YC-1-

862 38 36
                                    

Multimedya:Alçin

Iyi okumalaar❤

"Kaçma!" Koşarak uzaklaşıyordum. Neyden ya da nerden kaçtığımı bilmiyordum. Koşuyordum ama etrafimda yer edinmiş onlarca anı yerini sahiplenmiş gibiydi, olduğum yerde duruyordum.

Gelen yüksek sesle korkarak yerimde sıçradım. Çığlığım ormanda ve kulaklarımda bir ugultu olarak dolaşırken sesin geldiği yönü belirlemeye çalıştım ama bu boş bir çaba olmuştu. Ses her yerdeydi ve sesin ruhumda bıraktığı acıyı hissedebiliyordum.

Olduğum yerde durarak etrafa bakındım ve beni, kendinden kaçıran şeyi görmek adına gözlerimi bir avcının avını izlemesi gibi kıstım. Kimse yoktu, uçurumun kenarında tek başımaydım.

Önüme dönerek saçlarımın yüzümü bertaraf etmesini sağlarken yalnızlığım parçalandı ve hemen arkamda birinin varlığını hissettim. Ruhum evsizlikten sıyrılarak evine ulaştığında yaşadığım yeisle onun ismini zikrettim. "Ares."

Beni yönlendirerek uçurumun ucuna götürdüğünde kalbim korkuyla çarpmaya başladı. "Ares, dur düşeceğiz."

"Beni hatırlamadığın sürece yaşamaya devam mı etmek istiyor musun?" Dudakları şakaklarımın hemen üstündeydi ve zihnimde kaybolan takvim sayfalarını buseliyordu. Ona dönmek ve bu yabancının bedenimde tutuklu kalan huzurun sahibine bakmak istedim. Bana engel olarak kollarını sıkılaştırdı ve bir adım daha atarak uçurumdan düşen kayalıklara eşlik etmemizi sağladı.

Denizin öfkeyle çarptığı kayalıklara düşmeden hemen önce yine onun ismini zikrettim. "Ares."

Sıçrayarak dudaklarımdan dökülen isimle gözlerimi araladım. Yerimden doğruldum ve kan ter içinde etrafa bakındım. "Alçin, güzelim iyi misin?" Telaşlı sesi zihnimde az önce gördüğüm kâbusu hatırlatırken gözlerimi kapatarak başımı salladım.

"Kâbus gördüm sadece." Ares irislerimin yansıması olan irislerini benden çekerek yatakta bana yaklaştı ve beni kendine çekerek başımı göğsüne yasladı. "Bu aralar sıklaşmaya başladı, ne görüyorsun tam olarak?"

"Bu sefer çok gerçekçiydi, uçurumdan düştüğümüzü görüyordum."

"Ben burdayım, geçti." Dedi daha sıkı sarılarak. Göz yaşlarım yanaklarımı adeta yıkar gibi akarken ondan ayrılarak yerimden kalktım "Biraz terasa çıksam iyi olacak." Kollarından yavaşça sıyrıldıktan sonra yerimden kalktım. Ağzımdaki acı tadı geçirmek adına adımlarımı lavaboya çevirdim. Başım dönüyordu ve midem açıktan olsa gerek bulanıyordu. Kapıyı kapatarak lavaboya eğildim ve ağzımı çalkalamak için avucuma su doldurdum. Suyun tadı midemdeki bulanmayı arttırdığında son anda klozete eğilerek midemdeki safrayı öğürerek dışarı çıkardım.

Ares kapının dibinden seslendi. "Alçin?" Cevap vermeye çalıştım ancak öğürdüğüm için bu boş bir çabaya dönüştü. Ares kapıyı açarak anında yanımda bitti ve önüme düşen saçlarımı tuttu. Kusmam bittiğinde Ares dirseğimden tutarak kalkmama yardımcı oldu. "Sürekli kâbus görüyor ve kusuyorsun, hastaneye gidelim." Ares avucuna doldurduğu suyla yüzümü yıkarken başımı iki yana salladım

Ares suyu kapattıktan sonra kenardaki havluya uzandı ve yüzümü kuruladı. "İyiyim, midem bulandı sadece." Ares aynadaki bakışlarını sürdürürken bakışlarımı kaçırarak hissettiğim yorgunluğa karşı başımı onun omuzuna yasladım. Adım atsam düşecek gibi hissediyordum. Ares kafamın içindekiler duyuyormuş gibi aniden beni kucağına aldığında dudaklarımın kenarı kıvrıldı. Beni küçük bir çocuk gibi taşırken biraz hava almak için terasa çıktık. Aras puflara oturarak beni iyice kendine çektiğinde başımı göğsüne yasladım ve duyduğum deniz dalgalarının sesiyle kalp ritmini harmanladım.

YİTİK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin