YC-15-

210 23 39
                                    

Multimedya:Ares ve bölüm şarkısı

İyi okumalar ♡

🌙

Şeytan'ın çocukları her daim pusuda duran ve kan dökmek için bekleyenlerden ibaretti.

Öyle ki göğü boyayan ressamın paletine, döktüğü kanları damlatarak göğün kızıla çalmasına neden olmuş ve notaları andıran kuşlar o kızıllıkta kaybolmuştu. Şafak, geceden birer birer ipliklerini atarak sökülmüştü.

Bakışlarım hala gök yüzündeyken Ares'in göğsünden yavaşça doğruldum. Yüzü, bütün manzaralara değişebileceğim tek güzellikti. Tanrı'nın yarattığı en güzel suretti.

Akrebin 8'in üstünde olduğunu fark edince hazırlanmamız gerektiğini hatırladım. Ellerim usulca yüzüne kondu ve baş parmağım hareketlenerek sakallarının avucumun içindeki kayışını hissettim. Gözleri kırpışırken yavaşça açıldı ve gözlerimi buldu. Gülümsedi ve avucumun içini öpüp mırıldandı. "Günaydın."

Başımı yana yatırıp gülümsedim. "Günaydın." Kolunun altından çıkıp yanına doğru uzandım. Bana doğru döndü ve gözlerini gözlerime odakladı. "Işe gitmek zorunda mıyız?" Başımı salladım dudaklarımı büzerek. "Uyumak istiyorum." Gözlerimle saati işaret ettim. "Vaktin olduğunu çok sanmıyorum."

"Uykusuzluğa nasıl alışabiliyorsun?" Güldüm. "O kadar çok hastanede kalıp baygın kalıyorum ki yetiyor bana uzun zaman. Sonra bir daha gidiyorum falan döngü öyle işliyor." Önce kaşları çatıldı sonra yumuşayıp güldü. Bileğindeki bilekliği düzeltmeye başladı ve penceye dönüp mırıldandı. "Şahit oldum evet." Gülümsemem, bileğindeki dövmeyi görünce yüzümde dondu. Gözlerim hızla farklı bir noktaya dalarken gözlerimi Ares hariç her noktada barındırıyordum.

"Ne oldu?" Doğruldum ve saate baktım. "Toplantım vardı." Bakışlarım ona kaydı. "Hazırlanmam gerek." Başını salladı ve doğrulup kenardaki tişörtüne uzandı. Ayağa kalktım ve hızla banyoya ilerledim. Içeri girip kapıyı kapattım. Kapıya yaslanırken kendi bileğime baktım. Bir benzeriydi dövmesi.

Bileğindeki dövme benim imzamdı.

Elim üzerinde gezindi dövmemin. Vücudum titreyince gözlerim doldu. Artık büyük bir geçmişimizin olduğuna kanaat getirmiştim ama hala hepsini hatırlayamıyordum.

"Ihalenin dosyası geldi mi?" Sekreterim başını kaldırıp bana baktı. "Hayır, Alçin Hanım. Öğleden sonra Sonder Holding'ten gelecekmiş." Başımı salladım. "Geldiğinde en hızlı şekilde bana getirin." Odama doğru yürürken arkamdaki adım sesinin Türker'e ait olduğunu hissedince ona döndüm.

"Günaydın. Aceleciyiz bugün." Odamın kapısını açtım ve içeri girip koltuğuma yöneldim. "Çok işimiz var. Bütün dosyaların hepsini gözden geçirmemiz gerekiyor." Koltuğa oturdum ve dikkatimi büyük camdan dışarıya çevirdim. Türker sessizce bana bakarken parmaklarımla masada ritim tutmaya başladım.

"Çok gerginsin bugün. "Gözlerim yavaşça ona döndü. "Ihalenin dosyasını bekliyorum. Vazgeçerler falan." Başını salladı. "Rahat ol biraz. Öğlene kadar diğerlerini halledelim sonra gelir dosya." Başımı salladım. "Dosyaları getir o zaman. Ali'nin odasında bırakmıştım." Türker ayağa kalkıp odadan çıkarken çekmeceden paketimi aldım ve içinden bir dal alıp dudaklarımda dengeledim. Tutuşturup derin bir nefes aldım. Titrek bir nefesle dudaklarımdan dökülmesini izledim.

YİTİK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin