Multimedya:Alçin
Iyi okumalar ♡
Düşüncelerimden uzak geçirdiğim her dakika zihnim daha da rahatlıyordu. Bir şeylere kafa yormak, bir düşüncenin etrafında saatlerce dolaşmak, bütün bunları kimseye yansıtmadan sakince içinde yaşamak ya da hepsini bastırmak beni çok yoruyordu. Berraklaşmasına bir türlü müsaade edemiyordum ama. Yinelenen bir yarışın ortasında hepsi dönüyordu kazanmak için.
Kulüpten çıkarken dudaklarıma yerleştirdiğim sigaramı tutuşturdum. Arabam önümde durunca Rıza'ya döndüm. "Buralar sizde. Yarın akşam gelirim yine." Rıza omuzlarını dikleştirip kapımı açtı. "Bir sorun yoktur umarım, efendim. Uzun zamandır buradasınız." Gözlerim koltuğa oturmadan yüzünü taradı ve dudaklarımdan duman döküldü. "Hayır sadece işlerim vardı. "
Arabaya bindim ve elimdekileri yan koltuğa bırakıp kapı kapanırken arabayı çalıştırdım. Gözlerim ilerlediğim her yolu yorgunlukla izliyordu. Geçen 1 hafta bile olsa buralardan uzak kalmak beni rahatlığa alıştırmıştı. Kırmızı ışıkta durunca kolumu kapıya yaslayıp başımı elime koydum. Ama şimdi yeniden bu yoğunluğa girmiştim ve şu bir haftada tekrardan mahvolmuştum.
Eve gitmeyi gözüm hiç kestirmiyordu aslında ama sebepsizce kulüpte duramıyordum bu gece. Gözüm sürekli saate takılmıştı ve işlerin bitmesini dört gözle beklemiştim. Çok yoğun geçmişti bugün ve bütün bunlardan kaçmayı yine istiyordum.
Yeşili görünce gaza yeniden bastım ve son hız eve doğru gittim. Otoparktan içeri girerken gözlerim tanıdık alanını inceliyordu. Arabayı evin önünde bıraktım ve yan koltuktakileri alıp eve doğru ilerledim. Anahtarı deliğe sokup yana çevirdim ve açılan kapının sesinin boş evdeki yankısını duydum. Elimle kapıyı usulca ittim ve girmeden evi inceledim. Birinin yanıma gelmesini bekledim ama yalnız olduğumu biliyordum.
Bir adım atıp içeri girdim ve kapıyı kapattım. Ayağımdaki ayakkabıları çıkardım ve mutfağa doğru ilerledim. Acıktığımı hissetmiyordum nedensizce ama bir şeyler yemem gerektiğini biliyordum. Ellerimi yıkayıp kendime bir sandviç hazırladım ve bir bardak meyve suyu alıp mutfak taburesinin üstüne oturdum. Dosyaları incelerken elimdekini bitirdim.
İhalenin belgelerinin iptal edilmesi için önce Areslerin karşı şirkete bir dosya yollamaları gerekiyordu. Daha sonra farklı bir dosyanın üç şirket tarafından imzalanması gerekiyordu. Böylece ihale resmen bizim oluyordu. Birkaç gün içinde hepsi bitecekti ve ben bu işin içinden gururla çıkacaktım. Son birkaç gündü ve sabretmem lazımdı. Neyseki yarın dosya gelecekti.
Dosyayı inceleyerek mutfaktan çıktım ve salon ilerledim. İçeri girip kendime kristal bardağa içki koydum ve koltuğa yayıldım. Beni görünce Elçin doğruldu ve bana baktı. "Hoş geldin." Gözlerimi dosyadan kaldırmadan başımı salladım. "Ne yaptın bugün?" Duraksadım. Gözlerim yavaşça yukarı doğru kaydı ve onu buldu. Çığlık atıp ayağa kalktım. "Ne işin var burada?" Sesim korkuyla titriyordu. "Neden burada olmamalıyım?" Dedi ayağa kalkarken. "Orada kal. Yaklaşma." Titreyen sesime karşın olduğu yerde durdu. "Pekala."
"Öldüğünü biliyorum, Elçin." Gözlerim yaşarıyordu. "Nasıl hala burada olabiliyorsun? Kabullendim ben. Hayal olduğunu biliyorum. Nasıl?" Kekeliyordum biraz. "Beni gören sensin, Alçin. Cevabı sence ben mi vermeliyim?" Gözümden tek damla yaş düşerken elimin tersiyle sildim.
"Deliriyorum ben, Elçin. Bırak beni lütfen. "
"Ya ben ölmediysem?" Durdum ve onu inceledim. "Herkes senin öldüğünü kabul ediyor. Kaç kişiyle konuştum." Başını salladı.
"Ya hepsi yalansa? Sonuçta sen bu oyunun en kıymetli taşısın."
Ciddi olamazdı. "Ares ve Türker doğruladı beni. Nasıl hala burada olabilirsin? Kabullendim diyorum sana. Burada olmadığını, kendi kendime konuştuğumu..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİTİK CENNET
ChickLit(Hikaye argo kelimeler, özendirici bulunan yetişkin içerikleri, şiddet ve cinsellik dolu sahneler içermekte olup küçük yaşta okuyuculara hitap etmemektedir.) Tanrı; acı dolu bir gelecek hazırladığı Alçin'in hayat penceresini siyaha boyamış, onu dışa...