Multimedya:Bölümden bir sahne
Iyi okumalar ♡♡
⭐
Zihnimin içindeki ve gözlerimin önündeki tanıdık karanlığı ruhumun derinliklerinde hissediyordum. Bir acı vardı bedenimde. Vücudumun her noktasında hissediyordum.
Hayatımın ellerimden parçalanmış büyük bir camın parçaları gibi döküldüğünü hissediyordum. Ölü toprağın soğukluğunu hissediyordum.
Uzaklardan bir yerlerden ismim kulaklarımda yankılanıyordu. Yavaş yavaş her anımı tekrar yaşıyordum sanki, her duygumu yeniden hissediyordum. En çok tattığım acıyı yeniden yaşıyordum ruhumda.
Geçmişimde bıraktığım her şey için karanlığıma bir damla gözyaşım düşüyordu ve bedenim bir ateşte kavruluyordu sanki.
Gözlerim kırpışıp açılmaya çalışırken kapalı olduğunu o an anlamıştım. Işığa alışmasını beklerken hissettiğim soğukla olduğum yerden doğruldum. Bir uçurumun dibindeki suyun içindeydim. Gözlerim etrafı tararken nefes alışverişlerim gerginleşmişti. Ellerimle kendimi suyun üstünde tutmaya çalıştım.
Gözlerim suya doğru inince çığlık atan sesim yankılanmıştı. Içinde bulunduğum su değil kandı. Şaşkınlığım ve korkum bütün yüzümü kapsıyordu.
Duyduğum seslerle olduğum yerde duraksadım. Suyun kenarında olan ağaçların içinden gelen iki ses duyuyordum. Biri kahkaha sesiydi diğeri ise bir ağıdı andırıyordu. Ne olduğunu hala çözememiştim.
Hızla kenara doğru yüzdüm ve çıktım. Üstümde hiçbir şey yoktu. Tamamen çıplak sayılmazdım sadece iç çamaşırlarım vardı. Ağlama sesinin yükseldiğini ve artık çığlıklarla yardım isteme seslerıne dönüştüğünü duyunca yarı çıplaklığım tamamen aklımdan uçmuştu. Aynı anda kahkaha seside artmıştı ama seslerin yönleri farklıydı.
Çığlık sesine doğru koşmaya başladım ve artık seslere çok yaklaştığımı fark ettim. Sesler tanıdık geliyordu ama çıkaramıyordum yankısı yüzünden. Önümdeki ağacı çektim ve gördüğüm şeyle resmen donakalmıştım.
Elimde bir silah vardı ve karşımda ise yüzlerce yine ben. Büyük bir arazinin ortasında yüzlerce ben. "Evet arkadaşlar. Bakın aramıza kim katılıyor." Silahlı ben bana bakarak konuşmuştu. "Yeni bir beden." Gözlerim korkmuş bir ifadeyle onları izlemeye başladı. "Korkmuş gibisin, güzelim."
"Ne oluyor burada?" Dedim kendime gelebildiğimde. "Ahhh..." dedi elini savurup. "Bizi mi diyorsun? Hiçbir şey. Sadece zamanında öldürdüğümüz ya da yüz üstü bıraktığımız insanların lanetlerini bedenlerinde taşıyorsun."
"Sen neden silahlısın?" Dedim. "Çünkü..." dedi ve silahı çenesine vurarak düşünürmüş gibi yaptı. "Çünkü bunların lanetini biri hayatımızdan çıkarmalı. Ne yaptı Alçin? Yeni birini daha mı öldürdü?"
"Ben Alçin'im zaten." Kendimle konuşmam olayın gerginliğini arttırıyordu. "Sonunda kendini öldürmüş he." Dedi ve toplu olarak duran benlere baktı. "En büyük lanetiniz gelmiş."
Herkes korkuyla beni izlemeye başladı ve fısıldaşmaya. "Eserini iyi izlemelisin." Başımı reddederce iki yana salladım. "Bu benim eserim değil." Titriyordum. "Neden ilk ağlama seslerine doğru koştun sence?" Dedi bana doğru bir adım atarken. "Birinin acı çektiğini düşündüm."
"Burada gördüklerinin hepsinin bilinçaltının oyunu olduğunu anlamasın." Kaşlarım çatıldı. "Gerçek olamayacak kadar fazla beden sayısındayız. Ama buraya koşmanın bir sebebi var.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİTİK CENNET
ChickLit(Hikaye argo kelimeler, özendirici bulunan yetişkin içerikleri, şiddet ve cinsellik dolu sahneler içermekte olup küçük yaşta okuyuculara hitap etmemektedir.) Tanrı; acı dolu bir gelecek hazırladığı Alçin'in hayat penceresini siyaha boyamış, onu dışa...