsini öğrenecektim.
"Hazan kahve" Serhatın emir tipinde ki sesini duyduğum da mutfağa gittim.
Kendime ve Serhata kahve yaptım.
"Hazan? Ben yaparım ama sen bana kahveyi nasıl içdiğini söyle""Sade, hanımım"
Başımı sallayarak kahve yaptım.
♤
Çok saçma yazıyom 😩
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darmaduman (Töre)
Fanfiction'Törenin ateşinde yanan genç kız, duygularını kayb etmiş bir adam. törenin ateşinde savrulan hayatlar...' Argo,şiddet,küfür, uygunsuz davranışlar içerir bilerek okuyunuz♤ [DÜZENLENECEKTİR]