Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"GÜVEN"
Serhat Demirkan'dan
Umayın sorduğu saçma sapan sorulara sinirlenerek dışarı çıktım. Nereye gideceğim işe! Ne ben onu aff ede biliyordum nede o beni. Ulan Serhat ağa tüm Ürgüpe sahipsin ama bir kızın gönlüne sahip çıkamadın ya. Ürgüpün sahibi olmak yetmiyorduş demek. Bu gün Baharın yanınada gitmem gerekti. Dışarı çıktığım da babaannemi gördüm. Onunla doğru düzgün konuşmamıttşım bu meselelerden sonra.
"Günaydın babaanne. Biraz konuşalım mı?" Başını salladığında odasına gittik. "Dinliyorum Serhat" bir senin bana kırgın olmadığın kalmıştı zaten babaanne. "Babaanne, yanlış duyduğunu artık anladığını umuyorum?" Bir şey söylemediğinde konuşmaya devam ettim. "Senin hakkını ödeyemem,sen bana hem ana hem baba oldun. Senin isteğin benim için emirdir bilirsin. Ama karımı bir yanlış anlaşılma yüzünden bırakamam"
"Umayın hayatını mahv edemem Babaanne" başını salladığın da ellerini yüzüme koydu. "Bilirim oğul sen doğru olanı yaparsın. Karının yeri senin yanındır elbet, ama orda duyduklarımın yalan olduğuna eminmiyiz?" Hepsi oyundu, o kan o gece hepsi. Ama tek gerçek olan şu an Umaya karşı hiss ettiklerimdi. "Yanlış anlaşılma babaanne bir daha bu konu açmayasın" başını olumlu anlamda salladı. Dışarı çıktığımda Umay aşağı inmişti.
Yüzmüme bakmadan yanımdan geçti. Neyi var yine bu kızın? Ona inandığımı söylemiştim işte! Tamam pek söylemiş gibi değildim ama onu suçlamadığımı anlamıştı. Yine acaba kafasında neyi kuruyordu. Yemek yemeye oturduğum da Umay yanıma oturdu.
Umay Demirkan'dan
Niye gitmedi ki? sevgilisi beklemesin. Ama bu sefer alttan almayacaktım. Hem ne olursa olsun biz evliydik. Beni aldatması akla sığımıyordu. Yengemlerde masaya oturduğunda ardından Azize hanım geldi. Yemek yemeye başladığımız da ortam sessizdi. Serhatın her dakka başı bana baktığını hiss ediyordum. Ama asla bakmıyordum. Serhat ayağa kalktığın da mecbur ardından gittim. Kapının ağzına geldiğimiz de bir şey demedim.
"Çatma şu kaşlarını"
İstemsiz çatılan kaşlarımı açtım. Paltosunu ona verdiğim de yüzümü inceleyerek paltoyu aldı. Yanağıma yaklaştığımda geri çekildim. Dudaklararının sıcaklığı yanağıma değmişti. "İyi günler" diyerek salona girdim. Salona girdiğim de Şirini yedirmeye başladım. "Sen ye ben geliyorum ablam" "Tamam abla"
Karşımda ki Dicleyi gördüğüm de bana bakdıyordu. "Bana para lazım, okla gidicem" gözlerimi devirdiğim de Dicle bana daha da yaklaştı. "Hadi?" "Bende para mı var Dicle?" "Hanımağa değilmisin? Kocandan al" "Dicle saçmalama nasıl alayım? Hem sana para vermek zorunda değilim git başımdan" diyerek yanından geçtim. Kafayı sıyırmış bu, burda kalarak başıma bela açmaktan başka bir şey yapmayacaklardı.
Akşam olduğun da Şirini odasına götürerek bende odama gittim. Serhat daha gelmemişti. Hep bu kadar geç gelirdi ama, şimdi içim içimi yiyiyordu. Acaba o kızın yanında mı diye. Saat 3 e geliyordu bense hala uyumamıştım. Uykum da kaçmıştı zaten. Camdan baktığım da Serhatın arabasının geldiğini gördüm. Bu sefer uyumadım. Kapı açıldığın da Serhata baktım. Bilmiyorum ama içimde farklı bir korku vardı.
"Bu saate kadar niye ayaktasın?"
"Nerdeydin Serhat? Saat 2 ve sen evde değilsin?" Derin nefes vererek bana döndü. "Bir şey demek istiyorsan de Umay!" "Bahar kim?" Sorduğum soruyla çatık kaşları havanadı. Siyah gözlerinin dahada siyahlaştığını gördüm. "Nerden duydun sen Baharı?"
"Sorun bu mu şu an? Bahar kim dedim? Sarmaş dolaş fotoğraflarının çekildiği Bahar kim?" Elleriyle yüzünü sıvazladı. Arkasını dönerek bir şeyler söyledi. "Bu yüzden mi iki gündür böylesin?" Sorduğum soruya cevap vermiyordu! "Cevap ver kim Bahar?" "Anlatamam,Baharın kim olduğunu anlatamam Umay" kafayı yiyiceğim. Gözlerim dolduğun da arkamı cama çevirdim. Ağlama umay, ama biraz sinirlendiğim de göz yaşlarım istemsiz akıyordu.
"Beni aldatıyormusun?"
"Saçmalama! Kafayımı yedin? Kafanda kurma Umay. Anlatamadığım şeyler var" aldatmıyor tabi anlatamaz kıza sarılmıştı. Bunu nasıl anlatsın. "Kıza sarılıyordun Serhat! Kendi gözlerimle gördüm" "Yanlış görmüşsün, gördüğün gibi değil"
"Anlat anlatamayacağın o şey neyse anlat Serhat yemin ederim kimseye tek kelime etmem. Beni böyle çıkmazda bırakma anlat lütfen"
"Anlatacak bir şey yok. Öğrenmen gerekseydi söylerdim zaten. Seni aldatmadım senle evli olduğumdan benri sen dışında hiç bir kadına dokunmadım. İstersen inan isersen inanma!" Gözümden akan yaşı sildim. Ağlamamı bir türlü durduramıyordum. "Niye kıza sarılıyordun? O evde ne işin vardı!" Boyun damarıarı şiştiğinde saçlarını tek ele dağıttı.
"Bu kadar yeter gerekli açıklamayı verdim. Daha da bir şey bilmene gerek yok!" Delireceğim! Kıza sarılıyordu ama bir açıklama vermiyordu. Odadan çıkacağı sırada kolundan tuttum. "Benim sana inandığım gibi bir kez senden bana inan. Ben hayatımı sana anlattım. Kimseye söyleyemediğim boğazımda düğüm olan o günü sana anlattım. Ya sen? Gidip bir kıza sarılıyorsun? Sonra da sana bir şey anlatamam diyorsun. Ben aynısını yapsam nasıl olur acaba"
Makyaj masasının üzerindeki orta boy aynayı yere fırlattı. "Sakın! Sakın bir daha o lafı ağzına alma" "Sen yapınca oluyor ben yapınca mı olmuyor ha!" Peki tamam, bana bu saçma olayı açıklamayana kadar biz diye bir şey olmayacaktı. Yorganımı alarak dışarı çıktım. Diğer odaya giderek kapıyı kilitlediğim de Serhat ardımdan geliyordu. "Aç su kapıyı! Geç yatağa" "Bana doğru düzgün bir açıklama vermeyene kadar ben yokum Serhat git!"