Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"UMUT"
Söylediklerini sadece dinlemiştim. Galiba oda evlenmek istemiyordu. Onun lafını dinlerdiler bence. İçimde yaranan Umut yeşermişti. Gözlerimi üstünden çekerek yere baktım. "Anladım, ben evlenmek istemiyorum" Derin nefes alarak yutkunduğunu duydum. Başımı kaldırarak ona baktım. "Güzel, eve gidiyorsun ve istemediğini söyleyip saçma sapan şeyler yapmıyorsun" bu adam aşşağlamadan konuşamıyor mu?
"Bir şey söyleme, bu töre... karşı çıkamayız ama bakacağız. Yarın siz bize gekeceksiniz ordada her kesin içinde evlenmek istemediğini söyleyeceksin" Beni öldürürdüler onlar. O da arkamda olursa belki cesaret ede bilirdim ama yanlız yapamazdım ki... "Sen? Ya sen? Bana yardım et yanlız yapamam"
Rüzgar her halinden pamuk gibi olduğunu anlatan saçlarını savuruyordu. "Olacağım" başımı sallayarak olduğum yerde durdum. Soğuk yengemin vurduğu yerleri daha fazla üşütüyordu. Rüzgar topuklarımdan olan kıyafetin eteklerini uçuruyordu. Ellerimle bedeni mi hafif sardım. Haraketlenmemle bakışları bana döndü. Üşüdüğümü anlamıştı galiba, kısılmış gözlerle beni süzdü sonrada bir şey söylemeden arabasına binerek son hız yanımdan ayrıldı.
Saçlarımı kulak ardıma sıkıştırarak eve koştum. Kapıdan içeri girerek kapıya sırtımı dayadım. Elimi kalbime götürdüm niye hızlanmıştı? Adam fazla katıydı. Bakışı bile ürpermeme neden olmuştu. Ama içimdeki umut yeniden baş kaldırmıştı. "Ne o kız, görüşün baya iyi geçmiş demek?" Yengemle Diclenin alaylı sesi kulaklarıma doldu.
"Şirin nerde Yenge?" Başıyla yukarıyı gösterdi. Merdivenlerden çıkarak Şirinin yanına oturdum." Abla sen beni bırakacakmısın?" Eğer böyle bir şey olursa Şirinide yanıma akacaktım elbet yengemlerin yanında onu bırakmak akla sığmazdı. "Hayır ablacım, her şey iyi olacak" "Abla acıktım" başımı sallayarak onu aşağı indirdim. Mutfağa giderek masaya oturtdum.
Ne zaman yiyip bitireceklerdi acaba da biz de artıkları yiyelim! "KIZ UMAY BULAŞIKLARI YIKA" kollarımı yukarı çekerek bulaşıkları yıkamaya başladım.
♤
Şirini yatırarak aşağı indim. "Hazırlan, yarın Demirkanların konağa gidicez" umarım her şey istediğim gibi olurdu. "Aman ana bu yetim hazırlansa nolur hazırlanmasa nolur. Sen bana bak bana en şık kıyafetimi giyeceğim, Serhat ağa da orada olacak"
"Ayy kız, bi görsen konak değil saray, saray mübarek" Onlar sevinçle konuşurken ben yarın için dua ediyordum. Yukarı çıkarak yatağıma oturdum. Kapı açıldığında göğüsünü öne vererek elleri arkaya bağlı olan yengem girdi içeri. "Bana bak kız, sana her şeyi kılçıksız anlatmaya geldim. Eğer o konağa gitmem dersen, ben razı ben onay veririm ama sen onay veremezsen" söylediği şeyi anlamamıştım.
"Eğer o adamla evlenmezsen kötü şeyler olur ama evlenirsen bizimde hayatımız kurtulur elbet. Eğer evlenmezsen yinede bu evden bir kız çocuğu gidecek konağa, o kız çocuğuda kardeşin Şirin olur bilesin!" Söylediği şey kalbime ok gibi saplanmıştı. Ne demek kardeşim, o daha küçük!
"Hayır o daha küçük! O-olmaz" "Evet olmaz o yüzden sesini çıkarmayacaksın. Susacaksın boyun eğeceksin yoksa Diclenin üstüne yemin ederim öldürürüm seni anladın mı öldürürüm" Gözlerimden süzülen yaşları silemedim bile elim ayağım durmuşdu sanki. Yengem ayağa kalkarak odadan çıkdı. Kardeşime bunu yapamazdım ki, onun hayatını mahv edemezdim. Daha 6 yaşında 12,13, 14 yaşında onun hayatını istemediği bir evlilikle mahv edecektiler.
Ne yapacağım Allahım ben? Sen yardım et, sen büyükün Allahım.
Yarın
Üzerimi giyerek gözlerime hafif sürme çektim. Dudağıma da nar çiçeği ruj sürerek sahte gülümseme yaydım suratıma. Aşağı inerek yengemlere baktım. Dicle par par parlayan simli kıyafet giymiş, yengemde kırmızı kıyafetini giymişti. Benim için süslenmemişlerdi konak için süslenmişlerdi. Bakışları bana indiğinde Diclenin" yetim" diye mırıldandığını duydum.
Evet yetimdim, annem babam yoktu bana sahip çıkacak koruyacak sevecek birileri yoktu. "Hayde, yürüyün" Kapının ağzındaki siyah arabayı gördüğümde Demirkanların gönderdiğini anlamışdım. Garip gelecek ama ilk kez arabaya binecekdim. "Kız vallaha ben bu arabada yatarım" yengemin sesiyle arabaya bindim. Farklı bir histi. Güzelmiş arabada gezmek sanki ayaklarım yerden kesilmiş gibi hiss ettim.
Araba durduğunda kapıyı açarak indim. Karşımda ki koca konağı görünce ağzım açık kaldı. Çok güzelmiş, düşündüğümden daha güzel. Koca kapı açıldığında içeri girdik. "Kız ana bak bak konağa bak vallaha saray" Dicle yengemin kolunu dürterek konuşdu.
Gözümü ürkek bir şekilde etrafa gezdirdim. Korkuyordum, heyecandan bahz etmiyordum bile.