Çakıl Taşı

44 3 0
                                    

Nasıl bir yaraysa gözlerin, hep sende sızlar yüreğime.

Bir tuz gibidir sözlerin bazen, değer her gün avuçlarımdaki gökyüzüne..

Sen benim en büyük acımsın, mutluluğumu örten bir gecede. Ve aşık olduğum bu acıya, bağlanamamış kaderim, zincirlerim. Ben atmışım düğümlerimi, hafif kalmış bu sevdanın yanında zincirlerin. Ben sevmişim seni martıların kanat çırptığı yerde, senin yükseklik korkun varmış, çıkamamışsın benimle sahip olduğun yere. Oysa gökyüzü hecelerinde saklıydı senin, nasıl göremedin bu denli sahip olduğun düşleri?

Düşlerim seninle kanatlanırken, sen nasıl kafese koydun kafiyelerini? Yüreğinin tersiyle ittin sana koşan bir sevdayı. Yüreğinin tersiyle yaraladın. Bir avuç gökyüzünü çakıl taşlarıyla doldurdun. Oysa fark edemedin sen. Gökyüzü senin yüreğindi, gözlerindi. Kendi yüreğini erittin, yoksun bir vaziyette. Vazgeçtin sen, geri dönülmeyecek bir yolda, yolunu karaladın sen.

Olur da pişman olursan hatırla, çakıl taşları hala pencerende, senin kendi yüreğinde.. Ve bir gün düşünürsen geçmişimizi, fark edersin, her hecene çakıl taşı saklardın. Birikirdi o çakıl taşları, cümleler oluştururdu: "Seni Sevmiyorum"


Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin