YC-12-

246 26 13
                                    

Multimedya: Alçin ve bölüm şarkısı

♡♡

Zihnimde dönen cümleler vardı, bir kez daha. Yaşadığım bir olayı yeniden yaşatıyordum kendime sanki. Unutmamaya çalıştığım bir şey tutuyordum ellerimle ama her geçen saniyeye elimden kayıyordu. "Seni seviyorum, ölsem zihnimde sadece senin kalacağın kadar çok ve sonsuz." Son yakaladığım bu cümleydi ama nereden?

Gözlerim aralanırken gördüğüm diziyle rüyanın ve aldığım alkolün büyük etkisini başımda ki ağrıyla tadıyordum. Ares'in yüksek sesle bir şeyleri tartıştığını duydum. Gün daha güneşine kavuşmamıştı. Hala karanlık olan gökyüzününe daldım kısa bir süre ve kendime gelince ayağa kalktım. Dışarı çıkıp merdivenleri hızlı bir şekilde indim ve salona ilerleyip Ares'in yanına gitmeyi hedefledim.

"Senin öğrenemeyeceğin şeyler bunlar." Sesi biraz sakinleşmişti ben gelene kadar ama yine de fazla sert ve sinirli çıkıyordu. Arkasını bana dönmüş olduğundan beni görmüyordu. Biraz karşı tarafı dinledi. "Alçin'e ulaşman için önce beni ezmen gerekiyor, Emre." Olduğum yerde kaldım ve sessizce dinlemeye çalıştım. "Bunu hep denedin. Artık rahat bırak bizi. Işin sonunda ölümün elimden olacak." Sinirli ve yüksek sesi nefesimi tutmama neden olmuştu. Karşıdan bir ses gelmiyordu ama Aziz'in oğlu olan Emre ile neden Ares'in konuştuğunu bilmiyordum şuan.

"Şuan öyle bir durumumuz olmasa bile geçmişimizi sende biliyorsun. O yüzden ikimizden de uzak dur. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." Telefonu kapatıp elindeki kadehi dudaklarına götürüp tek yudumda vücuduna almıştı. Başını arkaya yasladı ve gözlerini kapatıp biraz bekledi. Daha sonra ayağa kalkıp arkasını döndüğünde gözlerimiz birleşti. Dudakları şaşkınlıkla aralanırken sakin bakışlarımla ona bakıyordum hala.

"Ne zaman uyandın?" Dedi bana doğru gelirken. Biraz yalpalamıştı. "Birkaç dakika önce. "Dedim ve bende ona doğru ilerledim. Karşı karşıya geldiğimizde durduk ve başımı biraz kaldırıp gözlerine bakmaya devam ettim. "Benden dolayı mı?" Derin bir nefes aldım. "Hayır ama bence artık bana bir şeyleri anlatmalısın."

"Ne gibi?" Kaşları çatılırken aynı anda ona biraz daha yaklaştım. Sarhoştu biraz sanırım. "Ne vardı aramızda? Ne bu geçmiş meselesi?" Tek kaşı havalandı. Bana doğru biraz eğildi. Tek eliyle saçlarımı omuzumun arkasına doğru aldı ve kulağıma yaklaştı. "Çok isterim ama sen hatırlamadığın sürece sana hiçbir şey anlatmayacağımı söyledim daha önce." Tenime çarpan nefesi içimi gıdıklarken kalbimin ritmi değişiyordu. Aldığı alkolün kokusunu fazla fazla alıyordum. Derin bir nefes daha alırken ciğerlerime, onun kokusunun havaya karışmış olduğunu ve bu kadar yakınımdayken daha fazla kokusunu alabildiğimi anladım.

"Bana yardım etmelisin." Yutkundum o yerini değiştirmezken. "Neden?" Ses tonu fazlasıyla yumuşaktı. "Canımın yanmamasını isteyen sen değil miydin?" Sesim kısılıyordu her cümlemde. Şuan bulunduğumuz konumda olmamamız gerekiyordu. Onunla böylesine yakın olmamalıydım bunu biliyordum ama kendime engel olamıyordum. "Belki farklı planlardayım."

Yanağıma minik bir buse kondururken tenime değen dudaklarının tanıdıklığını hissettim. Biraz geri çekilirken ona doğru döndüm ve dudaklarımız aynı hizaya gelince bekledim. Nefeslerim sıklaşırken dudaklarını ıslattı ve birazdan yapmayı hiç planlamadığım öpüşmeye temel hazırladı.

Başımı biraz öne getirdim ve dudaklarımızı birleştirdim. Biraz bekledim ve bir an beni itmemesini diledim. Elim ensesine gitti ve kendime doğru çektim. Tek eli belime kayarken beni kendine daha çok çekti. Bedenlerimiz birbirine çarparken elim saçlarına gitti. Bir yandan ikimizden birinin birbirimizi uzaklaştırmasını bekledim. Çünkü biz bunu yapacak iki kişi değildik. Ne onun ne de benim ismim orada burada birileriyle gezerken ya da başka biriyle görülmemizden dolayı olan bir cümlede yan yana geçmezdi.

YİTİK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin