49

34.9K 1K 19
                                    

"HEBÀ"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"HEBÀ"

Dicleye baktığım da ne demek istediğini anlamamıştım.
"Yeni gelen çocuk,karının eski sevgilisi,Yusuf" ne demek eski sevgili? Umayın eski sevgilisi olmamıştı ki.
Olsa bile şu çocuk eski sevgilisimi ne haltsa bana söylerdi.
"Ne saçmalıyorsun?"
"Saçmalamıyorum, git kendisine sor" dediğin de sinirle gözlerimi kapattım. Demek bu yüzden o çocuğu sorduğum da yüzü düşüyordu.
Yanından geçerek yukarı çıktım. Kapıyı açarak içeri gireceğim sırada elimi kapının kulpundan aşağı saldım.
Kalbini kırıp onu yıpratamazdım. Yine saçma sapan şey yüzünden kırmayacaktım.

Öyle bir şey yoktu,olsada bana söylerdi. Saklamazdı değil mi?
Artık bir birimizden bir şey saklamayacaktık öyle değil mi?

Yavaşca kapıyı açarak içeri girdim.
Yatakta uyuyan kızın açık kalan omuzlarını kapattım. Öpeceğim sırada
Geri çekildim,yine kaplamıştı içimi o hiss. Hebàmı olmuştu yani tüm yaşadıklarımız? Yatağa geçerek  oturdum. Gözüme uyku gitmiyordu Umay uykulu halde önünü bana döndü.
Ona bakarak sırtımı yatağa yasladım. Gelde uyu bu düşünceyle..

Umay Demirkan'dan

Sabah uyandığım da başım feci şekilde ağrıyordu. Yanıma baktığım da Serhat yoktu. Saat daha erkendi. Okula gitmek istemiyordum Yusuf yüzünden tüm hevesim bitmişti. Ayağa kalkarak Şirinin odasına girdim. Üzerini açmış yine her zamanki gibi. Üzerini örterek saçlarına öpücük kondurdum.
Üzerimi giyerek kahvaltı yaptım.
Azize hanımağanı gördüğüm de
"Günaydın" diyerek yanından geçtim. Dışarı çıktığım da etrafa baktım. Yusuf varmı diye ama yoktu.

"Genaydın yenge"

"Yünaydın Fetih" diyerek arabaya bindim. "Serhat saat kaçta çıktı gördün mü acaba?" Aynadan bana bakarak başını salladı.
"Altı yedi gibi çıktı yenge" neden öyle çabuk çıkmış ki? Dışarıyı izlemeye başladım.
Başıma bela almak istemiyordum,  Serhattan bir şey saklamak istemiyordum. Aslında sabah söyleyecektim ama ben geç durmuştum. Artık akşam her şeyi olduğu gibi söyleyecektim. Kimseye bir şey yapmasın Serhatın kendisinden değilde sinirinden korkuyordum.

Sinirlenince farklı birine dönüşüyordu fazla korkunç...
Araba durduğun da hızla okula girdim. Sınıfa girerek masama oturdum. Okulda görmedim tamam ama ya evde görürsem?

Ders bittiğin de dışarı çıktım. Ne kadar saklanacaktım ki?
"Duydunuz mu? Okulun sahibi gelecekmiş" kızların sesiyle arkamı döndüm.
"Serhat Demirkan mı?!"
"Evet hadi çabuk ol" aman ne güzel! Sanki padişah geliyor.
Kaçsanız ne olacak sanki adam evli.
Onlara takmadan aşağı indim. Okulun önünde iki tane siyah araba durduğun da içinden Serhat indi. Okula girdiğin de gözü ilk bana kaydı. Her kesin gözü beni bulduğunda başımı aşağı saldım.

"Hoş geldiniz Sethat bey. Bu ne güzel bir supriz" serhat başını sallayarak bana yaklaştı. Şu an tüm gözler bize bakıyordu. Bu ise beni rahatsız ediyordu.

Öyle garip bakıyordu ki Serhat sanki boş gözlerle..
"Bitti mi ders?" Başımı sallayarak
"Hm hm" dedim. Serhat elimi tutarak ardından gitmemi sağladı. Serhat elimi tuttuğun da ettaftaki sesler çoğaldı.

Dışarı çıkarak arabaya bindik.
"Geleceğini bilmiyordum" dediğim de cebap vermemişti.
"Bir şey mi oldu?" Durgun gözüküyordu çünkü.
"Hayır" dedi bana bakmadan. Başımı sallayarak önümde döndüm.
Galiba işle ilgili yoksa neden söylemesin ki?
Eve geldiğimiz de arabadan inerek etrafa baktım. Yusufu gördüğüm de başımı aşağı saldım. Arkamda ki ayak sesleri kesildiğinde arkama baktım. Serhat bakışlarını Yusufa dikerek öylece durmuştu.

"Serhat?"

Bakışlarını Yusuftan çekerek bana baktı.
"Gelsene" yanıma geldiğinde eve girdik.
Yukarı çıkarak Şirine baktım. Oynuyordu.
"Ablam" kollarını açarak bana geldi.
"Geldinmi abla"
"Evet,yemek yedin mi?" Başını salladığın da elimden tutarak beni oturttu.
"Bak bunları bunları ben çizdim" gülümseyerek hepsine teker teker baktım.

Aşağı inerek yemek yedik. Serhat çalışma odasına gittiğinde kahve içerek salonda oturdum. Mutfakta oturmamıştım çünkü çalışanlar konağın mutfağında yemek yiyiyordular. Yusufun da orda olacağını var sayarak mutfağa çok gitmiyordum.
Serhatın yanına gitmek için ayağa kalktığım da kapı çaldı. Oraya giderek kapıyı açtığım da Yusufu görmemle geri kapatacağım sırada eliyle tuttu.

"Umay,bekle bie şey getirdim"

Ne getirdin diyeceğim sırada elindeki poşetleri gördüm.
"Azize hanımağanın istekleri" etrafa bakarak poşetleri aldım. Kapıyı kapatacağım sırada Yusuf yeniden kapıyı tuttu.
"Ne var?"
"Söyleyeceklerim var,saat altıda bahçede ol" delirmiş her halde biri görürse sonumuz ölüm olurdu.
"Saçmalama asla gelmeyeceğim" diyerek kapıyı yeniden kapattığımda izin vermedi.
"Geleceksin, gelmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim bilirsin Umayım" hala Umayım diyor hala!

Elini çektiğin de kapıyı kapattım. Birde beni tehtit ediyor şerefsiz!
Arkamı döndüğüm de karşımda duran adamla kalbimi korku sardı.
Elmdeki poşetleri sıkarak Serhata baktım.
O ise çatık kaşlar ve kısık siyah gözleriyle bana bakıyordu...

Umay aşkm sen bir daha kapı açma hep bir sorun çıkıyor sjsjdhsjjsjs

Darmaduman (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin