YC-47-

103 9 0
                                    

Herkese merhabalar, kısa bir süre sonra yine buradayız. Bu bölüm kötü duygularda yaşıyor maalesef.

Multimedya; Bölümden bir sahne ve Bölüm şarkısı; Kaldı 8 - Sarılsak geçerdi

Ve bölüm editimiz;

Ve bölüm editimiz;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalarr

🌙

Bir rüya içerisinde bulunduğum her saniye ruhumun derinliklerindeki acılarla yüzleşiyordum. Görmek istemediğim ne varsa bu hayatta hepsi bilinçaltımda benimleydi.

Ve bunlar rüyamda dolup taşıyordu. Gerçek hayatımda benimle yaşamaya devam ediyorlardı. Kurtuluşumun olmadığını biliyordum.

Bir takvim yaprağı yırtılırken nefesim de beni terk ediyordu, yavaş yavaş.

Bütün cihana hükmedecek gücüm varken içinde bulunduğum sayısız karanlığın kölesiydim. Bitmeyecekti...

"Alçin." Ismim bir hiddetle kulağıma ulaştığında başımı yavaşça şöfor koltuğunda oturan Ares'e çevirdim. "Ne oldu?" Bakışları yol ile benim aramda mekik dokudu. "Ne düşünüyorsun bu kadar derin, güzelim? Kaç kere seslendim."

"Uykusuzum ya ondan dalmışım." Dedim derin bir nefes alarak. ''Uçakta da çok dalgındın.'' Birkaç saniye gözlerimi kapattım. ''Yorgunum biraz.'' Sustu. İnanmayan bir yüz ifadesi yerleşti yüzüne. Ancak kurcalamaya cesareti yoktu. "Bir haber var mı?" Diye mırıldandım gergin havayı kırmak adına. "Denizler birkaç açık yakalamışlar ama oldukça küçük. Ceyhun'u bulmamızı sağlamazlar, evde bizi bekliyorlar şimdi."

"Ceyhun bize o kadar zararsızdı ki aralarında adamımız yok." Dedim şakaklarımı ovalarken. "Olamazdı zaten. En son Harun bir casus sokmaya kalkıştıktan sonra kimse bir daha bunu göz önüne alamadı." Başımı salladım. "Bu hadım edip öldürmesi miydi?" Başını onaylarca salladı ve cümleme ekleme yaptı. "Parçalayarak."

"Ne kadar var daha?" Diye mırıldandım ortamdaki gergin havayı dağıtmak isterce. "Çok sürmez, az kaldı." Başımı salladım ve biraz yayıldım arabanın koltuğuna. Ares'in çalan telefonunun müziği arabanın içinde yankılanırken Ares cebinden telefonu çıkardı. Gözlerini kısıp ekrana baktı. "Çabuk söyle." Sakince ondan bakışlarımı ayırdım.

"Geliyoruz birazdan geldiğimizde konuşuruz." Dedi ve telefonu kapatıp bana uzattı. Elinden alıp ceketimin cebine attım. "Kimdi o?" Otoparka girerken derin bir nefes aldı. "Cem." Kaşlarım çatıldı. "Ne diyordu?"

"Neredesiniz falan?" Önüme dönüp alaylı ama keyifsizce güldüğümde bana baktı dikkatle. "Niye gülüyorsun?" Omuz silktim bir şey demeden ve park edilen arabadan indim. Ares kaşları çatık bir halde bana baktı arabanın üstünden. Onu beklemeden önünden ilerleyerek kapıya ulaştım ve zili çalıp bekledim. Kapı Afet tarafından açıldığında gözleri heyecanla Ares ile ikimizin üzerinde gezdi. "Gözlerim yollarda kaldı resmen. Sonunda geldiniz."

YİTİK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin