YC-24-

225 24 55
                                    

Multimedya:Alçin ve bölüm şarkısı

Multimedya:Alçin ve bölüm şarkısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ares'ten

Cehennemin tadını dudaklarımda ilk defa bu kadar yoğun hissediyordum. Var olduğum bir yerde hiç böylesine yok olduğumu hissetmemiştim.

O gitmemişti. Sadece kaybolmuştu diye düşünüyordum. Kaybolduğu yollardan yeniden bana geleceğine inanıyordum. Tanıdığın, bildiğin en büyülü şehir yine bendim. Nasıl gidebilirsin ki benden?

Tutunduğum tek dal elimde kalmıştı ve ben bu dünyada tadacağim en büyük boşlukta oradan oraya savruluyordum. Bir bedenin üstüne atılan toprakların Alçin'e değilde benim üzerime atıldığını hissediyordum.

Ne düşünürdü insan böyle bir durumda. Bütün hayatım içerideydi ve artık gidiyordu. Donuk gözlerimden dökülen her yaş damlası bir ateş gibi yakıyordu izlediği yolları.

Kurumuş boğazıma karşı yutkundum ve dudaklarım ilk kez aralandı. "Ne?" Sesim çıkmamıştı ve yeniden normal bir ses tonuyla "Ne?" Dedim.

"Maalesef. Bedeni çok zayıftı. Bu ameliyatı kaldırabilecek potansiyele sahip değildi." Ellerim yakasını tuttu. "Bu amına koduğumun hastanesinde gelip de bana ameliyat olmazsa yaşayamayacağını söylediniz."

"Biraz sakin olur musunuz beyefendi?" Gözlerimden çıkan ateş gerçek olsaydı adam karşımda kül olurdu. "Sakin mi? Ne sakini lan, ne sakini? Aynı boka çıktı yol. Elimizden geleni yaptık demekle olmuyor o işler. Bütün hepsi sizin suçunuz. Sizin yüzünüzden öldü o."

Sonlara doğru sesimdeki acı artmıştı ve kısılmıştı. Deniz ve Türker ellerimi tutup beni geri çekmeye çalışıyorlardı. "Sizin yüzünüzden..." dudaklarımdan dökülen hiçbir şeye inanamıyordum o an. Deniz beni tuttu ve koltuğa oturttu. "Abi?" Ağlamam şiddetleniyordu sürekli. "Deniz, o gidemez..."

Ellerimi ikisinin de ellerinden kurtardım ve yüzüme kapattım. Doktorlar hızla kaçarken herkes bir köşeye çekildi. Gözyaşları ve iç çekişlerle dolu saniyeler, dakikalar belki saatler geçti.

Kimse bir şey yapamadı. Sevdiğim kadın ellerimin arasından kaydı ve gitti. Tutamadım onu. Yeniden yaşatamadım. Birkaç saat önce nefe alıyordu. Ellerini tutuyordum. Onu görebiliyordum. Son kez olduğunu bilsem daha çok koklardım tenini, daha çok izlerdim onu, daha çok tutardım ellerini...

Nasıl bir şeymiş bu acı? Neden bir tarifi yoktu? Nasıl kabullenilebilirdi böyle bir şey? Kalbimi söküp paramparça etmişleri sanki. O haliyle yaşama tutulabileceğini düşünüyordu.

Yeniden kurtulabileceğine emindim. Beni bırakmayacağına, gitmeyeceğine, bana geleceğine, bir yerlerde hala nefes aldığına..

Gözlerimi ellerim arasında çıkardım ve etrafımı inceledim. Yokluğunda dünya aynıydı. Her şey aynıydı. Kimse onun yokluğunu tadamıyordu. Kim kurtaracaktı bizi bu duygudan? Nefesti o benim için. Şimdi ise kesilmişti nefesim. Kim onsuz yaşayabilirdi ki?

YİTİK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin