Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"KÜS"
Araba durduğun da arabadan İnerek konağa girdik. Bana bağırısa bu sefer susmayacaktım. Çünkü gerçekten bir suçum yoktu. Konağa girdiğimiz de salonda kimse yoktu sert adımlarla merdivenlerden çıkan adamı takip ettim. Odaya girdiğimizde takımının ceketini çıkararak yere fırlattı.
"Sen olaysız duramıyormusun?"
Ben ne yapdım şimdi! "Ben bir şey yapmadım" dilimin ucunda gevelendim. Hani sesini saklamayacaktın Umay?! Hani bu sefer suçsuz olduğunu sen ispat edecektin? Ah,bu adamı karşımda ateş ederken görmek hepsine engeldi.
"Bir şey yapmadın? Her şey kendi kendine gelişti öyle mi!"
Bir şey yapmamıştım ki, hem her şey onun gözü önünde olmuştu bana ne kızıyordu? Aslında oda biliyordu sadece sinirini benden çıkarmak daha zevkliydi değil mi?
"Sikeyim lan, herife bak!" Adamın yüzünü patlattın zaten daha ne istiyorsun? "Tamam lütfen abartma" ateş saçan gözlerini yerden alarak üstüme dikti. "Abartma? Daha o herifin sülalesini.." lafının devamını getirmeden sustu. Onlar ortak olmayacakmıydılar? Galiba bu olaydan sonra ortaklık falan kalmayacaktı.
Hala sinirle bana bakarken bu sefer bende sinirlendim. Yok ya her olur olmadık şeyde beni suçlayamazdı! "Beni seviyormusun?" Sorduğum soruya kaşları havalanmıştı. "Seviyormusun dedim?" Hala bir şey söylemezken yüzüme bakıyordu. Cevabını zaten biliyordum. "Anladım" diyerek dilimin ucunda konuştum.
"O zaman beni koruma! İnsanların içinde sahipte çıkma" havalanmış kaşları çatıldığın da yeniden konuştum. "Ben sadece bana inan istemiştim, ben sadece gerçekleri anlatmak istemiştim, ama sen o kadar ön yargılı davrandın ki! Bir kez ya bir kez dinlesen ne olacaktı sanki" gözlerim dolarken derin nefes aldım.
"Tamam sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Konuşmayalım, hatta bir birimizin yüzünde dahi bakmayalım tamam. Sen nasıl istersen öyle olsun" o hala beni dinlerken göz yaşımı silerek odadan çıktım. Gökçenin odasına girdiğim de göz yaşlarım yanaklarıma firar etti.
"Ne oldu yenge?" Yatağa oturarak Gökçeye her şeyi anlattım.
Serhat Demirkan'dan
Göz yaşlarını tutamayan kız odadan çıkarak dışarı gitti. Çok mu gitmiştim üzerine? Umay kolay kolay karşı çıkmaz,çok mu incitmiştim? Ama haklıydım! Niye böyle hiss ediyordum ki?! Kapıya giderek dışarı çıkacağım sırada durdum. Ne yapıyorum ben! KÜSmuşse küsmüş, çocuk mu bu kız?
♤
Hava karardığın da salona gittim,yemek masasına oturduğum da gözüm istemsizce Umayı aradı ama yoktu. Telefonum çaldığın da masadan kalkarak camın önüne geçtim. "Söyle Fetih" "Abi kumarhanede sorun çıkmış"
"Ne sorunu" "Abi şu yeni ortak olacağımız adamlar yok mu onların adamları biraz at oynatmışlar ama hall ettim. Sanada haber vermek için aradım" sikik herif.
"Yaralı falan var mı?" "Yok abi" Telefonu kapatarak masaya oturdum. Yan masam çekildiğinde gözleri hafif şişmiş kahve rengi ipek saçlarını kulak ardına sıkıştırmış kıza baktım. "A,a Umay bir şey mi oldu yorgun gözüküyorsun?"Zilan yenge sorduğun da Umay konuşacağı sırada Gökçe konuştu. "Yok biraz başı ağrıyordu şimdi daha iyi değil mi yenge?" Umay başını hafif sallayarak yemeğini yemeye başladı.
Umay Demirkan'dan
Yemek yedikten sonra sofrayı toplamaya yardım ettim. Serhata bakmıyordum ama onun bakışlarının üstümde olduğunu hiss ediyordum. Kalbim daraldığın da camdan baktım. Baktığım da gördüğüm manzarayla kalbim acıdı. Dışardaki güçlü yağmurun altında küçük kedi yavrusunun ıslanarak durduğunu gördüm.
Ama ben dayanamam ki. Şemsiyenin nerde olsuğunu bilmiyordum. Kimseye sormayacaktım, olay büyümesin. Zaten şuracıkta alıp gelecektim hemen. Kapıyı açarak dışarı çıktım. Yağmur yüzüme vurduğun da ıslanacağımı anlamıştım. Bahçenin ortasına giderek kediye yaklaştım. Ama kendi yavrusu beni görür görmez koşmaya başladı.
"Ya dur ya" oflayarak arkasından gittim. Ama o israrla koşuyorudu. Ardından gideceğim sırada kolumun dartılmasıyla yerimde durdum. "Ne yapıyorsun sen yağmurda?" Serhatın hafif saçları ve üstü ıslanmıştı. "Kedi, kedi yavrusu var onu almam gerek" yağmur gürültüsünden bağırarak konuştum. "Lan ne kedisi eve gir" "Hayır yazık ölecek"
"Eve gir Umay!" Başımı aşağı salarak eve girdim. Kim bilir nereye gitmişti kedi. Üstüm sırıl sıklam olmuştu. Odaya çıkdığım da Serhatın neden gelmediğini düşündüm. Kapı açıldığın da içeri benden farklı olmayan Serhat girdi. Tek eliyle saçını yukarı savurarak bana yaklaştı.
Dövmeli elini açdığın da içinden küçük gri kedi yavrusu çıktı. Bu benim aradığım kediydi. Gidip onu mu bulmuştu? Bu yüzden mi gelmemişti? Ama niye ben istedim diyemi?