YC-7-

131 16 26
                                    

Multimedya:Ares

Iyi okumalar ♡

2.5 sene sonra

Koridordan yürürken elimdeki dosyaya bakıyordum ama yazılan cümlelere kafamı bir türlü veremiyordum. Artık fazlasıyla yorulmuştum ve gözlüklerim gözümde olmadığı için gözlerim ağrımaya başlamıştı.

Kulaklarımı dolduran topuk sesleriyle yavaşladım ve ardından gelen seslenmeyle durdum. "Alçin Hanım?" Sakince arkamı döndüm ve dosyada olduğum sayfaya parmağımı koyup kapattım. "Ne oldu?" Sekreter derin bir nefes aldı. "Efendim, Ayhan Bey sizi çağırıyor." Kaşlarımı çattım. "Neden?" Başını iki yana salladı yavaşça. "Bir bilgim yok, efendim." Başımı salladım ve yanından uzaklaştım. Yönümü babamın odasına doğru çevirdim.

Kapının önünde durdum ve derin bir nefes alıp kapıya parmaklarımla tok sesler bırakıp açtım. "Baba beni çağırmışsın." Kafamı kapıdan uzatıp babama baktım. "Gel de otur, Alçin. Konuşmamız lazım." Içeri girdim ve hızlı adımlarla karşısındaki koltuğa oturdum. "Ne oldu? Bir sorun mu var?"

"Çok sorun sayılmaz aslında." Derin bir nefes aldı. "Yurt dışına çıkacağım." Kaşlarımı çattım. "Bu sefer neden haber veriyorsun ki? Sıkıntılı mı?" Dedim gözlerimi gözlerine sabitlerken. "Sıkıntıdan ziyade diğer şirketleri kontrol etmem gerekiyor. Işim uzun sürecek. 2 belki 3 ay Istanbul'da olamayabilirim."

"Önemlı değil. Ben hallediyorum zaten buraları." Keyiften yoksunca gülümsedi ve başını salladı. "Biliyorum. Bu yüzden gözüm arkada olmayacak. Herhangi bir sorun çıkacağını düşünmüyorum zaten." Birkaç saniye bekledim."Ne zaman gideceksin?"

"Sabaha karşı uçağım yola çıkacak." Başımı salladım. "Yarın toplantıda olmayacaksın." Kendi kendime konuşurmuş gibiydim daha çok. "Işi alacağını düşünüyorum zaten. Hem yarın için benimde orada bir toplantım olacak. Hem yurt içinde hem de yurt dışında iki büyük ihaleye giriyoruz. Elbette birini senin yönetimin altında bırakıyorum."

"Umarım ikisini de alırız iş biter." Dedim ve ayağa kalktım. "Senin güç oyunlarının bir sonu gelse de kendimizi bu kadar sıkıya almasak artık." Tek kaşı havaya kalktı. "Bütün bunların seni tatmin etmediğini söyleyemezsin." Gülümsedim boş bir ifadeyle. "Daha ilk zamanlarımda sana söyledim ben. Bu güç, bu hayat, bu paralar sahip olmak istediğim şeyler değil."

"Bütün hepsini kazanmak senin kanında var. Bunu ne kadar inkar edersen et. Gün geldiğinde beni bile yenmeye çalışabilirsin." Başımı iki yana salladım. "Ben senin gibi değilim." Güldü sakince. "Her neyse. Ikimizde o günleri gördüğümüzde haklı olduğum için beni anacağını biliyoruz."

"Böyle bir şeyin olacağını düşünmüyorum ve düşünmeyeceğim. Ben bütün bunlara son verebilmeyi isterdim. Bir aile olabilmeyi..." derin bir nefes aldım. "Neyse ne işte. Her şey bitti sonuçta." Kapıya döndüm. "Ben çıkıyorum. "

"Dikkat et kendine. Bir çatışmanın daha ortasında kalmanı istemiyorum." Dedi gözlerini kısarak."Ben ne yapabilirim? Onları kışkırtan ben değilim." Dedim omuz silkerek. "Kolun daha iyileşmedi bile. Şerefsiz Adnan oğlunun tasmalarını elinde tutamıyor." Bakışlarımı kaçırdım. Konu düşmanlara geldiğinde ederinden fazla serttim. Ama Ares olunca beni tutan bir şey vardı. "O yapmadı ama."

Belki de ikimizde bu işlerin içinde olmaya mecbur bırakılmıştık babalarımız tarafından. Eline bir silahı yakıştıramıyordum. Yaptığımız onca rezalet işi birbirimize yakıştıramıyordum. Ikimizin arasındaki her benzerlik beni garip bir şekilde onun hakkında iyi düşüncelere çekiyordu. "Ne boksa. Sınavları bitirdin mi sen?"

YİTİK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin